|
|
Oyun ve oyuncular
Kemal Derviş'in bir süredir seslendirdiği ittifak arayışına, dün, iki liderden olumlu tepki geldi. ANAP lideri Mesut Yılmaz, bir gazeteye, "Güçbirliği konusunda yüzde 100 Derviş'i destekliyorum" dedi ve Fransız sistemine benzer bir ittifak yasası arayışında olduklarını bildirdi. Bir süredir ittifak konusunda olumsuz düşünceler dile getiren DYP lideri Tansu Çiller de, "Fransız sistemi ittifak iki turlu olur; ben de epeydir bunu savunuyorum zaten" sözleriyle koroya katıldı. 3 Kasım öncesi ittifak arayışlarına tanık olacağımız artık kesin. Bu arayışın önündeki en ciddi engel, mevcut mevzuatın Fransa ve İtalya'da yaygın biçimde başvurulan türden ittifaklara izin vermeyişidir. Bizde 'gizli' ittifak uygulaması söz konusu: 1991 seçiminde MHP ve IDP, RP listesinden adaylarla seçime katılmışlardı; HEP'liler de SHP listesinden... 1995 seçiminde BBP adayları ANAP'tan seçime katıldılar... Eldeki mevzuat, partilerin varlıklarını koruyarak cephe tarzında ittifaklar kurmalarına izin vermiyor... İttifak arayışına girenler de bunun farkındalar. ANAP lideri Yılmaz'ın 'Fransız sistemi' diye adlandırdığı formulü, DYP lideri Çiller "İki turlu seçim sistemi, ikinci turda seçmenlerin ittifakı" biçiminde açmış oldu... Bir cephede buluşmaya hazır görünen ANAP ve DYP liderlerinin zihinlerindeki ittifak formulünün 'aynı' mı olduğunu, konu Meclis'e geldiğinde, daha iyi anlayacağız... Aynı cephede buluşma arayışı mâkul bir gerekçeye dayanıyor: Geçmişte yüksek oylar alarak iktidar olmuş partiler, bugün, yüzde 10 barajına takılabilecekleri görüntüsünü veriyorlar. CHP'nin 1999 seçiminde baraja takılması diğer partileri de endişelendirdi. Görebildiğimiz kamuoyu yoklamalarında barajı aşması muhakkak tek bir parti var: AKP. Diğer partilerin çoğunun baraja takılması muhtemel; partilerin bir-ikisi belki barajı geçebilecek, ama geçinceye kadar kâbus görmeye devam edeceklerinin fena halde farkında hepsi... Bu yüzden, 'cepheleşme' veya 'ittifak' arayışlarında yadırganacak bir yön bulunmuyor... Bu arayışın bize özgü bir başka 'mâkul' izahı var: Bugün bir çok parti birbirine çok yakın, benzer, hatta birörnek bir siyaset zeminine oturuyor. Meclis'teki hareketlilik, milletvekillerinin, sözgelimi ANAP ve DYP arasında gidip-gelmede hiç zorlanmadıklarına işaret ediyor. DSP ve CHP de geçişli partiler; bunlara şimdi YTP de katıldı. ANAP ile DYP, YTP ile CHP yakınlaştırılabilirse, bunların buluştuğu cepheye DTP ve HADEP gibi partilerin katılması da gerçekleştirilebilir. Mesut Yılmaz'ın "Yüzde 40'lık bir ittifak" sözleri, bu partilerin güvenilir kamuoyu yoklamalarındaki oylarına tekabül ediyor... Yüzde 40'lık ittifakı oluşturmak isteyenlerin işi sanıldığı kadar kolay değil. Mevzuatı değiştirip ittifakları mümkün kılacak yeni bir düzenleme için önce Meclis'i ikna etmeleri gerekiyor. Kurulacak cephe içerisinde yer alacakları şimdiden belli olan YTP, ANAP ve DYP'nin milletvekili sayısı, eğer diğer partiler yeni düzenlemeye karşı çıkarlarsa, değişiklik için yeterli değil. DSP'nin, hatta AKP, SP ve MHP'den birinin de yapılacak değişikliklere destek çıkması şart... Oluşturulacak cephe ile iktidara yürüyüşü durdurulmak istenen AKP seçim sistemiyle oynanmasına izin verir mi? MHP, daha en başta 'komplo' teşhisi koyduğu siyasi gelişmelerin yeni bir boyutu olan cepheleşmeyi neden uygun görsün? Cephe içerisinde yer almayı düşünmeyen partilerin, bu arada SP'nin de, seçim sistemindeki değişikliklere karşı çıkması beklenir. Siyaset, özellikle Türkiye'de, bazen muhakemeyi zorlayabiliyor. Liderleri 'siyasi yasaklı' partiler kendilerini pazarlığa açabilir, ya da seçimden başarılı çıkacağını ummayan bir-iki parti, sırf başarılı çıkacağı durdurmak üzere, cepheleşmeye omuz verebilir. Kâğıt üzerinde imkânsız görünen ittifak, bir bakmışsınız, imkân dahiline girivermiş... Özellikle oyun kurucu Mesut Yılmaz ise dikkatli olacaksınız...
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |