Ayetel Kürsi, Kur'an-ı Kerim'in Bakara Suresi'nin 255. ayeti olarak bilinir ve İslam inancında önemli bir yere sahiptir. Ayetel Kürsi konusu, Allah'ın büyüklüğünü, sonsuz kudretini ve her şeyi kontrol altında tutma gücünü anlatır. Ayetel Kürsi'nin okunuşu, özellikle sabah ve akşam vakitlerinde okunarak kişiye huzur, güven ve koruma sağlar. Ayetel Kursi yazılışı, faydaları, faziletleri de haberimizde yer almaktadır.
, Allah'ın sıfatlarını ve tekliğini anlatan güçlü bir ayettir. Bu ayetlerde Allah'ın bazı isim ve sıfatları anlatılmıştır. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) bu ayetlere dikkat çekmiştir. Müfessirler bu ayetler hakkında çokça söz söylemiş ve tefsirler kaleme almışlardır. Peki, Ayetel Kürsi Arapça ve Türkçe nasıl okunur? İşte, Ayetel Kürsi okumanın hükmü ve faziletleriyle ilgili ayrıntılar...
Ayetel Kürsi Arapça Okunuşu
اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ اِلَّا بِمَا شَٓاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ ﴿٢٥٥﴾
Ayetel Kürsi Türkçe Okunuşu
Allahü la ilahe illa hüvel hayyül kayyum
la te'huzühu sinetüv vela nevm
lehu ma fis semavati ve ma fil ard
men zellezi yeşfeu indehu illa bi iznih
ya'lemü ma beyne eydihim ve ma halfehüm
ve la yühıytune bi şey'im min ilmihi illa bi ma şa'
vesia kürsiyyühüs semavati vel ard
Ayetel Kürsi Anlamı - Diyanet Meali ve Tefsiri
Allah, O’ndan başka tanrı yoktur; diridir, her şeyin varlığı O’na bağlı ve dayalıdır. Ne uykusu gelir ne de uyur. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. O’nun izni olmadıkça katında hiçbir kimse şefaat edemez. Onların önlerinde ve arkalarında olanları O bilir. O’nun ilminden hiçbir şeyi -dilediği müstesna- kimse bilgisi içine sığdıramaz. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri içine almıştır. Onları korumak kendisine zor gelmez. O yücedir, mutlak büyüktür.
Ayetel Kürsi'de kaç ayet var?
Ayetel Kürsi, Kur'an-ı Kerim'de yer alan Bakara Suresinin 255. ayetidir. Yani sadece bir ayettir.
Nasser al Qatami'nin sesinden hazırlanmış video aracılığı ile Ayetel Kürsi dinleyin.
Ayetel Kürsi Önemi ve Faziletleri
Ayetel Kürsi'nin faziletlerinden bazıları şunlardır
:
Her türlü kötülükten ve zarardan korunmak için okunabilir.
Korku ve endişeyi giderir.
Duaların kabulüne vesile olur.
Kişinin ilim ve hikmet sahibi olmasına yardımcı olur.
Kişinin Allah'a olan yakınlığını artırır.
İçinde Allah’ın kürsüsü zikredildiği için “Âyetü’l-kürsî” adıyla anılan bu âyet hem muhtevası hem de üstün özellikleri sebebiyle dikkat çekmiş, hakkında hadisler vârit olmuş, çok okunmuş, şifa ve korunmaya vesile kılınmıştır.
Kelime-i şehâdet ve İhlâs sûreleri nasıl İslâm inancının özünü ihtiva ediyor ve insanlara Allah Teâlâ’yı tanıtıyorsa Âyetü’l kürsî de –onlardan daha geniş ve detaylı olarak– bu özelliği taşımaktadır. Bir önceki âyette peygamberlerin getirdiği bunca âyet ve “beyyine”ye (imana götüren işaret ve delil) rağmen insanların ihtilâfa düştükleri, kiminin küfrü kiminin imanı tercih ettiği zikredilmişti.
