|
|
Savaş artık daha da zor
Bu olay benim yanımda geçmedi, ancak olanları iki ayrı görgü tanığından dinledim. Bayramı İzmir'de geçiren Başbakan Abdullah Gül, dedesi İsmail Satoğlu'nun kabrini ziyaret için gittiği mezarlıkta halkın yakın ilgisiyle karşılaşmış. Bir grup kadın, yolunu keserek, "Seni çok seviyoruz" demişler ve sevecenlikle eklemişler: "Lütfen ne yaparsan yap, ülkeyi savaşa sokma..." Bir gece önce, İzmir/Alsancak Stadı'nda olanları ise bizzat başbakandan dinledim: "Stada girdiğimizde büyük bir tezahürat başladı; yüzümü mahcubiyetten kızartacak kadar... Ardından, tribünler, savaş-karşıtı sloganlarla çınlamaya başladı..." Abdullah Gül'ün popülerliği savaş konusundaki 'barışçı' tutumu sayesinde yükseliyor... Şu yakınlarda açıklanan, 'dünyanın altıncı, Avrupa'nın dördüncü büyük araştırma kuruluşu' GfK-Türkiye bünyesinde çalışmalarını sürdüren Strateji/GfK'nın gerçekleştirdiği 'Türkiye'nin Nabzı' araştırmasının sonuçlarına göre, Başbakan Abdullah Gül'e kamuoyu desteği yüzde 59'dan yüzde 68'e çıkmış bulunuyor. Dünyanın her tarafında olduğu gibi, belki her yerden daha fazla, Türkiye'de insanlar savaşa karşı. Üç ay önce yapılan seçimde halkın üçte birinin desteğini almayı başarmış bir partinin mensupları bunu en iyi anlayacak insanlar... Kendisini 'yarı-İzmirli' hisseden Abdullah Gül, İzmir'de geçirdiği üç gün boyunca görüştüğü herkesten, karşısına çıkanlardan "Savaştan uzak duralım" mesajı aldığı gibi, seçim bölgelerine dağılan Ak Parti milletvekilleri de, seçmenin savaş-karşıtı kararlılığını ilk elden öğrendiler. Türkiye topraklarını savaş için kullanıma sokacak bir kararı TBMM'den geçirmek, özellikle bayram tatilinden sonra, neredeyse imkânsız... Birleşmiş Milletler'de karşılaştığı 'şok terapi' sonrasında, umarım, Washington ısrarcı olmaz. Tereddüdüm, Washington'da ipleri elinde tutan lobinin kendi yakınlarından gelen uyarıları bile dinlemeye hazır görünmemelerinden kaynaklanıyor. Eski başkanlar, ülkenin öndegelen aydınları, savaş taraftarlığını sürdüren bir avuç yazar dışındaki gazeteciler, beyinlerinin yıkanmasına direnen kitleler, gazeteler, dergiler ve televizyonlarda, sokaklara taşarak, "Savaşa hayır" diyorlar... Yönetim onları da dinlemiyor... En ilginç çıkışlardan biri, Amerikan'ın eski savaşlarında çarpışmış emekli askerler tarafından yapıldı. Altında sütunlar dolusu isim bulunan 'emektar askerler' açıklamasına imza koyanlar sıradan kişiler değil; askerlik sonrası ülkelerine önemli hizmetler vermiş insanlar bunlar... Hem asker hem de hayat deneyimleriyle, oturmuş, her satırı dikkatle okunması gereken bir metin hazırlamışlar... Metin, ABD saflarında savaşmaya hazırlanan askerlere hitaben yazılmış... Okuyalım: "Bizler, ABD silâhlı kuvvetlerinden emekli askerleriz. Milyonlarcası kendi ülkemizin vatandaşı olan insanlığın büyük çoğunluyla birlikte, ABD'nin Irak'a karşı topyekün savaşına karşı çıkıyoruz. Bizler pek çok savaştan ve çağdan geliyoruz, birbirimizden farklı görüşlere sahibiz, ama hepimiz bu savaşın yanlışlığında hemfikiriz. Çoğumuz askerliğin görevimiz olduğuna, ülkemizi savunmamız gerektiğine inanmıştık. Askerliğimizi yaparken yaşadıklarımız öğrendiklerimizi sorgulamamıza yol açtı. Şimdi gerçek görevimizin, niçin savaşa gönderildiğinizi, niçin öleceğinizi ve yapacaklarınızın insanlık için getireceklerini öğrenmeye sizleri teşvik etmek olduğuna inanıyoruz." Böyle başlayan bildiri eline geçmiş midir, bilmiyorum. Ancak, "Washington'daki Türkiye dostları" olduklarını iddia eden bir grup Amerikalı politikacının imzasını taşıyan mektubun Abdullah Gül tarafından okunması sağlanmış olmalı. Vietnam'da, Afrika'da, Körfez'de savaşmış eski askerlerin 'insancıl' bildirileri yanında, 'savaş lobisi' ile birlikte hareket eden politikacıların mektubu ne kadar hissiz kalıyor, bilemezsiniz... Robert Wexler, Kay Granger, Ed Whitfield gibi 'Türkiye'nin dostu' olma iddiasındaki üç isim ve Temsilciler Meclisi'nin önemli üyelerinden Tom Lantos ile birlikte toplam 36 politikacının imzasını taşıyan mektup Başbakan Abdullah Gül'e hitap ediyor. Gül'ün, "Muazzam liderlik, ileri görüşlülük ve hikmet göstererek" üslerin modernleşmesine imkân sağlayan izni Meclis'ten geçirdiğini belirtiyor. "Bazen liderlerin zor ve riskli kararlar almaları gerekebilir; hükümetiniz ve liderliğiniz böyle bir ortamda bunun için önemli" diyor mektup ve 18 Şubat'ta alınacak kararla, 'bölgesel barış, güvenlik ve istikrarın' olumlu etkileneceğinin altı çiziliyor... Savaşmış Amerikalılar "Savaşa hayır" diye haykırıyor, Amerikalı gençleri cepheye gönderen politikacılar ise, "Savaşın önünü açtığınız için size teşekkür ederiz" diyorlar... Kafa karıştırıcı bir durum... GfK kurumunun anketinde, Türkiye'de savaşa karşı olduğunu açıklayanların oranı yüzde 91.2 görünüyor; halkın yüzde 83'ü de ABD ile birlikte hareket edilmesine karşı. İtibarlı araştırma kurumu ANAR'ın son (Ocak 2003) anketinde, bu oranlar, yüzde 94 ve yüzde 78 olarak karşımıza çıkmıştı. Halkın üç ay önce iktidara taşıdığı bir siyasi kadro, halkın arzusuna taban tabana zıt bir kararı kolay kolay alamaz... Dinlemezler, ama yine de yazayım: Amerika baskıdan vazgeçse iyi olur.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |