|

Ölüye Ağlama Ve Matem ile İlgili Hadisler

- Kütüb-i Sitte Hadisleri
Kitaplar
Tümü
Konu Başlıkları
Ölüye Ağlama Ve Matem Hadisleri
5423-

Resulullah (sav)'a birlikte demirci Ebu Seyf radıyallahu anh'ın yanına girdik. O, Resulullah (sav)'ın oğlu İbrahim'in süt babası idi. 

Aleyhissalatu vesselam oğlunu aldı, öptü ve kokladı. Daha sonra yanına tekrar girdik, İbrahim can çekişiyordu. Bu manzara karşısında Aleyhissalatu vesselam'ın gözlerinden yaş boşandı. Abdurrahman İbnu Avf radıyallahu anh: "Sen de mi (ağlıyorsun) ey Allah'ın Resulü?" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Ey İbnu Avf! Bu merhamettir!" buyurdu ve ağlamasına devam etti. Sonra şöyle söyledi: "Gözümüz yaş döker, kalbimiz hüzün {-eker, fakat Rabbimizi razı etmeyecek söz sarfetmeyiz. Ey İbrahim! Senin ayrılmandan bizler üzgünüz!"
Cenaiz 44;
Fezail 62;
(2315);
Cenaiz 28;
3126;
5424-

Hz. Osman İbnu Affan radıyallahu anh'ın Mekke'de bir kızı vefat etti. 

Cenazesinde bulunmak üzere geldik, İbnu Ömer ve İbnu Abbas (ra) da cenazede hazır oldular. Ben ikisinin arasında oturuyordum. Abdullah İbnu Ömer, tam karşısında bulunan Amr İbnu Osman'a: "Ağlamayı niye yasaklamıyorsun? Zira Resulullah (sav): "Ölü, ehlinin, kendisi üzerine ağlaması sebebiyle azab görür" buyurmuştur!" dedi. Bunun üzerine İbnu Abbas (ra): "Hz. Ömer (ra) bunun bir kısmını söylemişti" dedi ve sonra İbnu Abbas konuşmasına devam ederek anlattı: "Hz. Ömer'le Mekke'den çıktım. el-Beyda nam mevkie geldiğimizde, semüre ağacının gölgesinde bir yolcu gördü. Bana: "Git bak bakalım! Bu yolcu neyin nesi?" dedi. Gittim baktım, meğer Süheyb imiş, gelip haber verdim. "Onu bana çağır!" dedi. Tekrar Süheyb'e dönüp: "Haydi yürü, emr'ül-mü'minine uğra!" dedim. Hz. Ömer (ra) hançerlendiği zaman Hz. Süheyb (ra), ağlayarak girdi. Hem ağlıyor, hem de: "Vay kardeşim, vay arkadaşım!" diyordu. Hz. Ömer: "Ey Süheyb bana mı ağlıyorsun? Aleyhissalatu vesselam: "Ölü, ehlinin kendi üzerine ağlaması sebebiyle azab görür" buyurdu!" dedi. İbnu Abbas (ra) der ki: "Hz. Ömer (ra) öldüğü zaman bunu Hz. Aişe (ra)'ya hatırlatmıştım. Şöyle dedi: "Allah Ömer'e rahmet buyursun! Vallahi Resulullah (sav): "Allah, mü'mine, ehlinin üzerine ağlaması sebebiyle azab verir" demedi. Lakin Resulullah (sav): "Allah, kafirin azabını, ehlinin üzerine ağlamasıyla artırır" buyurdular." Hz. Aişe sözlerine şöyle devam etti: "(Bu meselede) size Kur'an yeter. Orada "Hiçbir günahkar başkasının günahını yüklenmez." (Fatır 18) buyrulmuştur." Bu söz üzerine İbnu Abbas (ra): "Gerçek şu ki, güldüren de, ağlatan da Allah'tır, (gülmek ve ağlamak fıtri bir şe'niyettir, kişinin bunda dahli yoktur)" dedi. İbnu Müleyke der ki: İbnu Ömer bu konuşmalar karşısında hiçbir şey söylemedi (serdedilen delilleri ikna edici buldu)."
Cenaiz 33;
Cenaiz 22;
(928);
Cenaiz 15;
(4;
18;
19);
5425-

Kendisine, İbnu Ömer (ra)'in "sağ kimsenin üzerine ağlamasıyla ölüye azab edileceğini söylemekte olduğu" haber verilmişti. Şu cevabı verdi: "Allah, Ebu Abdirrahman'ı (İbnu Ömer'i) mağrifet buyursun. 