İnsanı imana götüren deliller, aklını kullanarak üzerinde düşüneceği “kendisinde ve yakından uzağa çevresinde (enfüs ve âfâk)”, peygamberleri desteklemek üzere Allah’ın onlara lutfettiği mûcizelerde ve vahiy yoluyla yapılan “sağlam delillere dayalı sözlü açıklamalar”da görülmektedir. Bu âyet gerçek mâbudu arayanlar için eşsiz ve başka hiçbir kaynaktan elde edilemez bir açıklamadır, delildir.
Âyetü’l-kürsî’nin fazileti hakkındaki bazı hadislerde Hz. Peygamber Kur’an’da en büyük âyetin Âyetü’l-kürsî olduğunu (Müslim, “Müsâfirîn”, 258; Ebû Dâvûd, “Ṣalât”, 352, “Ḥurûf”, 1), yatağına girerken onu okuyan kimseyi Allah’ın koruyacağını ve şeytanın ona yaklaşamayacağını (Buhârî, “Vekâlet”, 10), bu âyetin içinde Allah’ın en yüce isminin bulunduğunu (Müsned, VI, 461) ve Kur’an âyetlerinin efendisi olduğunu (Tirmizî, “Feżâʾilü’l-Ḳurʾân”, 2) haber vermiştir.Rivayet tefsirlerinde yer alan bazı hadislerde de Âyetü’l-kürsî’yi okuyana Allah’ın hemen bir melek göndereceği, ertesi güne kadar bu meleğin onun iyiliklerini yazacağı ve kötülüklerini sileceği, farz namazların arkasından onu okuyanın da öldüğü zaman cennete gireceği ifade edilmiştir. Bu hadislerde işaret edilen fazileti sebebiyledir ki Âyetü’l-kürsî namazların sonunda genellikle okunan bir âyettir. Aynı inançla namaz dışında da sık sık okunan âyetler arasında yer alır.
Ayetel Kürsi'yi yatarken okumanın fazileti
Buhârî’de de Ebû Hüreyre’den naklen yukarıdakine yakın bir rivayet vardır. Hz. Peygamber’e hadiseyi anlatınca şeytan olduğunu öğrendiği hırsız Ebû Hüreyre’ye şöyle demiştir:
“Yatağına yatınca Âyetü’l-kürsî’yi oku, devamlı olarak Allah’tan bir koruyucun olacak ve sabaha kadar sana şeytan yaklaşamayacaktır.”
Allah varlığı ezelî, ebedî, zaruri ve kendinden olan, her şeyi yaratan, her şeyin mâliki ve mukadderatının hâkimi, her şeyi bilen ve her şeye kadir olan... yüce mevlânın öz ismidir. Bu öz isim zikredildikten sonra hem O’nun vahdâniyeti (birliği, tekliği) hem de İslâm’ın getirdiği imanın tevhid (Allah’ı birleme, bir bilme) özelliği açıklanmak üzere “O’ndan başka tanrı yoktur” buyurulmuştur.
Ayetel Kürsi okumanın faydaları
Ayet-el kürsinin birçok faziletleri vardır. Hazreti Allahın tevhidi ile alakalı olan bir ayettir.
Ayetel kürsi okunan eve şeytan giremez. O evde büyü tutmaz.
Devamlı olarak ayetel kürsi okumaya devam eden kişi hem dünyada hem ahirette büyük makamlara erişir.
Ayetel kürsi nimetler 313 defa okuyup ve her okuyuşta hu diye üfürülürse o nimet bereketlenir. 313 ayet- el kürsinin hatim adedidir.
Ayetel kürsi okumayı adet edinen kimsenin geçmişte işlemiş olduğu günahlar bağışlanır. Hazreti Allah o kişiye hayır kapılarını açar.
Bir kişi 7 defa okuyup birincide sağına ikincide soluna üçüncüde önüne dördüncüde arkasına beşincide yukarı altıncıda aşağı ve yedincide içine hu diye üflerse ve son olarak etrafını çevreleyecek şekilde üflerse melekler onu çevreler ve o gün içinde o kimseye bela isabet etmez.
Ayetel kürsi her namazdan sonra okunmalıdır. Bunu okuyan kişiye cennetin sekiz kapısı açılır ve dilediği kapıdan cennete girer.
Cenabı hak sevdiği bir kuluna namazdan sonra ayet- el kürsi okumayı unutturmaz. Kabir ehli için okunursa cenabı hak ayet-el kürsinin fazileti hürmetine o kabir ehlilin kabrini genişletir ve makamını yükseltir. Okuyan kişiye de sevap yazılır.
Gece yatmadan önce okunursa kişi kendini ve ailesini güven içine almış olur. Sıkıntılı zamanlarda okunursa Allah’ın izni ile sıkıntı geçer.
Ayetel Kürsi okunan eve şeytan giremez. Büyücü sokulamaz. Ayetel Kürsi okumaya devam kişi; hem dünyada hemde ahirette yüce makamlara ulaşır. Günahlardan sakınmaya başlar. Huzura erer. Mevki ve makamı artar.
Ayetel Kürsi durak yerlerinin sayısınca 17 kelimeleri sayısınca 50 harfleri sayısınca 170 resuller ve ashabı kiram sayısınca 313 defa okuyan kişinin her arzusu yerine gelir. Cesareti artar. Halk arasında sevgi saygısı ve itibarı çoğalır. İstediği makama ulaşır. Hiç kimse ona zarar veremez. Peygamber Efendimiz in S.A.V. isimleri sayısınca 201 defa okursa dünya ve ahiretle ilgili istekleri geri çevrilmez.
Ayetel Kürsi; yemek buğday pirinç arpa gibi şeylere 313 defa okunarak her okunuşta o şeye üflenirse bereketi artar o şeyde bereketlilik olur.
Ayetel Kürsiyi hergün okumayı adet haline getiren kişinin ALLAH geçmiş günahlarını bağışlar. Okuyan hem Tevhid hemde Tilaveti yerine getirmiş olur. Bu da üstün bir zikir olur.
Ayetel Kürside 34 ilahi isim vardır. 17 acık olarak 17 de kapalı olarak. Aynı zamanda 17 mim harfi 17 de vav harfi vardır. ALLAH’ın en büyük ismi Ayetel Kürside mevcuttur. Bu yüzden Ayetel Kürsi ile dua edilirse kabul görür.
Ayetel Kürsiyi bir hacet ve arzunun olması için okumak o işin olmasına vesiledir. Bu ayeti okumaya devam eden devamı nispetinde fayda görür.
Bu ayeti okumaya ancak peygamberler sıddıklar ve şehidler devam eder. Kişi okumaya devam ederse ahlakı sehid ve sıddıkların ahlakına ulaşır.
Ayetel Kürsiyi okumaya devam eden kişiye; ALLAH hayırlı ve faydalı kapılar açar. İlim öğretir. Gizli bilgileri ve tedavi etme yollarını öğretir. Hem Zahiri hemde Batıni ilim nasip eder.
Ayetel Kürsi okunur ve sevabı kabir ehline bağışlanırsa o kabir nurla dolar kabir genişler ve ölünün derecesi mevkisi ve makamı yükselir. Okuyanada büyük sevap verilir.
Ayetel Kürsiyi çok okuyanın anlayışı artar. Düşman şerrinden kurtulur. ALLAH’ı büyük isimleriyle anmak zikretmek isteyenler Ayetel Kürsiyi okumalıdırlar. Ayetel Kürsi ilahi rahmet ve nusret kapılarını açar.
Sıkıntılı anlarda Ayetel Kürsi okunursa sıkıntı geçer. Tehlike durumunda okunursa o tehlikeden kurtulunur.
Ayetel Kürsiyi 170 defa okuyana ALLAH her işinde yardımcı olur. Zorluk çekmez. Üzüntü ve kederden uzak olur. Rızkı genişler. Arzularına ve isteklerine kavuşur.
Bakara Suresinin ilk 4 ayeti Ayetel Kürsi Ayetel Kürsiden sonraki 2 ayeti ve Bakara Suresinin son 5 ayetini okuyanın kendisine ve ailesine şeytan ve kötülük yaklaşamaz. Deli üzerine okunmaya devam edilirse şifaya kavuşur.
Şehvete düşkün kötü ahlaklı ve kötü kişiler okur ve okumaya devam ederlerse durumları değişir. Ahlakları düzelir ve en iyi hale yönelmiş olurlar.
