AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Ortadoğu'nun demokratikleşmesi ve Türkiye

20. yüzyılın son çeyreğinde Sovyetler Birliği'nin tasfiyesine varan değişimin Batı dışı dünyayı nasıl etkileyeceği ve değişimi ne zaman tetikleyeceği merak konusu idi. Yirminci yüzyılın sonlarındaki demokratikleşme hareketini ÜÇÜNCÜ DALGA (Çeviren: Ergun Özbudun, Ankara, Türk Demokrasi Vakfı Yayınları, 1993) adındaki kitabında inceleyen Amerikalı siyaset bilimci Samuel P. Huntigton, söz konusu değişim hareketinin İslam kültürü ile Konfüsyüsçü kültürün egemen olduğu siyasi coğrafyaya muhtemel etkisi konusunda bazı tahminlerde bulunmuştur.

Seksenli yıllardan bu yana İslam kültürünün egemen olduğu ülkelerin en önemli siyasi sorununu mevcut siyasi rejimlerin demokratikleşmesi oluşturmaktadır. Dışişleri Bakanı A. Gül'ün önceki gün Amman'da Dünya Ekonomik Forumu'nda, iki hafta önce de Tahran'da İslam Dışişleri Bakanları Konferansında yaptığı konuşmalarında demokrasi vurgusunu yapmları, İslam dünyasına demokratikleşme yönünde çağrıda bulunmaları boşuna değildir.

A. Gül'ün demokrasi tavsiyesi…

Abdululah Gül Amman'daki konuşmasında Ortadoğu'da barış ve istikrar için sunduğu on iki maddelik yol haritasında özellikle demokratikleşme doğrultusunda radikal değişikikler önermektedir. Hukukun üstünlüğüne saygı, yargının etkinliği, devletin şeffaflığı, temel hak ve özgürlüklere saygı, siyası hayata katılımın cesaretlendirilmesi, kadınların ekonomik ve sosyal hayata katılmalarının önündeki engellerin kaldırılması, yolsuzlukların ve rüşvetin önüne geçilmesi, kaynakların rasyonel kullanılması, eğitimini kalitesinin yükseltilmesi , sorumluluk bilincinin artırılması, adil ve dengeli gelir dağılımının gerçekleştirilmesi gibi hedefler göstermektedir.

Bakan Gül Tahran'daki konuşmasında da benzer hedeflerin altını çizmiş ve İslam dünyasının temsilcilerine demokratikleşme yönünde gayret göstermeleri gerektiğini söylemişti.

Türkiye dışişleri bakanının bu tür konuşmalar yapması ve muhatap ülke temsilcilerine demokrasi çağrısında bulunması, ilk anda yadırganabilir. Yadırganabilir, çünkü Türkiye yarım asrı geçen çok partili hayata rağmen hala çözümlenmesi gereken pek çok sorunla boğuşuyor. İkide bir demokratikleşme paketlerini gündeme getiriyor, geniş tartışmalara sahne oluyor, kimi talepler geriye bırakılırken kimisi yasalaştırılarak demokratikleşme yolunda bir adım daha ileriye geçiyor. Komşularına demokratikleşme, hukuk devleti, adil bölüşüm, kadınların siyasi hayata katılımının cesaretlendirilmesi gibi tavsiyelerde bulunan bir ülkenin bu konularda sorunlarının olmaması beklenir.

Bununla birlikte Türkiye'nin demokrasi konusunda belli bir merhaleye varmış olduğunu da unutmamak gerekiyor. Evet Türkiye'nin demokrasi konusunda ciddi sorunları var, sorunlu demokrasisini iyileştirebilmek için önemli bir gayret içerisinde bulunuyor. Ama demokratik sürecin geldiği noktayı da küçümsememek gerekir. Demokratik süreç ve kurumlar işlemekte ve daha iyi hale getirmek için çabalar gösterilmektedir.

Bu alanda Türkiye'nin komşularına tavsiyede bulunabilecek birikimi ve tecrübesi vardır. Evet Türkiye uzun denebilecek bir zamandır edindiği demoktikleşme tecrübesini dostları için kullanmalıdır. Dışişleri bakanının yaptığı konuşma, bu tecrübeden dostlarını yararlandırması çabasından başka bir şey değildir.

Demokratikleşme ve dış dinamikler…

Türkiye'nin de içinde bulunduğu Ortadoğu dünyası, kendi iç dinamiklerle ve birikimlerle siyasi dönüşümleri gerçekleştirebilme şansından yoksundur. Özelikle modern dönemde bu bölgedeki tüm değişmelerin ve yeni oluşumların dış dinamiklerden kaynaklandığı gözlenmektedir. Günümüz Ortadoğusunun siyasi coğrafyasında karşımıza çikan devletlerin ortaya çıkmaları, siyasi yapılanmaları ve iktidar süreçleri, dünya egemenleri tarafından dizayn edilmiştir. Bugün Ortadoğu'da şu kadar devlet varsa bunun arkasındaki dinamik unsur bu bölge toplumları değil 20. yüzyıla hükmeden İngiltere, Fransa ve diğer devletlerin iradeleridir.

Bölgedeki mevcut statükonun değişmesi dış dinamiklere bağlıdır. Bu durum Türkiye için de, diğerleri için de geçerlidir. Avrupa Birliği süreci olmasa idi Türkiye'nin demokratikleşme paketlerini gündeme getirmeyeceğini herkes bilmektedir. Hatta Türkiye'nin çok partili düzene geçmesi bile dış faktörlerle gerçekleşen bir dönüşüm olmuştur. Dolayısıyla Ortadoğu'da ve genel olarak İslam dünyasında 21. yüzyılda demokratikleşme yönünde bir değişim ve demokratik sistemlerin kurulması gerçekleşecekse bunun iç dinamiklerle değil dış faktörlerle olacağı kesindir. 20.yüzyılın başlarında Ortadoğuyu dizayn eden dış faktörler değiştiğine ve yeni küresel aktörler öne geçtiğine göre Ortadoğu ülkelerinin statükolarının hiçbir şey olmamış gibi devam etmeleri mümkün değildir.

Türkiye sadece Ortadoğudaki komşularına demokratikleşme uyarısı yapmıyor, aynı zamanda içeride demokratikleşme sürecine çeşitli gerekçelerle engeller koymaya çalışan çevrelere de uyarı yapıyor. Dışişleri Bakanı Gül'ün önerdiği on iki maddelik yol haritasına Türkiye'nin de ihtiyacı vardır.


24 Haziran 2003
Salı
 
DAVUT DURSUN


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED