|
|
MEHTAP GÜR / mehtapgur@yahoo.com
Düşüncesiyle ilgili her şeyde hırstan, göze çarpmaktan, başkalarına düşüncelerini "zorla" kabul ettirmekten ve her zaman "doğruyu bildiğini" varsaymaktan sakınan gerçek bir aydına özgü niteliklere, durgun bir nesnelliğe, düşünce ve bilgideki kesinliğe sahip sürü dışı bir karakter. Kendine özgü doğallığı ile çizdiği öz benliğiyle özgür ruhu yakalamış aydın ötesi bir karakter. Yalnız yaşamın simgesi Sıra dışı bir ada yaşamını öykü eden yazar, kitabın içerdiği yalnız yaşamın ifadesini en isabetli bir şekilde vurgulayan Bozkırkurdu adını toplumun sığ değer yargılarına ve kişiliksiz, yüzeysel yaşamına uyum sağlayamayan insanı tanımlarken "yalnız kurt" simgesinden yararlanabilmek için vermiştir. Bozkırkurdu'nu doğadaki diğer benzer türlerinden ayıran en önemli ayırıcı özelliği sürüler halinde değil de yalnız başına bir doğal yaşamı tercih ediyor olmasıdır. Bozkırkurdu doğanın tüm olumsuz koşullarına karşı durmanın, dayanmanın içerisindeki dayanıksızlığını, taşıdığı naif ruhun incinmişliğini de simgeler bir bakıma. Bozkırkurdu olmanın aslında hiç de kolay bir yaşam biçimi olmadığını da ifade eder. Roman aynı zamanda yalnızlığı, toplumun tüm negatif değer yargılarına karşı sessiz bir haykırış, bir sivriliş, bir protesto olarak da imgeler. Yaşam içerisindeki yaşanmamışlıkların, kalabalıklar içerisinde yalnız kalmanın boğuntusunun ve ada yaşamının düş kırıklıklarıyla örgülediği hayat ve ölüm arasındaki gidip gelmelerin, dünya ve ötesi arasındaki ruh sıkışmasının yorduğu bedeninin hastalıklarla boğuşarak ayakta durma çabasının yüklemindeki tepe şahsiyettir Bozkırkurdu. Amacı için yaşayan huzurludur Herman Hesse, Bozkırkurdu'nun yaşamını hikaye ederken karakteristik dağınıklığı içerisindeki kendine özgü düzenini nasıl tesis ettiğini, toplum dışı soyutluğunun biçimi içerisindeki gizli kabulünü, ıssızlığına rağmen toplum nazarındaki saygın yerini de çok dengeli ve usta bir sanatsallıkla dile getiriyor bu öyküsünde. Bozkırkurdu'nun tüm dağınık yaşamına rağmen düzenli hayatın çekiciliğine bilinç-altı özlem duyduğu gerçeği ise kaldığı evlerin seçiminde kendisini ortaya koyar. Cilalı parkeler, evin temizliği ve düzeni, pencere kenarındaki süs bitkilerinin ruhuna sağladığı ferahlığı anlatırken, ideallerle subjektifleştirilen yalnız hayatların gene de düzenli hayata dayandırılması gerektiğinin vurgusu yapılır. Amaç uğruna yaşayan insanın iç huzurunu ve ideal yaşamının sürekli kılınmasını sağlayan, yok sayılamayacak bir gerekliliktir bu aynı zamanda. Hesse yüksek ülkülerle günlük dünya arasında sıkışıp kalmanın hikayesini, bir aşamadan sonra kendini tanıma çabalarını, öze inmenin gerekliliğini ve zorluğunu bu zorluğun getirdiği açmazı bilmesine karşın kendini bundan alamamıştır. Huzur bilmeyen bir insan Bozkırkurdu huzur bilmeyen bir insan. Hayatı güçlü ve olağanüstü bir güzellikte duyumsar. Anlık mutlulukların insanıdır. Mutlulukların köpüklü dalgaları engin acılar denizinin üzerinde o denli yüce ve şaşırtıcı bir hızla yayılır ki, saçtıkları ışık başkalarını da duygulandırır ve büyüler. Acılar ummanından sıçrayan bu mutluluk dalgalarının köpükleri sanat yapıtlarını yaratır, bir insan bir iki saatliğine yazgısının üzerine yükselebilir, mutluluğu bir yıldız gibi parlar; görenler kendi mutluluk düşlerini onda görüp sonsuzluğu anlarlar. Tüm bilginin, tüm zekanın, her adımın ve ileri diye ifade edilen değer yargılarının duygusal felsefesinin avuntusunda yeniden anlamlandırılarak düşsel bir biçimsellikle kendini bulduğu bu eseri okuyanlar düşünceyi tıkayan tüm negatif unsurların bu eserde nasıl da ustaca tuz-buz edildiğini hayretle göreceklerdir. Bozkırkurdu: Hesse'nin otobiyografik eseri
Bozkırkurdu, yazarı Hermann Hesse'nin en çok otobiyografik özellikleri taşıyan romanları arasındadır. Ama kişisel ayrıntılar yalnızca bir aydının umarsızlığını dile getirmek için değil, bunun ötesinde, düşünebilen bir insanın, duygu ve düşünce dünyasının ürettiği soylu duyguların ve düşüncelerinin yanısıra ilkel dürtülerin insanı da olduğunu da kavramasını, yüksek ülkelerle günlük dünya arasında kalışını, kendini tanıma çabalarını, özeleştirinin zorluğunu ve bunların getirdiği açmazı bilmesine karşın hiçbirinden kopamayışını anlatmak için kullanılmıştır. Belirli bir aşamaya geldiklerinde Harry Haller gibiler için bu dünyayla uzlaşmanın tek yolu mizahtır. Thomas Mann'ın dediği gibi, Bozkırkurdu, Ulysses'ten pek farklı olmayan deneyimsel bir yolculuk, bir yürekliliktir ve bu nedenle yirminci yüzyılın en önemli edebi belgeleri arasında yer alır.
|
|
|