Bu yıl 30. Adana Altın Koza Film Festivali’nde belgesel dalında yarışan filmlerden birisi de “Hayal Eyler Gönül Geçmiş Zaman” adlı Safa Önal’ı anlatan belgesel. Geçtiğimiz hafta ilk kez festivalde seyirciyle buluşan belgeselle ilgili belgeselin yönetmeni Tuba Deniz’le konuştuk.
Sinema alanında senelerdir farklı mecralarda yazılar yazıyorum. Dünya sinemasını da takip etmekle birlikte özellikle akademik alanda Türk sineması üzerine çalışmalarımı yoğunlaştırdım. Yüksek lisans tezim gibi doktora tezim de Türk sinemasına odaklanacak. Bilim ve Sanat Vakfı (BİSAV) bünyesinde Türk Sineması Araştırmaları’nda (TSA) da dijital arşiv ve yaptığımız yayınlarda Türk sineması, Yeşilçam sinemasına dair bilgi ve belgeleri bir araya getirdik ve pek çok etkinlik düzenledik, makaleler, kitaplar yayınladık. Yine TSA bünyesinde gerçekleştirdiğimiz sözlü tarih projesi kapsamında Safa Önal ile uzun soluklu görüşmeler yaptık ve kayıt altına aldık. Esasında belgeseli de Türk sineması alanındaki çalışmalarımın bir uzantısı olarak görüyorum.
Safa Önal ile 2019 yılında, TSA’da düzenlemiş olduğumuz Eskimeyen Filmler programı kapsamında tanışma imkânı buldum. Programda Lütfi Ö. Akad’ın kült filmi Vesikalı Yarim’in gösterimini yapmıştık, ardından da Safa Önal’dan filmin senaryo yazım sürecini dinledik. Programa yoğun bir katılım olmuştu, süreyi epey aşmamıza rağmen konuklar pür dikkat Önal’ı dinlemişlerdi. Önal, başka bir zamanın insanıydı. Kitaplarını okuduğumuz pek çok yazar, filmlerini izlediğimiz oyuncular, yönetmenler onun dostu olmuştu, hatıralarındaydı. Nezaketi, hitabeti ile İstanbul beyefendisiydi, o gün konuklarımız üzerinde de ciddi bir tesir bırakmıştı. Yeşilçam’ın en velûd senaristlerindendi, yönetmenlik de yapmıştı ve aynı zamanda çok iyi bir anlatıcıydı. Bâbıâlî ve Yeşilçam hatıralarını da hikâyeleştirerek aktarıyor, onu dinleyenlere güçlü bir duygu aktarmayı her zaman başarıyordu. Onu doğrudan dinlemek, anlattıkları bizi de çok heyecanlandırmıştı, kendisine sözlü tarih yapmak istediğimizi söyledik, o da ricamızı kırmadı.
Safa Bey ile yapmış olduğumuz uzun soluklu sözlü tarih kayıtlarında çocukluğundan itibaren hikâyesini bize anlatmasını istedik. Bâbıâlî’de başlayan, Yeşilçam’da devam eden çok büyük bir hikâyesi vardı. Çocukluk yılları, orta okul zamanlarında öykü yazmaya dönük heyecanı, Bâbıâlî’de adım adım yükselişi, oradan Yeşilçam’a geçişi, dostları, ailesi, Yeşilçam sineması... Safa Önal ile bizden önce de yapılan sözlü tarihler vardı fakat o kayıtlarda sadece sinema tecrübesinden bahsediyordu, bizim için Bâbıâlî’deki hikâyesi de çok önemliydi ve Yeşilçam tecrübesinden ayrı düşünülemezdi. Bu sebepten o yılları eşelemek, oradaki detay bilgilere ulaşmak istedik. O da çok ciddi bir zaman ayırdı ve hatıralarını bizimle paylaştı.
Sözlü tarih ile ilgili elimizde saatler süren kayıtlar vardı ve bunu bir belgesele dönüştürerek daha fazla kişiye ulaştırmak istedik. Havva Yılmaz’ın uygulayıcı yapımcı olduğu, Betül Demir’in katkılarıyla çektiğimiz belgesel için bakanlıktan destek aldık. İsmini Hayâl Eyler Gönül Geçmiş Zamanı koyduğumuz belgeselde Önal’ın şiire olan tutkusu üzerinden senaryoya şekil verdik. Belgeselde yer yer okuduğu şiirlere yer verdik. Çok güzel şiir okuyordu Safa Önal, ezbere bildiği mısra çoktu. Belgeselde, sözlü tarih kayıtları dışında Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Ediz Hun, İzzet Günay, Necip Sarıcı, Mahmut Cevher, Ümit Efekan, Ayla Algan, Cüneyt Arkın ile de röportajlar yaptık ve onlardan da Safa Önal ile ilgili hatıralarını dinledik.
