T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Bilderberg projesi: İkinci aşama

"Demek, çok geniş bir ittifak olacak ha! Hah, hah, hah..." "ANAP da mı o ittifaka girecek? Zaten bu fikrin arkasında Mesut Yılmaz mı var? Hoh, hoh, hoh... 'Tansu Çiller de bu işin içinde' deyiver de akıl almaz senaryon tamam olsun... Hoh, hoh, hoh..."

"Yahu senin şu Bilderberg damgalı senaryon ne oldu?"

"İç politikayla ilgili söylediklerinde hayat yok, sen en iyisi 11 Eylül gibi konularla uğraşmaya devam et..."

Günlerdir bu tür takılmalara muhatabım. "En iyisi ortalıkta görünmemek" deyip kendimi köye attım. Ankara'dan bir dost, sabahın köründe, "Hürriyet'in manşetini gördün mü?" sorusuyla ulaşınca, "Yine mi?" diye bağırmışım. "Dur yahu" deyip ekledi o dost, "Mesut Yılmaz senin haftalardır tekrarladığın senaryoyu nihayet açıklamış..."

Bu sütunun okurları 'erken seçim' lâfı dolaşıma girdiğinden beri yazmaya başladığım 'Bilderberg Planı'ndan haberdar. Mayıs sonu - Haziran başında, ABD başkentinde toplanan Bilderbergçiler'in aldığı kararların ülkemize serpintisi söz konusu olan... Türkiye üç ay sonra gidilecek seçimde sandıktan o serpintilere uygun bir iktidar çıktığını görebilir...

Bilderberg damgalı senaryo üç aşamalı. Birinci aşama, erken seçim kararıyla geride kaldı. DSP ele geçirilemedi, ama içi boşaltılarak YTP kuruldu. YTP lideri İsmail Cem (B 1998) de, bilindiği gibi, Kemal Derviş (B 2002) gibi Bilderberg toplantılarının yabancısı değil.

İkinci aşama, sağ ve solda yer alan pek çok partiyi ortak bir cephede buluşturmak... 1990 Bilderberg toplantısı katılımcısı Mesut Yılmaz'ın, Ankara temsilcisi Bilderbergli (B 1999) olan Hürriyet gazetesinin manşetinden ilettiği mesaj ikinci aşamanın zamanı geldiğine işaret ediyor. Bundan sonraki günlerde, Kemal Derviş etrafındaki büyük buluşma çalışmalarına tanık olacağız...

İsterseniz, zamanı geldiği için artık 'fâş' olmasında mahzur görmediği projenin ikinci aşamasıyla ilgili Mesut Yılmaz'ın verdiği bilgilere bir göz atalım: "Yılmaz'ın yakın hedefi AB değil, 3 Kasım seçimi. / Bunu öğrenince aklımdaki ilk soruyu sordum. / 'Kemal Derviş'in güç birliği arayışı için ne diyorsunuz?' / Net bir cevap geliyor: 'Bu konuda Derviş'i yüzde yüz destekliyorum. Tamamen arkasındayım.' / 'Ne kadar arkasındasınız' diye soruyorum. 'Biz ANAP olarak bu işin içinde oluruz' cevabını veriyor. / Yani Derviş'in oluşturmaya çalıştığı 'güç birliği' içinde yer alabileceklerini söylüyor."

Cephenin iki unsuru artık belli: YTP ve ANAP... Cephe bu iki partiden ibaret olmayacak elbette. Tansu Çiller ve Bülent Ecevit'le de görüşeceğini söylemiş Mesut Yılmaz Hürriyet'e... DYP de, göreceksiniz, bu geniş cephe içerisinde yer alacak... Çiller'in dilinin altında bir süredir bu ihtimal vardı zaten. Bugünkü parçalanmış siyasi manzarayla seçime gidildiği taktirde yüzde 10 barajına gömülme tehdidine mâruz partiler için, Bilderberg senaryosu bir 'can kurtaran simidi'... DTP'yi hatta HADEP'i bir tarafa bırakın, adını versem "Olmaz" diye isyan edeceğiniz bir partiyi bile o cephede yer almaya zorlayacaklardır...

Bilderberg senaryosunun ikinci aşaması 'başarı' ile tamamlandığında, seçime, bir tarafında AKP öteki tarafında Kemal Derviş etrafında oluşan koalisyon ile gidildiğini görebiliriz. Tabii, üzerinde medya baskısı uygulanarak, gerekirse tehditle koalisyona katılmaya zorlandığı halde, senaryonun üzerindeki damgayı fark edip oyuna gelmeyecek partiler çıkabilir ve 'başarı' kısıtlı kalabilir... Ancak unutmayın: Bu tür senaryoları yazanların dosyasında bir 'B Planı' mutlaka vardır...

Senaryonun ikinci aşaması için, İtalya ve Fransa'da sonuç alan cinsten bir 'ittifaka' imkân sağlayacak yasal düzenleme yapılması gerekiyor. Mesut Yılmaz, Hürriyet'e, "Fransız sistemine benzer bir ittifak sistemini bu hafta Meclis'ten geçirmemiz lâzım" dedi bile...

Önümüzdeki günlerde şu tür cümleleri değişik partilerin lider ve sözcülerinin ağzından işiteceğiz, bazılarını şimdiden işitmeye başladık da:

"Meclis'ten çıkan AB ile uyum yasalarını uygulayacak bir hükümete ihtiyaç var; bunu sağlamak için güçbirliği yapmamız gerekiyor..."

"Birçok parti aslında birbirinin aynısı; aralarındaki tek fark liderleri... Benzer partilerin biraraya gelmesi şart. Liderler feragatta bulunmalı..."

"Çağdaş çoğunluğu sandığa yansıtacak buluşma sağlanamazsa, ülkenin geleceğini karartan bir sonuç çıkabilir seçimden; buna engel olmak kendisini 'çağdaş' tanımlayanların elinde... Neden DSP de CHP gibi fedakârlık edip Kemal Derviş ve YTP'nin yanında yer almıyor?"

"Gördünüz mü, birlikten nasıl kuvvet doğuyor? Sağ-sol gibi bugüne ve Türkiye gerçeklerine uymayan ayrılıkları bir tarafa bırakan neredeyse bütün partiler, AKP'nin iktidara gelişini durdurmak için güçbirliği yaptılar... Çağdaş koalisyon nihayet kuruldu."

Ve medyanın 2 Kasım 2002 tarihli manşetleri: "Bugün tercih sizin: Ya çağdaşlık koalisyonu, ya karanlık..."

Biliyorum, sizin aklınızdan da "Olmaz böyle şey" cümlesi geçiyor... Geçmesin... Bilderbergçi cephe, sandıktan kendi hükümetini çıkarmak için elinden geleni ardına koymayacak çünkü... Bizim tek şansımız, Türkiye'nin Bilderberg planlarına fazla uygun bir ülke olmayışı...

Burada afişe ettiğim planı haftalardır hafife alanlar, size sesleniyorum: Proje enayiliğinizin devamıyla başarılı olacak...


6 Ağustos 2002
Salı
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED