Ebu Davud İhram Ve Haramları Hadisleri

- Sünen-i Ebu Davud
Kitaplar
Ebu Davud
Konu Başlıkları
İhram Ve Haramları
İhram Ve Haramları Hadisleri
1199-

Resulullah (sav)'a muhrimin giyeceği şeylerden sorulmuşta şu cevabı verdi: "Muhrim ne kamis (gömlek), ne sarık, ne bürnus, ne şalvar, ne de vers veya zaferan bulaşmış bir giysi taşımaz. Ayağında da mest (ve benzeri ayakkabı) yoktur. 

Ancak nalın bulamazsa, mestlerin topuktan aşağı kısmını kesmelidir." Buhari'de şu ziyade var: "İhramlı kadın yüzünü örtmez, eldiven de giymez."
Hacc 21;
Cezau's-Sayd 13;
15;
İlm 53;
Salat 9;
Hacc 1;
(1177);
Hacc 8;
(1;
324-328);
Hacc 18;
(833);
Menasik 32;
(1824;
1825;
1826);
Hacc 28;
(5;
129);
1200-

Rivayete göre demiştir ki: "Resulullah (sav) kadınları ihrama girdikleri vakit eldiven kullanmaktan, yüzlerini örtmekten ve vers ve za'feran değmiş elbise giymekten yasakladı ve: "Bunlardan gayrı, hoşuna giden elbise çeşitlerinden safranla boyanmış veya ipekli veya zinet veya şalvar veya kamis veya mest giysin" dedi. 

"
Menasik 32;
(1827);
1201-

Resulullah (sav) ihramlı iken mest giymede kadınlara ruhsat tanıdı. 

Menasik 33;
(1831);
1202-

Resulullah (sav) hazretleri buyurdular ki: "Kim izar bulamazsa şalvar giysin, kim de nalın bulamazsa mest giysin. 

"
Libas 14;
37;
Hacc 132;
Cezau's-Sayd 15;
16;
Hacc 4;
(1178);
Hacc 19;
(834);
Hacc 32;
(1829);
Hacc 32;
(5;
132);
1205-

Resulullah (sav) Ciirrane'de iken umre için ihrama girmiş bir adam geldi. Adamın sakal ve saçları sarıya boyanmış, sırtında da za'feran lekeleri bulunan bir cübbe vardı. 

"Ey Allah'ın Resulü," dedi, "şu gördüğün vaziyette, umre için ihrama girdim!" Resulullah (sav): "Şu cübbeyi çıkar, sarı boyayı da yıka!" diye emretti. (Bu metin, Sahiheyn'deki metindir. Ebu Davud'un rivayetinde şu ziyade mevcuttur: "Umrede iken, hacda yaptığını yap")
Umre 10;
Cezau's-Sayd 16;
17;
Megazi;
56;
Fedailu'l Kur'an 2;
Hacc 6;
(1180);
Hacc 18;
(1;
328-329);
Hacc 20;
(835;
836);
Menasik 31;
(1819-1822);
Hacc 43;
(5;
142-143);
1209-

Biz (kadınlar) ihramlı olarak Resulullah (sav)'la beraber iken, binekliler bize uğrardı. Onlar tam hizamıza gelince, herbirimiz cilbabını başından yüzünün üzerine sarkıtıverirdi. Bizi geçtiler mi tekrar kaldırırdık."

Menasik 34;
(1833);
1211-

Resulullah (sav)'a, ihrama gir(ece)ği zaman (ihramı için), keza ihramdan çıktığı zaman da Kabe'yi tavaftan önce hıll'i için, içinde misk bulunan sürünme maddesini şu iki elimle sürdüm."

Hacc 18;
143;
Libas 73;
89;
91;
Hacc 31;
33;
(1189);
Hacc 17;
(1;
328);
Hacc 77;
(917);
Menasik 11;
(1745;
1746);
Hacc;
41;
(5;
136-141);
1216-

Biz Resulullah (sav) ile (hacc ve umre için ihrama girip) Mekke'ye giderdik. İhram sırasında alınlarımıza sükk denen bir tib sürerdik. Birimiz terleyecek olsa, yüzüne akardı. Resulullah (sav) bunu gördüğü halde (bize) onu(n sürülmesini) yasaklamazdı.

Menasik 32;
(1830);
1223-

İbnu Abbas ile Misver İbnu Mahreme (ra) Ebva'da ihtilaf ettiler, İbnu Abbas: "Mührim başını yıkar" dedi. Misver ise: "Hayır, yıkayamaz!" dedi. İbnu Abbas, beni Ebu Eyyub el-Ensari (ra)'ye gönderdi. Ben onu iki direk arasına gerilmiş bir perde gerisinde yıkanıyor buldum. Kendisine selam verdim. "Kim o?" dedi. "Abdullah İbnu Huneyn'im. Beni, size İbnu Abbas gönderdi. Sizden, ihramlı iken Resulullah (sav)'ın başını nasıl yıkadığını soruyor" dedim. Bunun üzerine Ebu Eyyüb (ra) elini perde (ipinin) üzerine koyup aşağı doğru bastı ve başı göründü. Üzerine su döken birisine: "Dök!" dedi. O da döktü. Ebu Eyyub (ra) başını elleriyle ileri geri ovalayıp: "Resulullah (sav)'ı böyle yapar gördüm" dedi." (Muvatta dışındaki rivayetlerde şu ziyade mevcuttur: "Misver, İbnu Abbas'a şunu söyledi: "Seninle bir daha münakaşa etmeyeceğim (ne dersen kabulüm).")

Cezau's-Sayd 14;
Hacc 91;
(1205);
Hacc 4;
(1;
323);
Menasik 38;
(1840);
Hacc 27;
(5;
128-129);
Menasik 22;
(2934);
1226-

Resulullah (sav) yıkandığı su ile saçlarını (dağıtmayacak şekilde) tarayıp nizama soktu.

Menasik 12;
(1747;
1748);
Hacc 40;
(5;
136);
Hacc 19;
21;
(1184);
Menasik 72. (3047);
1228-

Resulullah (sav) ihramlı iken hacamat oldu (kan aldırdı). (Bu metin Sahiheyn'in metnidir.) Buhari merhumun bir diğer rivayetinde: "[Resulullah (sav)] oruçlu iken hacamat oldu" denir. Yine Buhari'nin bir diğer rivayetinde: "[Resulullah (sav) ihramlı iken çektiği ağrı sebebiyle başından hacamat oldu" denir. Bir diğer rivayette: "Şakika denen (başının ön kısmındaki) bir ağrı sebebiye, Lahyu Cemel adında Mekke yolu üzerindeki bir su başında, başının ortasından hacamat oldu" denir.

Cezau's-Sayd 11;
Tıbb 12;
15;
Hacc 88;
(1203);
Menasik 36;
(1835-1836);
Hacc 22;
(839);
Hacc 92;
(5;
193);
Menasik 87;
(3081);
1229-

Resulullah (sav) ihramlı iken ayağının sırtından çektiği bir ağrı sebebiyle hacamat oldu. (Nesai'nin rivayetinde "...Maruz kaldığı incinme sebebiyle (ayağının sırtımdan hacamat oldu)" denmiştir.)

Menasik 36;
(1837);
Hacc 94;
(5;
194);
1231-

Ömer İbnu Ubeydillah İbni Ma'mer, ihramlı iken gözünden hastalandı. Bunun üzerine gözlerine sürme çekmek istedi. Ancak Eban İbnu Osman onu bundan men etti ve gözlerine sabır basmasını tavsiye etti. İllaveten: Hz. Osman (ra)'ın Resulullah'ın böyle yaptığını rivayet ettiğini söyledik. (Ebu Davud'un rivayetinde şu ziyade var: "Eban hacc emiri idi.")

Hacc 89;
(1204);
Menasik 37;
(1838);
Hacc 106;
(962);
Hacc 45;
(5;
143);
1233-

Resulullah (a.s) Meymune validemizle (ra) ihramlı iken tezevvüc buyurdular. (Buhari'nin bir rivayetinde şu ziyade var: "Umretü'l-kaza sırasında, ihramsız olarak Meymune ile gerdek yaptı. Meymune Serefte vefat etti." Ebu Davud der ki: İbnu Müseyyeb demiştir ki: "İhramlı iken Resulullah'ın Meymune ile evlenmesi meselesinde İbnu Abbas (ra) vehme düşmüştür." Nesai'ye ait bir başka rivayette: "İhramlı iken Resulullah (sav) evlendi" denir. Meymune ile evlendiği zikredilmez.)

Cezau's-Sayd 12;
Meğazi 43;
Nikah 30;
Nikah 46;
(1410);
Menasik 39;
(1844;
1845);
Hacc 24;
(842);
Hacc 90;
(1;
191;
192);
1235-

Her ikimiz de Seref'te ihramsız iken, Resulullah (sav) benimle evlendi. (Bu metin Ebu Davud'daki dir. Müslim'de şöyle denmiştir: "Kendisi ihramsız olduğu halde O'nunla Meymune evlendi.Rai -ki Yezi İnu'l-Esamm'dır- der ki: "Meymune hem benim teyzemdi, hem de İbnu Abbas'ın teyzesi idi." Tirmizi'de şu ziyade vardır: "Meymune (ra) ile gerdek yaptığında ihramsız idi. Meymune Seref'te öldü. Onu, Resulullahın kendisiyle gerdek yaptığı çadırda defnettik.)

Nikah 48;
(1411);
Menasik 39;
(1843);
Hacc 24;
(845);
1237-

Resulullah (sav) buyurdular ki: "İhramlı ne evlenir, ne evlendirir, ne de dünür gönderir."

Nikah 41;
(1409);
Hacc 70;
(1;
348;
349);
Menasik 37;
(1841);
Hacc 23;
(840);
Hacc 91;
(5;
192);
1240-

Hudeybiye Sulhu yapıldığı sene, bir gün Resulullah (sav)'ın ashabından bir grupla birlikte, Mekke yolu üzerinde bir yerde oturuyordum. Resulullah (sav), bizden ileride (konaklamış) idi. Ben hariç herkes ihramlıydı. Halk vahşi bir eşek gördü, ben o sırada meşguldüm, ayakkabımı tamir ediyordum. Gördüklerinden beni haberdar etmediler, onu kendiliğimden görmüş olmamı istiyorlardı. Bir ara aralarında bir gülüşme oldu. Birden etrafıma bakındım (ve bu esnada) hayvanı gördüm. Hemen (Cerade adındaki) atıma gidip eğerledim ve bindim. (Acelemden) kamçıyı ve mızrağı unutmuştum. "Kamçı ve mızrağımı bana verin!" diye seslendim. "Hayır, dediler, vallahi bu işte sana yardımcı olmak istemeyiz." Öfkelendim. İnip onları aldım. Tekrar binip, eşeğe doğru hızla gittim, (yetişip) avladım. Beraberimde getirdim, ölmüştü. Arkadaşlarım etinden yediler. Ancak sonradan ihramlı iken yeyip yememe hususunda şekke düşüp (yediklerine pişman oldular). Yürüdük, ben bir parça ayırdım. Resulullah'a kavuşunca, bu meseleyi sorduk. "Beraberinizde birşeyler kaldı mı?" dedi. Ben: "Evet!" diyerek parçayı uzattım, ihramlı olduğu halde, ondan yedi. Ve: "Bu bir taamdır. Onunla Allah size ikramda bulunmuştur."dedi." (Bunlarda gelen bir ziyade şöyledir: "(Resulullah:) "O helaldir, yiyin (dedi)." Bir diğer rivayette: "Resulullah (sav) onlara şunu söyledi: "Sizden biri (hayvanı yakalamak üzere) saldırmasını emretmedi, veya ona hayvanı göstermedi mi?" Onlar: "Hayır!" diye cevap verince, (Resulullah:) "Öyleyse yiyin!" buyurdu." Bir diğer rivayette: "(Resulullah): İşaret ettiniz veya yardım ettiniz veya saldırmasını sağladınız mı? (diye sordu).")

Cezau's-Sayd 2;
3;
4;
5;
Hibe 3;
Cihad 46;
88;
Megazi 35;
Et'ime 19;
Zebaih 10;
11;
Hacc 56;
(1196);
Hacc 76;
(1;
350);
Hacc 25;
(847);
Menasik 41;
(1852);
Hacc 78;
(5;
182);
Menasik 93;
(3093);
1243-

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Siz ihramlı iken, bizzat avlamamış iseniz veya (sizin arzunuzla) sizin için avlanmamış ise kara av hayvanları(nın eti) size helaldir."

Menasik 41;
(1851);
Hacc 25;
(846);
Hacc 81;
(5;
187);
1249-

Biz, hacc veya umre için Hz. Peygamber (sav)'le birlikte yola çıkmıştık. Yol esnasında bir çekirge sürüsüne rastladık. Kamçı ve yaylarımızla vurmaya başladık. Resulullah (sav): "Bunu yeyin, zira o deniz avından (sayılır)" dedi."

Menasik 42;
(1853);
Hacc 27;
(850);
3;
1250-

Ka'bu'l-Ahbar demiştir ki: "Çekirge deniz avı(ndan sayılmış)dır."

Menasik 42;
(1853);
Hacc 82;
(1;
352);
1252-

Esma Bintu Umeys, Muhammed İbnu Ebi Bekir'in doğumu sebebiyle Şecere nam mevkide nifas olmuştu. Resulullah (sav), Hz.Ebu Bekir (ra)'i görüp, kadına yıkanıp ihrama girmesini emretmesini söyledi.

Hacc 109;
(1209);
Menasik 35;
(1834);
Menasik 12;
(2911);
1255-

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Nifaslı ve hayızlı kadınlar mikata gelince guslederek ihrama girerler ve Beytullah'a olan tavaf hariç bütün menasiki ifa ederler."

Menasik 10;
(1744);
Hacc 100;
(945);
1256-

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Beş hayvan vardır, bunların öldürülmesi ihramlıya günah değildir: Karga, çaylak, akrep, fare, kelb-i akur." (Bir rivayette şöyle denmiştir: "Bunları, Harem'de ve ihramda iken öldürene günah yoktur." Ebu Davud ve Tirmizi'nin, Ebu Saidi'l-Hudri'den kaydettikleri bir rivayette: "Adi yırtıcılar" da denmiştir. Bundan maksad insana saldırıp yaralayandır.)

Cezau's-Sayd 7;
Hacc 72;
(1199);
Hacc 88;
(1;
356);
Menasik 40;
(1846);
Hacc 82-84;
86-88;
(5;
187-190);
3;
1258-

Hacc yapmak üzere Hz. Peygamber (sav)'le birlikte çıktık. Arc nam mevkiye kadar geldik. Orada Resulullah (sav) konakladı, biz de konakladık. Hz. Aişe (ra) Resulullah (sav)'ın yanına oturdu. Ben de babam Ebu Bekir'in yanına oturdum. Resulullah'ın binek devesi ile, Hz.Ebu Bekir'in binek develeri tekdi ve o da Ebu Bekir'e ait bir köle ile birlikte (yolda) idi. Ebu Bekir (ra) oturup, kölenin gelmesini beklemeye başladı. Köle geldi ama beraberinde deve yoktu. Hz.Ebu Bekir (ra): "Deven nerde?" diye sordu. Köle: "Sabahleyin onu kaybettim!" dedi. Ebu Bekir (ra): "Tek bir deveyi kayıp mı ettin!" deyip köleye vurmaya başladı. Resulullah bu sırada gülüyor ve şöyle diyordu: "Şu ihramlıya bakın neler de yapıyor!" (İbnu Ebi Rizme der ki: Resulullah: "Şu ihramlıya bakın neler de yapıyor?" deyip gülüyor, (başka bir şey söylemiyordu)."

Menasik 30;
(1818);
Menasik 21;
(2933);