|

Yeme Adabı ile İlgili Hadisler

- Kütüb-i Sitte Hadisleri
Kitaplar
Tümü
Konu Başlıkları
Yeme Adabı Hadisleri
3866-

Ben Resulullah (sav)'ın ne sükürrüce (denilen tahta sofra) üzerinde yemek yediğini, ne ona inceltilmiş (yufka) ekmek ) yapıldığını ve ne de yemek masası (hıvan) üzerinde yemek yediğini hatırlamıyorum." Enes'in bu sözünü rivayet eden Katade'ye "Pekiyi neyin üzerinde yemek yiyorlardı? 

" diye sorulmuştu, "Sofralar üzerinde" diye cevap verdi.
Et'ime 8;
26;
Rikak 17;
Et'ime 1 (1789);
3867-

Sehl İbnu Sa'd radıyallahu anh'a sordum: "Resulullah (sav) hiç (kepeksiz has undan yapılmış) beyaz ekmek yedi mi?" Bana şu cevabı verdi: "Hayır! 

Resulullah (sav) Allah'ın O'nu peygamber olarak gönderdiği günden ölünceye kadar hiç beyaz ekmek görmedi." Ben tekrar sordum: "Elekleriniz var mıydı?" "Hayır!" dedi, "Aleyhissalatu vesselam Allah'ın kendisini peygamber olarak gönderdiği günden ölünceye kadar hiç elek görmemiştir." "Öyleyse," dedim, "siz arpa ununu elemeden nasıl yiyebiliyordunuz?" "Arpayı öğütüyorduk, sonra üflüyorduk. Üfrüğümüzün tesiriyle uçabilen (kepek) uçuyor geri kalan kısmına su katıp [hamur yapıyor] ve yiyorduk" diye cevap verdi.
Et'ime 22;
10;
Zühd 38;
(2365);
3868-

Biz Resulullah (sav)'ın yanında yemeğe oturunca, Resulullah (sav) yemeye başlamadıkça, kesinlikle elimizi yemeğe vurmazdık. Bir seferinde yine O'nunla yemeğe oturmuştuk. 

Derken bir cariye (küçük kız çocuğu) geldi, sanki arkasından bir iteni var gibi hemen elini yemeğe soktu. Resulullah (sav) elinden tuttu. Arkadan bir bedevi geldi, sanki onun da arkasından iten biri vardı, alelacele o da elini yemeğe soktu. Aleyhissalatu vesselam onun da elinden tuttu. Ve şunu söyledi: "Şeytan, üzerine Allah'ın ismi zikredilmeyen yemeği kendine helal addeder. Nitekim, sayesinde yemeğimizi kendine helal kılmak için bu cariyeyi getirdi. Ben de elinden tuttum. Bunun üzerine şu bedeviyi getirip onunla yemeği kendine helal kılmak istedi, ben onun da elinden tuttum. Nefsim elinde olan Zat-ı Zülcelal'e yemin olsun şeytanın eli o ikisinin eliyle birlikte avucumdadır." "Resulullah (sav) bunları söyledikten sonra besmele çekip yemeye başladık.
Eşribe 102;
(2017);
Et'ime 16;
(3766);
3869-

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Sizden kim bir şey yerse "Bismillah (Allah'in adıyla)" desin. Bidayette söylemeyi unutmuşsun sonunda şöyle söylesin: "Bismillahi fi evvelihi ve ühirihi (başında da sonunda da Bismillah). 

"
Et'ime 16;
(3767);
Et'ime 47;
(1859);
3870-

Resulullah (sav) ashabından altı kişi içerisinde yemek yiyordu. Derken bir bedevi geldi. 

(Besmele çekmeksizin) iki lokmada yutuverdi. Resulullah (sav): "Eğer bu adam besmele çekseydi yemek hepinize yeterdi!" buyurdu.
Et'ime 47;
(1859);
3871-

Resulullah (sav)'ın Ashabı dediler ki: "Ey Allah'ın Resulü! biz yiyoruz, ancak bir türlü doymuyoruz (ne yapalım)?" Bunun üzerine, Resulullah: "Ayrı ayrı yemekte olmayasınız?" diye sordu. "Evet" dediler. Resulullah da: "Öyleyse yemeğinizde toplanın (bir sofra kurarak hep beraber yiyin), yemeğe Allah'ın ismini zikrederek (Bismülahirrahmanirrahim diyerek) başlayın. Böyle yaparsanız yemeğiniz, hakkınızda mübarek kılınır."

