|
|
Bush rüyasında ya Türkiye'yi görürse!
ABD'nin Türkiye'de kullanacağı üslerle ilgili Başbakanlık tezkeresi TBMM'de büyük tartışmalara neden oldu. AK Parti'den 15-20 civarında milletvekili de tezkereye 'red' oyu verdiler. Tezkerenin oylamasından önce AK Parti lideri Erdoğan ve Başbakan Gül, AK Partili milletvekillerine genel merkezde 3.5 saat süren bir brifing verdi. Bazı milletvekilleri ise söz alarak düşüncelerini açıkladılar. Adıyaman Milletvekili Hüsrev Kutlu, tezkereye neden karşı olduğunu bir fıkra ile anlattı. Hüsrev Kutlu'nun herkesi düşündüren fıkrası şöyle: "Padişah, vezirini çağırarak 'Çok kötü rüya gördüm. Rüyamda gördüğüm kişiyi getir, asacağım' der. Bunun üzerine vezir 'rüyanızda kimi gördünüz efendim' diye sorar. Padişah'ın rüyasındaki ismi söylemesi üzerine vezir 'aman efendim o kişi çok muhterem, bilge bir kişidir' karşılığını verir. Ancak padişahı ikna edemez ve o kişi idam edilir. Bir süre sonra vezir ülkeyi terketmek için eşyalarını toplar. Saraydakiler şaşkın bir şekilde vezire niçin gittiğini sorarlar. Vezirin cevabı ilginçtir: Padişah rüyasında gördüğü ismi idam ettiriyor. Yarın beni rüyasında görmeyeceği ne malum!" Hüsrev Kutlu, fıkrayı anlattıktan sonra salonda bulunan milletvekillerine dönerek şu soruyu yöneltti: "ABD Devlet Başkanı George Bush, dün rüyasında Irak ve Saddam'ı gördü. Yarın Kuzey Kore'yi görecek. Bush bir gün rüyasında Türkiye'yi görürse ne olacak!?" Beşiktaş'ta kaza var Irak'a gelsek Başbakan Abdullah Gül,TBMM'den yetki tezkeresinin çıkmasından 24 saat önce gazetelerin Ankara temsilcileriyle Dışişleri Konutu'nda biraraya geldi. Savaş bulutlarının ülkemizin üzerinde seyir halinde olduğu bir dönemde, günde ancak birkaç saat uyuyabilen Başbakan, toplantı masasına oturunca, gazetecilerin beklenmedik bir sorusuyla karşılaştı. Soru savaşla değil, Başbakan'ın kıyafetiyle ilgiliydi. Hem de Beşiktaş'ın 1-0 üstünlüğüyle biten Fenerbahçe maçıyla doğrudan bağlantılı olmak üzere. Sıkı Beşiktaşlı olan gazetecilerin dikkatini, Başbakan'ın "lacivert" takım elbisenin içine taktığı "Sarı" kravat çekmişti. Beşiktaşlı Başbakan'a "Bugün neden Sarı-Lacivertsiniz?" diye sordular. Gül,1-0'lık galibiyetin sevinciyle önce gülümsedi sonra ekledi: "Canım o kadar tevazuya gerek yok. Pazartesi günü Siyah-Beyaz'dım." Beşiktaşlılar tam da Başbakan'dan aldıkları destekle, "nasıl maçtı" ama demeye hazırlanırken, Fenerbahçeli bir diğer gazetecinin sesi duyuldu: "Sayın Başbakan'ım Irak'a gelsek daha iyi olur." Müsteşar gazetecilerden imzalı destek istedi Başbakanlık Müsteşarı Fikret Üçcan ile gazeteciler arasında bugünlerde soğuk rüzgarlar esiyor. Müsteşarlığa geldiği hafta Başbakanlık muhabirleri ile tanışan ve haber için gerekli bilgilerinin verilmesinde yardım sözü veren Müsteşar Üçcan'ın, daha sonra aldığı bir kararla gazeteciler Devlet Bakanlıkları binasına bile giremez oldular. Olay sinir