Aslında o, yalan söylemiyor, ancak unutmuş veya yanılmış olmalı. Zira Resulullah (sav), (ölmüş) bir Yahudi kadın cenazesine uğramıştı, yakınları onun üzerine ağlıyorlardı. "Bunlar onun üzerine ağlıyorlar. Ona da bu yüzden kabrinde azab ediliyor!" buyurdu."
Cenaiz 33;
Cenaiz 25;
(931);
Cenaiz 37;
(1;
234);
Cenaiz 25;
(1004);
Cenaiz 15;
(4;
17);
5426-

Resulullah (sav)'ın alinden birisi vefat etmişti. Kadınlar, arkasından ağlamak üzere toplandılar. 

Hz. Ömer (ra) onları bundan men etmek ve geri çevirmek üzere kalktı. Aleyhissalatu vesselam müdahele edip: "Ey Ömer! Bırak onları, çünkü göz ağlayıcıdır, kalp izdıraba maruzdur, (izdırabın yaşandığı) zaman yakındır!" buyurdular.
Cenaiz 16;
(4;
19);
5427-

Resulullah (sav), ölmüş bulunan Osman İbnu Maz'un'u, gözlerinden yaşlar dökerek öptü. 

Cenaiz 14;
(989);
Cenaiz 40;
(3163);
Cenaiz 7;
(1456);
5428-

Resulullah (sav), Kurralar öldürüldüğü zaman, bir ay boyu kunut okudu. Resulullah (sav)'ın, bir başka şey için bu kadar üzüldüğünÜ hiç görmedim.

Cenaiz 41;
Vitr 7;
Cizye 8;
Megazi 38;
Da'avat 59;
Mesacid 29;
(677);
5429-

Ebu Seleme öldüğü zaman şöyle dedim: "Garip adam, diyar-ı gurbette öldü. Ben de onun için öyle bir ağlayacağım ki, herkes ondan bahsetsin." Tam ağlamak için hazırlanmıştım ki, saidden, bana yardım etmek isteyen bir kadın geldi. Resulullah (sav) onunla karşılaştı ve kadına: "Sen, Allah Teala'nın tard ettiği şeytanı tekrar eve sokmak mı istiyorsun?" dediler. Bunun üzerine ben de ağlamaktan vazgeçtim ve ağlamadım.

Cenaiz 10;
(922);
5430-

Resulullah (sav)'a Zeyd İbnu Harise, Ca'fer İbnu Ebi Talib ve Abdullah İbnu Ravaha (ra)'nın ölüm haberi gelince oturdu. (Halinden) üzüntülü olduğu belliydi. Ben kapı aralığından bakıyordum. Yanına bir adam geldi ve: "Ca'fer'in kadınları!" dedi ve onların ağladıklarını haber verdi. Aleyhissalatu vesselam derhal onları men etmesini emretti. Adam gitti ve sonra geri gelip: "Ben onları yasakladım, fakat onlar sözüme kulak asmadılar" dedi. Aleyhissalatu vesselam ikinci sefer emrederek kadınları bundan nehyetmesini söyledi. Ama o, kadınların yine kulak asmadıklarını haber verdi. Aleyhissalatu vesselam yine: "Yasakla onları!" buyurdu. Adam üçüncü sefer geri geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Allah'a yemin olsun kadınlar bana -veya bize- galebe çaldılar" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Ağızlanna toprak saç!" emretti.

Cenaiz 41;
46;
Megazi 44;
Cenaiz 30;
(935);
Cenaiz 25;
(3122);
Cenaiz 14;
(4;
15);
5431-

Resulullah (sav) Abdullah İbnu Sabit'e geçmiş olsun ziyaretine gelmişti. Onu, (Allah'ın emri) galebe çalmış buldu. Ona seslendi. Fakat cevap alamadı. Bunun üzerine Resulullah (sav) istircada bulundu "İnna lillahi ve inna ileyhi raciun" dedi ve: "(Biz yaşamanı isteriz ama, Allah'ın emri) bize galebe çaldı ey Ebu'r-Rebi!" dedi. Bunun üzerine kadınlar feryad edip ağlamaya başladılar. İbnu Atik (ra) kadınları susturmaya başladı. Ancak Aleyhissalatu vesselam: "Bırak onları ağlasınlar! Vacib olduğu zaman tek ağlayan ağlamayacak" buyurdu. "Vacib olan da ne?" dediler. "Öldüğü zaman (demektir)" dedi. Bunun üzerine kızı: "Allah'a yemin olsun, elimden gelse şehid olmanı isterim. Çünkü sen (cihad için gerekli teçhizatı) hazırladın" dedi. Aleyhissalatu vesselam da: "Allah onun ecrini niyetine göre verdi. Siz aranızda şehid olmayı ne zannedersiniz?" buyurdular. "Allah yolunda ölmek!" dediler. Aleyhissalatu vesselam açıkladı: "Öyleyse ümmetimin şehidleri cidden azdır. Bilesiniz: Taundan ölen şehittir, boğularak ölen şehittir, yeter ki seferi taatte olsun. Zatulcenb'ten ölen şehittir. İshalden ölen şehittir, yanarak ölen şehittir, yıkık altında ölen şehittir, çocuk karnında ölen kadın şehittir."