Belgesel için Sinema Genel Müdürlüğü’ne başvurduk ve Haziran 2020’de destek çıktı. Kovid salgını da hatırlarsanız aynı zamanlarda başladı. Salgın döneminde belgesel çekmek bizi çok zorladı, belirli bir yaşın üzerindeki kişilerle röportaj yapmamız gerekiyordu ve salgın ortamında bu imkânsızdı. Belgesel röportajlarını çok uzun bir zamana yaymak zorunda kaldık. Maalesef bu süreç içerisinde Safa Önal ile görüşmemiz de imkânsız bir hal aldı, bu sebeple arşivinden istifade etmek, evinde çekim yapmak, stüdyoda şiir kayıtları almak gibi pek çok planımızı rafa kaldırmak zorunda kaldık. Mütevazi bir bütçe ve gönüllü desteklerle yola çıktığımız projeyi tüm aksaklıklara rağmen bir şekilde tamamlamak istedik ve mevcut imkânlar dahilinde titiz bir çalışma yürüttük. Ayla Algan ve Cüneyt Arkın’ın evine salgın sebebiyle çekime gidemedik mesela ve onlar sorularımıza kendileri görüntü kaydı alarak cevap gönderdiler. Biz daha çok arşiv değerini önemsedik ve görüntü ve ses kalitesindeki farka rağmen bu videoları da belgeselde kullandık. Belgeselin hemen her aşamasında yaşamış olduğumuz yorgunluk sebebiyle on aydır film dikste uyur vaziyetteydi, festivale yapmış olduğumuz başvuru ve yarışma seçkisine kabul almasıyla birlikte belgesel uykusundan uyanmış oldu. İzleyici ile buluşacak olması bizim açımızdan heyecan verici.
Safa Önal, Babıali’den sinemaya geçen bir isim ve oradaki birikimi sinemaya yansıyor. Bu kadar üretken olmasının ardında da çocuk yaşlardan itibaren hikâyeler yazıyor olması etkili. Henüz orta okul yıllarında pek çok dergide yazıları yayınlanıyor. Sinemaya girişi Kanlı Para filmi ile 1953 yılında. En çok üretimde bulunduğu yıllar 60’lar; melodram, komedi, çocuk filmleri, şarkılı filmler gibi Yeşilçam’da üretilen farklı türlerde hep onun ismi ile karşılaşıyoruz. Senaristliğin yanı sıra yönetmenlik de yapıyor. Yazdığı senaryolardaki öne çıkan insan tipleri, diyaloglar, müzik tercihleri ile Yeşilçam’a şekil veren isimlerden biri. Yeşilçam sineması da o dönemin insanı üzerinde ciddi bir etki oluşturuyor mutlaka. Biz belgeselde Yeşilçam’da bir prototip olarak düşündük Safa Önal’ı ve onun üzerinden bir Yeşilçam hikâyesi anlatmak istedik. Yeşilçam’ı Yeşilçam yapan öne çıkan isimlerden biriydi o.
Belgesel bittiğinde Safa Önal ile paylaştık, uzun süre heyecandan izleyemediğini ifade etti ve sonrasında da her zamanki gibi çok nazik bir şekilde bize karşılık verdi, teşekkürlerini iletti. Çekim sürecinde de her daim ekibin özenli çalışmasından ötürü memnuniyetini bizimle paylaştı, elinden geldiğince bize yardımcı oldu.
Belgesellerin devamı gelir mi bilemiyorum ama TSA bünyesinde sinema emektarları ile sözlü tarihleri sürdürmeyi istiyoruz. Türk sineması alanında çalışanların çok iyi bildiği üzere filmler, yönetmenler, oyuncular hakkında bilgiler, belgeler o kadar dağınık ve yetersiz ki sözlü tarih, belgesel gibi çalışmalar, bu tür kayıtlar çok kıymetli. Sadece sinema tarihi açısından değil Türkiye tarihi açısından da sinemamıza şekil veren bu isimlerin her paylaşımı bizler açısından değerli.