Et'ime 15;
(3764);
Et'ime 17;
(3286);
3872-

Resulullah (sav) otururken bir adam besmele çekmeden yemek yiyordu. Yemeğini yemiş, geriye tek lokması kalmıştı. Onun ağzına kaldırırken: "Bismillahi evvelehü ve ahirahu" dedi. Bunun üzerine Resulullah (sav) güldü ve: "Şeytan onunla birlikte yemeye devam etti. Ne zaman ki Allah'ın ismini zikretti, karnındakileri hep kustu" buyurdu.

Et'ime 16;
(3768);
3873-

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kişi evine döndüğü zaman içeri girerken ve yemek yerken Allah'ın adını zikrederse, şeytan (avenelerine): "Size burada gecelemek de yok akşam yemeği de yok!" der. Ama kişi, eve girerken Allah'ı zikreder fakat akşam yemeğini yerken zikretmezse, şeytan (avenelerine): "Akşam yemeğine kavuştunuz ama burada gecelemeniz mümkün değilr der. Adam eve girerken ve yemeğe başlarken "Bismillah!" diyerek Allah'ı zikretmezse, şeytan (avanelerine): "Yemeğe de yetiştiniz, yatmaya da!" der."

Eşribe 103;
(2018);
Et'ime 16;
(3765);
3874-

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Sizden kimse sakın sol eliyle yiyip içmesin. Çünkü şeytan soluyla yer içer."

Eşribe 106;
(2020);
Sıfatu'n-Nebiyy 5;
(2;
922;
923);
Et'ime 20;
(3776);
Et'ime 9;
(1801);
3875-

Resulullah (sav)'ın yanında bir adam sol eliyle yemek yemişti. "Sağınla ye!" ferman buyurdu. Adam: "Yiyemiyorum!" dedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam: "Yiyemez ol! Onu böyle demeye kibri sevketti." buyurdular. Bundan sonra elini ağzına kaldıramadı.

Eşribe 107;
(2021);
3876-

Resulullah (sav)'ın terbiyesinde bir çocuktum. Yemekte elim, tabağın her tarafında dolaşıyordu. Resulullah (sav) bana ikazda bulundu: "Evlat! Allah'ın ismini an, sağınla ye, önünden ye." Bundan sonra hep böyle yedim.

Et'ime 2;
3;
Eşribe 108;
(2022);
Sıfatu'n-Nebiyy 32;
(2;
934);
Et'ime 20;
(3777);
Et'ime 47;
(1858);
3877-

Abdullah İbnu İkraş İbnu Züeyb babasıdan naklediyor: "Kavmim Beni Mürre İbnu Abid, benimle mallarının sadakasını Resulullah (sav)'a gönderdi. Medine ye gelince O'nu (sav) Muhacir ve Ensar'ın arasında oturmuş buldum. Elimden tutup beni Ümmü Seleme radıyallahu anha'nın evine götürdü. Varınca: "Yiyecek bir şey var mı?" diye sordu. Bize, içerisinde bolca serid ve (kuşbaşı) et parçaları olan bir tepsi getirildi. Ondan yemek için yanaştık. Ben elimle kabın her tarafını yokladım. Resulullah (sav) önünden yedi. (Bir ara) sol eliyle sağ elimden tuttu ve: "Ey İkraş! bir yerden ye. Çünkü (kabın içindeki yemek) tek bir yemektir. (Her taraf birdir)" buyurdu. Sonra bize, içerisinde taze ve kuru çeşitli hurmalar bulunan bir tabak getirildi. Bu sefer önümden yemeye başladım. Resulullah (sav)'ın eli ise, tabağın her tarafında dolaşıyordu. Bana da: "Ey İkraş! Dilediğin yerinden (alıp) ye. Çünkü (tabağın içindekilerin hepsi) aynı çeşit değil" buyurdu. Sonra bize su getirildi. Resulullah (sav) elini yıkadı, elinin ıslaklığı ile yüzünü kollarını ve başını meshetti ve: "Ey İkraş! Bu, ateşte pişenden (yenince alınması gereken) abdesttir" buyurdu.

Et'ime 41;
(1849);
Et'ime 11;
(3274);
3878-

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bereket yemeğin ortasına iner. Öyleyse kenarlardan yiyin, ortadan yemeyin."

Et'ime 12;
(1806);
Et'ime 18;
(3772);
3879-

Ebu Davud'daki rivayet şöyledir: "Sizden biri, bir yemek yeyince yemek kabının üstünden yemesin, aşağısından yesin. Zira, bereket üstünden iner."

Et'ime 44;
(3834);
3880-

Resulullah (sav) kişinin arkadaşlarından izin almadan iki hurmayı birlikte yemesini yasaklamıştır.

Et'ime 44;
Mezalim 14;
Şirket 4;
Eşribe 151;
(2045);
Et'ime 44;
(3834);
Et'ime 16;
(1815);
3881-

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Eti bıçakla kesmeyin. Çünkü bu, yabancıların işidir. Siz dişlerinizle kemirerek yiyin. Çünkü bu, sıhhat ve afiyet için daha iyidir.

Et'ime 21;
(3778);
3882-

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ben dayanarak yemem."

Et'ime 13;
Et'ime 28;
(1831);
Et'ime;
17;
(3769);
Et'ime 6;
(3262);
3883-

Resulullah (sav)'ı çömelir vaziyette durup hurma yerken gördüm.

Eşribe 149;
(2044);
Et'ime;
17;
(3771);
3884-

Ebu Davud'dan gelen diğer bir rivayette: "Resulullah'a bayat bir hurma getirilmişti. Kurtları çıkarmak için kontrol etmeye başladı.

Et'ime 43;
(3832;
3833);
3885-

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Biriniz yemek yeyince, yalamadıkça veya yalatmadıkça elini (mendile) silmesin."

Et'ime 52;
Eşribe 129;
(2031);
Et'ime 52;
(3847);
3886-

Resulullah (sav), parmakların ve kapların yalanmasını emretti ve dedi ki: "Siz, bereketin, yemeğinizin hangi (parça)sında olduğunu bilemezsiniz. Öyleyse birinizin lokması düşecek olursa, onu alıp bulaşan ezayı temizlesin, sakın şeytana terketmesin. Parmaklarını yalamadıkça elini mendille de silmesin. Zira o, taamınızın hangisinde bereket bulundugunu bilemez."

Eşribe 136;
(2034);
Et'ime 11;
(1803);
3887-

Rezin, Hz. Enes radıyallahu anh'tan yaptığı bir rivayette şu ziyadeyi kaydetmiştir: "Zira yemek kabı, kendisini yalayıp yıkayana istiğfarda bulunur ve: "Beni şeytandan kurtardığın gibi, Allah da seni ateşten kurtarsın" der."

Rezin;
3888-

Tevrat'ta okudum: "Yemeğin bereketi, yemekten sonra (el ve ağzı) yıkamadadır" diyordu. Bunu Resulullah (sav)'a söyledim: "Yemeğin bereketi yemekten önce ve sonraki yıkamalardadır" buyurdular.

Et'ime;
12;
(3761);
Et'ime 39;
(1847);
3889-

Resullullah (sav) buyurdular ki: "Şeytan muhakkak ki hassastır, cidden pek hassastır. Kendinizi ondan sakındırın. Kim elinde et kokusu olduğu halde geceler, sonra da kendisine bir fenalık ulaşırsa sakın ha nefsinden başkasını suçlamasın."

Et'ime 48;
(1861);
Et'ime 54;
(3852);
3890-

Resulullah (sav) bir gün heladan çıkmıştı. Hemen kendisine bir yemek takdim edildi. (O da kabul buyurdu. Ashabtan bazısı:) "Size abdest suyu getirmeyelim mi?" dediler. Onlara: "Namaza halkınca abdest almakla emrolundum!" cevabını verdi.

Hayz 118;
(374);
Et'ime 11;
(3760);
Et'ime 40;
(1848);
Taharet 101;
(1;
85);
3891-

Resulullah (sav) kafir bir misafir ağırlamıştı. Derhal onun için bir keçinin sağılmasını emretti. Keçi sağıldı. Kafir sütunu içti. Sonra diğer bir keçinin daha sağılmasını emretti. (Adam doymadı). Bu suretle tam yedi keçinin sütunu içti. Adam yatıp, sabah olunca müslüman oldu. Resulullah (sav) bir keçi sağılmasını emretti. Sütunu adam içti, sonra ikinci bir başka keçi daha sağıldı. Fakat bunun sütunu tamamen içemedi. Bunun üzerine Resulullah (sav): "Mümin bir mideye içer, kafir ise yedi mideye içer" buyurdular.

Et'ime 12;
Eşribe 186;
(2063);
Sıfatu'n-Nebiyy 10;
(2;
924);
Et'ime 20;
(1820);
3892-

Resulullah (sav) buyurdular ki: "İki kişinin yiyeceği üç kişiye de yeter. Üç kişinin yiyeceği de dört kişiye yeter."

Et'ime;
11;
Eşribe 178;
(2058);
Sıfatu'n-Nebiyy 20;
52;
(928);
Et'ime 21;
(1821);
3893-

Resulullah dedi ki: "İki kişilik yiyecek dört kişiye de yeter, dört kişilik yemek sekiz kişiye de yeter."

Eşribe 179;
(2059);
Et'ime 21;
(1821);
3894-

(Bir zat) Resulullah (sav)'ın yanında öğürmüştü, ona: "Öğürtünü bizden uzak tut, zira, dünyada insanların en çok doymuş olanları, Kıyamet günü en çok aç kalacak olanlarıdır" buyurdular.

Kıyamet 38;
(2480);
Et'ime 50;
(3350);
3895-

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ademoğlu, mideden daha şerli bir kap doldurmaz. Ademoğluna belini doğrultacak birkaç lokmacık yeterlidir. Ancak [nefsinin galebesiyle] illa da (mideyi doldurma işini) yapacaksa bari onu üçe ayırsın: Üçte birini yemeğe, üçte birini suya, üçte birini de nefesine (tahsis etsin, üçte birden fazlasma yemek koymasin)."

Zühd 47;
(2381);
Et'ime 50;
(3349);
3896-

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir avuç çürük hurma ile de olsa akşam yemeği yeyin. Zira akşam yemeğinin terki ihtiyarlık sebebidir."

Et'ime 46;
(1857);
3897-

Resulullah (sav) hiçbir vakit herhangi bir yemeğe laf etmedi, iştah duyduğu bir yemekse yerdi, hoşuna gitmeyen bir yemekse terkederdi, (yemezdi).

Et'ime 21;
Menakıb 23;
Eşribe 187;
(2064);
Et'ime 14;
(3763);
Birr 84;
(2032);
3898-

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Sizden birinizin (yemek) kabına sinek düşecek olursa, onu iyice batırın. Zira onun bir kanadında hastalık, diğerinde şifa vardır. O, içerisinde hastalık olan kanadıyla korunur."

Et'ime 49;
(3844);
Tıbb 58;
Bed'ül-Halk 14;
Tıb 31;
(3504;
3505);
Fera' 11 (7;
178);
3899-

Resulullah (sav) cüzzamlı bir kimsenin elinden tuttu ve kendisiyle birlikte elini tabağa koydu, sonra da: "Allah'a güvenerek ve O'na tevekkül ederek ye!" buyurdu. (Rezin şunu ilave etti: "Bunu Ebu Bekr ve Ömer (ra) da yaptılar ve aynı şeyler söylediler.)

Tıbb 24;
(3925);
Et'ime 19;
(1818);
Tıbb 44;
(3542);
3900-

Sakif hey'eti arasında bir de cüzzamlı vardı. Resulullah (sav) ona bir haber göndererek: "Biz seninle bey'atımızı yaptık, sen hemen geri dön!" buyurdular.

Selam 126;
(2231);
Tıbb 44;
(3544);
3901-

Resulullah (sav) kendisine, ilk çıkan turfanda meyve getirildi de, o zaman şöyle dua ederdi: "Allah'ım Medine'mizi bizim için mübarek kıl, meyvelerimizi, müdd'ümüzü, sa'mızı mübarek kıl, bereketlerini kat kat artır." Bu duadan sonra, getirilen meyveyi orada hazır bulunan çocukların en küçüğüne verirdi.

Hacc 474;
(1373);
3902-

Ashab bir koyun kesmişti. Bu sırada bir dilenci geldi. Etten bir miktar verdiler. Derken başka gelenler oldu, onlara da verdiler. Geriye yine de et kaldı. Resulullah (sav) sordu: "Koyundan geri ne kaldı?" "Sadece omuzu kaldı!" dediler. Aleyhissalatu vesselam ise: "Omuzu hariç geri tarafı kaldı!" buyurdular.

Kıyamet 34;
(2472);