Cenaiz 36;
(1;
233;
234);
Cenaiz 15;
(3111);
Cenaiz 14;
(4;
13;
14);
5432-

Resulullah (sav) Sa'd İbnu Ubade'ye geçmiş olsun ziyaretinde bulundu. (Yanına gelince) onu baygın buldu ve: "Ölmüş olmalı!" dedi. Yanındakiler: "Hayır" deyince, Aleyhissalatu vesselam ağladılar. Resulullah'ın ağladığını gören halk da ağladı. "İşitmiyor musunuz," buyurdular. "Allah Teala hazretleri ne gözyaşı sebebiyle ne de kalbin hüznüyle azab vermez. Ancak şunun sebebiyle azab verir! -ve dilini işaret ettiler- yahut da merhamet eder."

Cenaiz 45;
Cenaiz 12;
(924);
5433-

Resulullah (sav) buyurdular ki: "(Izdırab ve matemi sebebiyle) yanakları yolan, üst başını yırtıp dövün)en, cahiliye duasıyla dua eden bizden değildir."

Cenaiz 36;
39;
40;
Menakıb 8;
İman 165;
(103);
Cenaiz 22;
(999);
Cenaiz 19;
(4;
20);
5434-

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir kimse ölünce, arkada ağlayanları kalkıp: "Vay benim dağım, vay efendim..." gibi sözler sarfederse, ona iki melek vekil kılınır, melekler ölen kimsenin göğsüne vura vura: "Sen öyle misin?" diye sorarlar."

Cenaiz 24;
(1003);
5435-

Abdullah İbnu Ravaha (ra) bayılmıştı. Kızkardeşi Amra ağlamaya başladı: "Vay benim dağım, vay şuyum, vay buyum!" diye sayıp dökerek yakınıyordu. Abdullah ayrıldığı zaman: "Allah'a yemin olsun, o söylediklerini söylerken her defasında bana: "Sen böyle misin?" diye soruldu" dedi. Söylendiğine göre, Abdullah vefat ettiği zaman Amra arkasından ağlamadı.

Megazi;
44;
5436-

Resulullah (sav), Abdurrahman İbnu Avf (ra)'ın elinden tuttu, oğlu İbrahim'e gittiler. Aleyhissalatu vesselam oğlunu can çekişir vaziyette buldu. Kucağına aldı ve ağladı. Abdurrahman: "Ağlıyor musun? Ağlamaktan bizi sen men etmedin mi?" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Hayır (ağlamaktan değil), iki ahmak, facir sesten yasakladım: Musibet sırasındaki ses; yüzleri tırmalamak, cepleri yırtmak ve şeytan matemi."

Cenaiz 25;
(1005);
5437-

Kadınlardan biri dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü! Bizim sana asi olmamamız gereken şu maruf (iyi amel) nedir?" Aleyhissalatu vesselam: "Matem yapmayın!" buyurdu. Kadın: "Ey Allah'ın Resulü! Falan sülale(nin kadınları) amcamın (vefatında matemime iştirak edip) yardımcım olmuşlardı. Benim de mukabeleten borcumu ödemem gerek" dedi. Aleyhissalatu vesselam kadına (matem için) izin vermedi. Kadın tekrar tekrar izin istedi. Kadın der ki: "Resulullah, sonunda onlara borcumu ödemem için izin verdi. Onlara olan borcumu ödedikten sonra hiç matem tutmadım, şu ana kadar bir başka mateme de katılmadım. Benim dışında matem tutmaya kadın da kalmadı."

Tefsir;
Mümtehine;
(3304);
5438-

Muhtazar (ölüme yakın) olunca: "Ben ölünce, kimse üzerime ezan okumasın, ben bunun, ölüm haberinin duyurulması olmasından korkarım. Zira ben Aleyhissalatu vesselam'ın ölüm haberinden yasakladığını işittim. Öyleyse ben öldüm mü, üzerime namaz kılsınlar. Beni Rabbime (sessizce) taşısınlar" dedi.

Cenaiz 12;
(986);
Cenaiz 14;
(1476);
5439-

Resulullah (sav) matemci kadına da, onu dinleyene de lanet etti.

Cenaiz 20;
(3128);
5440-

Anlattığına göre, "Abdurrahman (İbnu Ebi Bekr es-Sıddik) (ra)'nın kabri üzerinde bir çadır görmüştü, seslendi: "Ey oğlum! Çadırı mezarın üstünden kaldır. Çünkü onu, (sağken işlediği) ameli gölgelemektedir."

Cenaiz 82;
(muallak olarak kaydetmiştir);