Dijital zincirlerimiz: Teknofeodal beylerin gölgesinde bir gençlik

04:0024/01/2025, Cuma
G: 24/01/2025, Cuma
Yeni Şafak
İllustrasyon: Cemile Ağaç Yıldırım.
İllustrasyon: Cemile Ağaç Yıldırım.

Teknofeodalizm, dev teknoloji şirketlerini kudretli senyörlere, bizleri ise onların dijital topraklarında hüküm süren vasallara dönüştürüyor. Peki, bu dijital çağın eşiğindeki gençlerimiz, kimliklerini, sosyalleşmelerini ve gelecek tahayyüllerini nasıl şekillendiriyor?

Öğr. Gör. Abdullah Şenaslan / Sakarya Üniversitesi

Günümüz gençliği, dijital bir şafağın aydınlığında gözlerini açıyor. Akıllı telefonların loş ışığı, parmaklarının ucundaki sonsuz bilgi deryası, onları yepyeni bir dünyaya davet ediyor. Ancak bu ışıltılı dünyanın ardında teknofeodalizmin karanlık gölgesi pusuda bekliyor. Yanis Varoufakis’in zihin açıcı kavramsallaştırmasıyla resmettiği bu yeni düzen, dev teknoloji şirketlerini kudretli senyörlere, bizleri ise onların dijital topraklarında hüküm süren vasallara dönüştürüyor. Peki, bu dijital çağın eşiğindeki gençlerimiz, kimliklerini, sosyalleşmelerini ve gelecek tahayyüllerini nasıl şekillendiriyor?

YALNIZ KALABALIKLAR

Gençlerimiz, ergenliğin o çalkantılı sularında, kimliklerini keşfetmek yerine, sosyal medya platformlarının ayna salonlarında yansımalarını arıyorlar. Instagram’ın idealize edilmiş güzellik standartlarına uymak, TikTok’un anlık şöhret basamaklarını tırmanmak, X’in yankı fanuslarında benzer seslerle yankılanmak... Beğeni ve takipçi sayıları, adeta birer öz-değer ölçütüne dönüşüyor. Erving Goffman’ın “izlenim yönetimi” kuramını anımsatırcasına, gençlerimiz sürekli bir performans sergiliyor; “sahne arkası”nı gizleyerek, “sahne önü”nde kusursuz bir benlik sunmaya çalışıyorlar. Bu durum, Sherry Turkle’ın “yalnız kalabalıklar” paradoksunu akıllara getiriyor; çevrimiçi ortamda yüzlerce “arkadaş”a sahipken, gerçek hayatta derin ve anlamlı ilişkiler kurmakta zorlanan bir neslin portresini çiziyor.

Gelecek ise, algoritmaların çizdiği rotada, belirsizliğin sisleri arasında şekilleniyor. Teknoloji devlerinin kâr hırsı, gençlerin kariyer seçimlerinden eğitim tercihlerine, hatta düşünce yapılarına kadar her alana nüfuz ediyor. Eli Pariser’ın “filtre balonu” kavramıyla işaret ettiği gibi gençlerimiz, kendilerini farklı bakış açılarından izole eden, homojenleştirici bir enformasyon akışına maruz kalıyor. Bu durum, eleştirel düşünme becerilerini köreltirken, onları teknoloji şirketlerinin çıkarlarına hizmet eden birer tüketiciye indirgeme tehlikesini barındırıyor.

DİSTOPİK GİDİŞAT

Türkiye özelinde de durum pek farklı değil. TÜİK’in güncel verileri, 16-24 yaş arası gençlerin neredeyse tamamının internet kullanıcısı olduğunu ve büyük bir bölümünün her gün sosyal medya platformlarında vakit geçirdiğini gösteriyor. KONDA’nın araştırması ise, gençlerin siyasi ve toplumsal konularda bilgi edinmek için internet ve sosyal medyayı birincil kaynak olarak kullandığını ortaya koyuyor. Bu veriler, dijital platformların gençlerimizin hayatında merkezi bir rol oynadığını ve bu platformların sunduğu olanaklar kadar riskleri de barındırdığını gösteriyor.

