T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Çok pratik bir yöntem: Canını sıkanları vatandaşlıktan attırt!

Cem Uzan'ın kamusal alandaki varlığına ilişkin ne tür düşünceler beslediğim bir sır değil. Kendisinin sazlı sözlü yurt gezilerinde assolist altında onbinlere nasıl hitap ettiğinden ve "Genç Parti"nin kuruluşunda açıkladığı manifestodan iki yazımda söz etmiştim. Uzan'a ilişkin bu düşüncelerimi bugün de koruyorum. Hele arada bir kendisini Star ekranında reklamlardan hemen sonra o artık tanıdık üslubuyla "güçlü devlet"ten var gücüyle söz ederken görmüyor muyum, "Tamam" diyorum kendi kendime, "Eğer dünyaya erken gelseydi bu genç adamdan iyi bir 'führer' olurmuş!" Biliyorsunuz, Cem Uzan'ın son marifetleri bu kadar da değil. Sen bir de kalk ve (Milliyet'in ifadesiyle) "Tank Hasan"ı devirmeye kalk! Okumuş ya da izlemişsinizdir, hikaye inanılır gibi değil. Uzan, Genç Parti'nin başına daha yeni kurulmuşken, Hasan Celal Güzel'in adıyla özdeşleşmiş Yeniden Doğuş Partisi'ne de genel başkan olmak istemez mi?

Sanırım böylesiyle ilk kez karşılaşıyoruz. Aynı anda birkaç partide boy gösteren delegelerin varlığından haberdar olarak da, aynı anda iki partide genel başkanlığa soyunacak derecede ihtiraslı bir siyasetçiyle bugüne kadar karşılaşmamıştık! Anlaşılan o ki, mümkünse mevcut bütün partilerin başına geçmek isteyen Cem Uzan, büyük oynamak istiyor. Ne yani olamaz mı, parasıyla değil mi?

Cem Uzan hakkındaki düşüncelerim aşağı yukarı bundan ibaret. Şimdi de gelelim, Uzan hakkında hükümetin ne düşündüğüne:

Mutlaka bu gelişmeleri de izlemişsinizdir. Uzan kardeşlerin vatandaşlıktan çıkarılmalarına az kaldı! Doğan Grubu'nun gazetelerine bakacak olursanız bu işe şimdiden oldu gözüyle bakabiliriz bile. Belli mihrakların bastırmasıyla hükümetin başvurduğu şu yola bir bakın... Uzan kardeşler binbir çeşit alandaki işleri (tabii bu arada denetimlerindeki medya grubuyla) ve siyasi partileriyle can sıkıcı bir duruma mı geldiler, atarsın vatandaşlıktan ve bu dosya da kapanır! Bir hükümet ancak bu kadar "pratik" düşünebilir doğrusu. Gelişmeleri aktaran Hürriyet gazetesi durumdan o derece memnun ki, "Uzan, Türkiye'de artık Ürdünlü turist olacak" başlığı altında işin tadını çıkarıyor: Cem Uzan artık siyaset yapamayacak, bir siyasi partiye üye olamayacak, oy kullanamayacak, vatandaşlığa bağlı resmi işlemleri yapamayacak, üç ayda bir "Yabancılar Polisi"ne gidecek, oturma ve çalışabilmesi için izin alacak, vesaire... Yani artık öyle bir Cem Uzan ki, o artık Doğan Medya Grubu'nda asgari ücret ve kadrosuz olarak çalışmaya bile razı bir faniden başka bir şey değil! Ama hakkını teslim etmek lazım, Hürriyet gazetesi aynı zamanda çok da bağışlayıcı: Cem Uzan eğer Türk Vatandaşlığı'na geri dönmek isterse, bir Türk Vatandaşı ile evli olduğundan Türk Vatandaşlık Kanunu'nun 7. maddesine göre başvuruda bulunabilecek.. Ama durun, hemen sevinmeyin; bu işlemin de şartı şurtu var: "Bunun için İçişleri Bakanlığı'nın teklifi ve Bakanlar Kurulu'nun yeni bir karar alması gerekiyor."

Uzan kardeşlerden onları Türk vatandaşlığından attırmak gibi "radikal" bir çözümle kurtarmayı kafaya koyan Hürriyet (tabii bu arada grubun diğer gazeteleri de) gelişmeleri okurlarına daha iyi anlatabilmek için bir de karşılaştırma yapıyor: "Kavakçı ile aynı kaderi paylaşacak" (!) Hani o (Kavakçı) da "izin almaksızın başka ülke vatandaşlığına geçmiş"ti ya, onun için! Ne kadar temelsiz, "ikiyüzlü", olup biteni manipüle eden değerlendirme ve karşılaştırmalar değil mi? Sanırsınız ki Kavakçı, bunun için vatandaşlıktan çıkarıldı. Sanırsınız ki Uzan kardeşlerin üzerine bu yasa gereği gidiliyor. Sanırsınız ki, daha dün başta Almanya olmak üzere bazı Batı Avrupa ülkelerinin vatandaşlığına geçmek isteyen ama "çifte vatandaşlık" problemiyle karşılaşan Türk vatandaşlarının kulağına bu devlet tarafından işin "oluru" fısıldanmıyor, hatta tavsiye edilmiyordu... Ve nihayet Hürriyet'in "her yol mübahtır" hayat felsefesi çerçevesinde bir gün sonra Kavakçı-Uzan karşılaştırmasıyla ilgili attığı şu tamamen farklı başlık: "Merve'nin günahı neydi?" Soruya bakın soruya... "Merve'nin günahı"nın ne olduğunu biz ne bilelim; söz konusu "günah" büyük ölçüde sizin defterinize de yazıldığına göre, gelin onu da siz açıklayın!


6 Ağustos 2002
Salı
 
KÜRŞAD BUMİN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED