AB Komisyonu, Avrupa Parlamentosu ve AB Dönem Başkanlığı, geçen hafta gerçekleştirilen reformlardan sonra yapılan açıklamaların ötesinde yeni resmi açıklamalarda bulunmaktan kaçınıyor, ancak AB'nin resmen "söyleyemediğini" Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Elmar Brok, dile getirdi. Brok, Türkiye'nin büyük mesafe kaydettiğini, ancak Kopenhag siyasi kriterlerinin hâlâ karşılanamadığını ileri sürdü.

Brok, BBC'ye verdiği demeçte, "Doğru yönde atılmış bir adım, Türkiye artık ciddi bir aday, ama daha atılacak adımlar olduğunu Türkiye'nin görmesi gerekli. Kopenhag siyasi kriterleri hâlâ karşılanmış değil. Tam demokrasi, hukukun üstünlüğü. Ayrıca ordunun siyasi gücündeki belirsizlik sürüyor. Yargının bağımsızlığı sorunu da hâlâ geçerli. Bu yeni yasaların nasıl uygulandığını görmek gerekiyor" diye konuştu.

Yüksek tirajlı muhafazakar "La Libre Belgique" gazetesi, dün, "Türkiye, AB'ye tam üyeliği yönünde büyük engelleri ortadan kaldırdı, ancak AB'nin kapıları açmasına daha zaman var" diye yazdı.

'Off the record' konuşmalar

Bu arada, AB Komisyonu'nun üst düzey kaynakları da, "yazılmamak veya kaynak belirtilmemek koşuluyla" yapılan değerlendirmelerde ise seçimlerin bir çeşit "AB referandumu" niteliği taşıyacağını ifade ederek, AB Komisyonu'nun, "Kasım seçimlerine karışmamakta kararlı" olduğunu vurgulamasına rağmen, Ekim'de açıklayacağı Türkiye Raporu'nda, "Türk siyasetçilere ve kamuoyuna bazı net mesajlar vermek üzere hazırlıklar yaptığını" belirtiyorlar. Belçika basını da, Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğinin seçim sonuçlarına bağlı olduğunu belirtiyor.

Reformların uygulaması önemli

AB Komisyonu sözcülerinden Jean-Christophe Filori ise dün yaptığı açıklamada, Türkiye'nin AB'ye katılım şansını artıran reformların TBMM'den geçmesini memnuniyetle karşıladıklarını, ancak reformların hayata geçirilmesinin "yakından izleneceğini" söyledi. Filori, "AB Komisyonu, reform paketini analiz edecek, Ankara'dan aydınlatıcı bilgiler isteyecek ve Ekim'deki değerlendirme raporunda bu gelişmeler dikkate alınacak" dedi. n BRÜKSEL

Almanya seçimleri ve Kıbrıs bahanesi

Türkiye'deki gelişmeler, AB'de "bahane" arayışlarını da başlattı. AB kaynakları, Türkiye'de yapılan demokratik reformları "temkinli bir memnuniyet" ifadesiyle değerlendirirken, Belçikalı üst düzey bir diplomat, Kopenhag'da Türkiye'ye olumlu cevap verilemeyebileceği uyarısında bulundu. Almanya'da gelecek ay yapılacak seçimlerin "Türkiye karşıtı muhafazakarları" iktidara getirmesinin çok şey değiştirebileceğine, Yunanistan'ın da Türkiye-AB ilişkilerindeki tavrının "değişmediğine" dikkat çekiliyor. Bazı uzmanlar, "Genişleme hazırlıklarını tamamlayamayan AB'nin, Türkiye ve Kıbrıs'ı bahane ederek süreci erteleme planlarından" söz ediyorlar. AB kaynakları, Türkiye'deki reformların "uygulamasına" da dikkat çekiyorlar.

'Önce egemenlik sonra AB'

KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Türkiye'nin egemen bir devlet olarak Avrupa Birliği'ne müracaat ettiğini ve müzakerelerini sürdürdüğünü ifade etti. Egemen devlet olarak AB'ye girmesinin Türkiye'nin hakkı olduğunu söyleyen Denktaş, "Bizim AB'ye girmeyi düşünmemiz için, evvela Kıbrıs meselesini hallederek egemen bir halk olduğumuzu ve Rumlar'ın peşinden değil, Rumlar'la birlikte gideceğimizi herkesin anlaması lazım" dedi. Kıbrıs Türkeri'nin egemenliği kabul edilmeden AB'ye girilmesi halinde bir tuzağa girileceğini kaydeden Denktaş, "Tuzağın içinde neler var? Bütün Rumlar'ın geri gelmesi var. Böyle bir şey olabilir mi? Tuzağın içerisinde öyle şeyler vardır ki, egemen olarak kabul edilip gitmezsek, hakikaten perişan olacağız. Girit sayfasının son satırlarını yazmış olacaklardır" diye konuştu.