Ayetel Kürsiyi okuyan kendini güven içine alır. Cin şeytan ve insan zarar veremez.
Gece yatarken okuyan kendini güven içine aldığı gibi ailesini ve komşusunuda koruyup güven içine alır.
Her farz namazını mütakip Ayetel Kürsi okuyan ikinci bir namaza kadar korunmuş olur. Yatarken okuduğunda 2 melek onu korumakla görevlendirilir.
Ayetel Kürsiyi her farz namazının arkasından okuyana Cennetin 8 kapısı birden açılır dilediğinden içeri girer. ALLAH okuyana; şükredenlerin kalblerini sıddıkların amellerini ALLAH’a dost doğru yönelenlerin sevabını verir. Ölünce doğruca Cennete girer. Muttakilerin elde edeceği mükafat verilir.
Evinden çıkarken Ayetel Kürsi okuyan kişinin günahları bağışlanır şeytanlar ondan uzaklaşır. Cin şeytan ve insan şerrinden ve korkularından emin olur. Her şeyden muhafaza olunur.
Gece ve gündüz 10 defa İhlas ve Ayetel Kürsiyi okumaya devam eden kişi; ALLAH’ın rızasını kazanır. Şeytandan korunur. Mahşerde peygamberlerle birlikte olur.
Ayetel Kürsi okunan evden şeytanlar 30 gün kovulmuş olur 40 günde büyücü ve sihirbaz giremez.
Ayetel Kürsi'nin Geçtiği Hadisler
Şevkânî’nin Buhârî, Müslim, Nesâî, Ahmed b. Hanbel gibi sahih kaynaklardan derlediği hadislerden birkaçı bile bu âyetin önemi hakkında bir fikir edinmeye yetecektir:
Hz. Peygamber, Übey b. Kâ‘b’a “Allah’ın kitabından hangi âyet en büyüğüdür” diye sorup “Âyetü’l-kürsî’dir” cevabını alınca onu tebrik etmiştir (Müslim, “Müsâfirîn”, 258).
Yine Übey’in hurmasına şeytana tâbi bir cin musallat olmuş; vermeyi, dağıtmayı seven Übey’i bundan vazgeçirmek üzere hurmayı aşırmaya başlamıştı. Übey mahlûku takip ederek yakaladı. Garip bir şekli vardı. Onunla konuşunca kimliğini ve maksadını anladı. Kendilerinden nasıl kurtulabileceğini sorunca “Bakara sûresindeki kürsü âyeti ile” dedi ve ekledi:
“Onu akşamda okuyan sabaha kadar, sabahta okuyan akşama kadar bizden korunmuş olur.” Sabah olunca Übey durumu Hz. Peygamber’e aktardı. Resûlullah, “Habis doğru söylemiş” buyurdu.
Buhârî’de de Ebû Hüreyre’den naklen yukarıdakine yakın bir rivayet vardır. Hz. Peygamber’e hadiseyi anlatınca şeytan olduğunu öğrendiği hırsız Ebû Hüreyre’ye şöyle demiştir:
“Yatağına yatınca Âyetü’l-kürsî’yi oku, devamlı olarak Allah’tan bir koruyucun olacak ve sabaha kadar sana şeytan yaklaşamayacaktır.”
Allah varlığı ezelî, ebedî, zaruri ve kendinden olan, her şeyi yaratan, her şeyin mâliki ve mukadderatının hâkimi, her şeyi bilen ve her şeye kadir olan... Yüce mevlânın öz ismidir. Bu öz isim zikredildikten sonra hem O’nun vahdâniyeti (birliği, tekliği) hem de İslâm’ın getirdiği imanın tevhid (Allah’ı birleme, bir bilme) özelliği açıklanmak üzere “O’ndan başka tanrı yoktur” buyurulmuştur.
Müşrikler elleriyle yaptıkları putlara tapmakta idiler. Bunlar cansız eşyadan yapılırdı. Canı bile olmayan varlığın ilâh olamayacağını ifade etmek üzere hemen arkasından “O diridir” buyurulmuştur. Evet Allah diridir, O’nun hayat sıfatı vardır ve tıpkı diğer isimleri ve sıfatları gibi bunun da mahiyetini ancak kendisi bilmektedir.
Gerek Araplar’daki gerekse diğer kavimlerdeki müşriklerin çoğu büyük bir Allah’a inanmakla beraber bunun yanında –her birine bir işlev tanıdıkları– sözde tanrılara inanmışlardır. Bu inanç tevhide aykırıdır. Tevhidi açıklayarak başlayan âyet, Allah Teâlâ’nın “kayyûm” sıfatını zikrederek “küçük, aracı, özel görevli... tanrılar”a gerek bulunmadığını ifade etmektedir. Çünkü kayyûm, “bütün varlıkları görüp gözeten, yöneten, bir an bile onları bilgi ve ilgisi dışında tutmayan” demektir.
“Onu ne uyku basar ne uyur” cümlesi, hay ve kayyûm sıfatlarını pekiştirmekte ve biraz daha anlaşılmasını sağlamaktadır. Uyku basan veya fiilen uyuyan birinin gözetim, yönetim, koruma gibi işleri yerine getirmesi mümkün değildir. Allah Teâlâ’nın kayyûmluğu kâmil ve kesintisiz olduğuna, daha doğrusu kayyûm sıfatı bunu ifade ettiğine göre O’nu ne uyku basar ne de uyur.
Yerde ve gökte ne varsa başka hiçbir kimseye değil O’na aittir; yaratanı da gerçek sahibi de O’dur. Âyetin bu mânayı ifade eden parçası “Yalnız O’na aittir” kısmıyla tevhidi öğretirken “başkasına değil” mânasıyla de şirkin çeşitlerini reddetmektedir. Çünkü müşrik toplumlar varlıkları yaratılış, aidiyet ve yetki bakımlarından çeşitli tanrılar arasında paylaştırmışlar; meselâ yıldız, gök, yer... tanrılarından söz etmişlerdir. “Yerde ve gökte” tabiri Arapça’da “bütün varlıklar” mânasında kullanılmakta, adına yer ve gök denilmeyen veya maddî mânada yere ve göğe dahil bulunmayan mekânlar ve buradaki varlıklar da bu ifadenin içine girmektedir.
Allah’a ortak koşan kâfirlerin bir kısmı, bu ortakların O’na denk olduklarına değil, O’nun nezdinde reddedilemez şefaat, geri çevrilemez aracılık hakkına sahip bulunduklarına inanmakta ve putlara bu anlayış içinde tapınmaktadırlar. “Allah katında, O izin vermedikçe hiçbir kimse şefaat edemez” mânasındaki cümle bu inancın asılsızlığını ortaya koymakta; şefaatin de izne bağlı bulunduğunu, O izin vermedikçe ve dilemedikçe kimsenin böyle bir yetki ve imkâna sahip olamayacağını özlü ve etkili bir şekilde zihinlere yerleştirmektedir.
Allah katında kendisine şefaat izni verilenlerin durumu ve yetkileri, ödül törenlerinde ödülleri vermek üzere kürsüye çağrılan şeref konuklarınınkine benzemektedir. Ödülün kime verileceğini bilen ve belirleyen onlar değildir. Ancak bu merasimi tertipleyenlere göre onlar, şerefli, saygıya lâyık, büyük kimseler olduklarından kendilerine böyle bir imtiyaz verilmiştir. Allah katında şefaatlerine izin verilecek olanlar da Allah’a yakın ve sevgili kullar olacaktır.
Allah’tan başka bütün şuur ve bilgi sahiplerinin bilgileri sınırlıdır, doğru da yanlış da olmaya açıktır. Bu genel gerçek şefaat meselesine uygulandığında kimin şefaate lâyık olduğunun da ancak Allah tarafından bilineceği anlaşılır. Çünkü dış görünüşü (mâ beyne eydîhim) itibariyle şefaate lâyık görülenlerin, kullar tarafından görülemeyen ve bilinemeyen iç yüzleri (mâ halfehüm) itibariyle böyle olmamaları mümkündür. Allah birdir ve yalnızca O ibadete lâyıktır; çünkü O’ndan başka olmuşu, olacağı, gizliyi, açığı, geçmişi, geleceği, görüleni, gaybı bilen yoktur.