Elbette dijital platformlar sadece tehditlerden ibaret değil. Gençlere kendilerini ifade etme, farklı kültürlerle etkileşime girme, küresel sorunlara karşı seslerini yükseltme ve hatta toplumsal hareketleri örgütleme imkânı sunuyorlar. Ancak bu platformların gücünün giderek daha az sayıda şirketin elinde toplanması ve şeffaf olmayan algoritmalar tarafından yönetilmesi, bu potansiyeli gölgeliyor.

Cambridge Analytica skandalı, Facebook’un milyonlarca kullanıcısının verilerini izinsiz kullanarak siyasi manipülasyon yapıldığını ortaya koymuştu. Çin’deki “sosyal kredi” sistemi ise, teknofeodalizmin otoriter bir distopyaya dönüşebileceğinin sinyallerini veriyor. Bu örnekler, dijital platformların bireyler ve toplumlar üzerinde ne denli büyük bir etkiye sahip olabileceğini ve bu gücün kötüye kullanılma riskini gözler önüne seriyor.

ELEŞTİREL DİJİTAL OKURYAZARLIK ŞART

Peki bu distopik gidişatı nasıl engelleyebiliriz? Gençlerimizin dijital geleceğini nasıl daha özgür, adil ve demokratik bir şekilde inşa edebiliriz? Öncelikle, eleştirel dijital okuryazarlık eğitimini müfredatın merkezine yerleştirmeliyiz. Gençlerimize sadece teknolojik araçları kullanmayı değil, aynı zamanda bu araçların ardındaki yapıları sorgulamayı, algoritmaların işleyişini anlamayı, veri mahremiyetini korumayı ve dijital dünyanın toplumsal, ekonomik ve politik etkilerini analiz etmeyi öğretmeliyiz.

İkinci olarak, teknoloji şirketlerini şeffaflığa ve hesap verebilirliğe zorlamalıyız. Algoritmalarını kamuoyuna açmalarını, veri toplama ve kullanma politikalarını net ve anlaşılır bir şekilde açıklamalarını ve bağımsız denetim mekanizmalarına tabi olmalarını talep etmeliyiz. Avrupa Birliği›nin Genel Veri Koruma Yönetmeliği (GDPR) ve Dijital Hizmetler Yasası (DSA) bu yönde atılmış önemli adımlardır.

TEKNOLOJİ TEKELLERİYLE MÜCADELE

Üçüncü olarak, dijital uçurumu kapatmak için somut adımlar atmalıyız. Her gencin internete, teknolojik donanıma ve dijital beceri eğitimine eşit erişimini sağlamalı, sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı gruplara yönelik destek programları geliştirmeliyiz.

Dördüncü olarak, alternatif platformların ve dijital kamusal alanların gelişimini teşvik etmeliyiz. Teknoloji tekellerine karşı, açık kaynak kodlu, kullanıcı odaklı, kâr amacı gütmeyen ve kolektif sahipliğe dayalı platformları desteklemeliyiz. Sivil toplumun ve yerel toplulukların katılımıyla, özgür ve demokratik tartışma ortamları yaratmalıyız.

ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYMALIYIZ

Son olarak, teknofeodalizme karşı toplumsal bir bilinç ve dayanışma geliştirmeliyiz. Gençlerimizi dijital hakları konusunda bilinçlendirmeli, onları edilgen tüketiciler değil, dijital dünyanın aktif ve eleştirel vatandaşları olmaya teşvik etmeliyiz.

Unutmayalım ki, dijital geleceğimiz, bugünkü tercihlerimizin ve eylemlerimizin bir yansıması olacak. Teknoloji şirketlerinin insafına terk edilmiş bir gelecek yerine, insan odaklı, adil, eşitlikçi ve özgür bir dijital dünya inşa etmek mümkün. Bu yolda, akademisyenlere, politika yapıcılara, sivil toplum kuruluşlarına ve en önemlisi, dijital çağın mimarları olacak gençlerimize büyük sorumluluk düşüyor. Gelin, bu sorumluluğu hep birlikte omuzlayalım ve dijital geleceği daha aydınlık bir şekilde, el ele inşa edelim.



#Toplum
#Hayat
#Teknoloji