Kürsî (kürsü), “koltuk, sandalye, taht” anlamlarına gelir. Mecazi olarak saltanat, hükümranlık, mülk mânalarında da kullanılmaktadır. Allah Teâlâ’nın üzerine oturulan maddî alet mânasında kürsüsü olamayacağından –bu O’nun bizzat açıkladığı yüce sıfatlarına aykırı düştüğünden– burada kürsüden bir başka mânanın kastedilmiş olması gerekir.
Esasen Kur’an’da Allah’a nisbet edilen, “Allah’ın...” denilen her şeyi, O’nun varlığına dahil veya kullandığı bir şey olarak anlamak da doğru değildir. Meselâ “Allah’ın evi, Allah’ın ruhu, Allah’ın emri, Allah’ın kölesi” tamlamalarında Allah’a ait olan şeyler böyledir. Bunlar ne O’nun varlığının bir parçasıdır ne de kullandığı araçlardır; önem ve şereflerinden dolayı O’nun” diye tanımlanmışlardır.
İbn Abbas’a göre kürsüden maksat ilimdir. O’nun ilmi her şeyi kaplar. Âyetin bu kısmını, “kürsüden maksat O’nun hükümranlığıdır ve buna sınır yoktur, hiçbir şey O’nun dışında kalamaz” veya “Allah semavatı, arzı, arşı Kur’an’da zikretmiş, fakat bunlardan maksadın ne olduğunu açıklamamıştır. Kürsüsü de böyle bir varlıktır, yerleri ve gökleri içine alacak kadar geniştir. Ne ve nasıl olduğunu ise ancak kendisi bilmektedir” şeklinde anlamak mümkündür.
Yüce, kâmil, eşsiz sıfatlarının bir kısmı âyette zikredilen yüce Allah’a, kulların sonsuz gibi gördükleri kâinatı korumak, gözetmek ve yönetmek elbette güç gelmeyecek, O’nu yormayacak, meşgul bile etmeyecektir. Çünkü O yücelerden yücedir, kimse bilmez nicedir.
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 1 Sayfa: 398-401
Ayetel Kürsi’de Geçen Allah’ın İsimleri ve Anlamları Nelerdir?
El-Hayy: Diri, her şeyi bilen, her şeye gücü yeten anlamına gelir.
El-Kayyum: Gökleri ve yeri her şeyi tutan anlamına gelir.
El- Aliyy: Pek Yüce, pek yüksek anlamına gelir.
El- Azim: Çok azametli olan anlamına gelir.
Ayetel Kürsi’deki Hayy ne demek? Hayy kelimesinin anlamı
Arapça kökenli olan Hayy esmasının anlamları şöyledir:
1.) El- Hayy anlamı: Hayatı ebedi ve ezeli olarak sarmalayandır. Bütün hayatların kaynağıdır. Ezeli ve ebedi olarak ölmeyen hep diri olan anlamlarına gelir.
2.) Hayy anlamı: Ebedi ve ezeli olarak diri olandır. Yorulma, uyuklama gibi noksanlıklardan uzaktır. Mükemmel, tam ve diri manaları ile hayat sahibi anlamlarına gelir.
Ayetel Kürsi’deki Kayyum ne demek? Kayyum kelimesinin anlamı
Kur’an- Kerim’de çoğu yerde Hayy ismi ile birlikte Kayyum ismi de kullanılır. Bu isimler İsm-i Azama olarak tanımlanmıştır.
1.) Kayyum: Yarattıklarını koruyup idare eden ve işlerini düzenleyen olarak tanımlanabilir.
2.) Kayyum: Kötü ya da iyi yaptıklarının karşılığı vermek için her canlının başında durandır. Her canlıyı gözetleyendir. O’na hiçbir şey gizli kalmaz. O her şeyi bilendir.
“Ya Hayyu ya Kayyum, la ilahe illa ente” ( Ey diri ve kaim olan! Senden başka ilah yoktur) bu duayı okuyan ve sürekli tekrarlayan herkesin aklı ve kalbi sürekli diri kalır.