harbine dönüşünce gazeteciler, Başbakan Yardımcısı Abdullatif Şener ve Devlet Bakanı Beşir Atalay'dan yardım istediler. Konuşmalar ilk meyvelerini vermeye başladı. Üçcan, gazetecilerin mekanı olarak ayarlanan salonun düzenlenmesi sözünü verdi. Ardından da "Ecyad Kalesi" espirilerine neden olan ve 57'nci Hükümet'in son dönemlerinde yaşanan eylemlere karşı yapılan Nizamiye'yi basın merkezi haline getireceğini bildirdi. Aleyhinde çıkan haberlerden dolayı adeta yoğurdu üfleyerek yiyen Müsteşar, gazetecilerden "imzalı destek" sözü istedi. Müsteşarla gazeteciler, bugünlerde iyi değiller. Bakalım Kurban Bayramı, buzları eritecek mi? Âşık Çobanoğlu "Merdiven" arıyor Salı günleri TBMM'de hem AK Parti hem de CHP'nin grup toplantıları olduğu için Meclis'e ziyaretçi akını yaşanıyor. Geçen hafta AK Parti grup toplantısından önce Âşık Murat Çobanoğlu'nu görünce "Hayırdır" diye soracak olduk, hemen "Benim parti ile ilişkim yok" cevabını verdi. Ziyaretinin nedenini ise "Benim hemşehrim var (AK Parti Kars Milletvekili Zeki Karabayır) onu görmeye geldim" diye açıkladı. Zaman zaman TV ekranlarında gördüğümüz Çobanoğlu'na çalışmaların nasıl gittiğini sorduğumuzda ilginç bir cevap verdi: "Vatandaşlar sürekli arıyor, 'ulusal kanalların birinde program yapın' diye. Ancak işin rengi başka. Hangi kanala gittiysem program başına 3-4 bin dolar para istiyorlar. Böyle yüksek duvarlara tırmanmak için merdivene ihtiyaç var." AK PARTİ'yi AKP diye yazanlara önemli duyuru
Adalet ve Kalkınma Partisi, 14 Ağustos 2001'de kurulduktan sonra kendine kısaltılmış isim olarak AK PARTİ'yi belirledi. Ancak bazı medya kuruluşları ve siyasi parti sözcüleri "AK" kelimesini kullanmamak için "AKP" demeyi tercih ediyorlar. Hatta, Aydın Doğan Grubu'nun çıkardığı gazetelerde muhabirlere yazdıkları haberlerde "AK" ifadesini kullanmamaları istenmişti. Ancak AK Parti'nin kendi içinde "AKP" şeklinde telaffuz edilmesi ve bazı yazışmalarda böyle kullanılması Meclis Grubu'nu yeni önlemlere almaya yöneltti. Grup yönetimi, bundan böyle AKP yazan evrakları "Böyle bir tüzel kişilik yok. Burası AK Parti" diye geri göndermeyi düşünüyor.
Unakıtan: Bizim racona ters geliyor Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın başı, vergi barış projesi ile dertte. Yasada yer alan "naylon fatura" affına ilişkin düzenleme nedeniyle, Unakıtan, çok eleştiriliyor. Veto edilen yasa, geçen hafta tekrar TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşüldü. Unakıtan'ın da yasadan yararlandığını belirten CHP'li üyeler, bakanın istifasını istedi. Israrla yasadan yararlanmadığını söyleyen Unakıtan, CHP'lileri ikna edemedi. Bakan Unakıtan, görüşmelerin ardından, Ali Topuz'un yanına giderek, "yasadan yararlanmadığını" anlatmaya çalıştı. Daha sonra basın mensupları ile sohbet eden Bakan Unakıtan, eleştirilerin hatırlatılması üzerine, "Evet, çok eleştiriyorlar. Belki, Meclis'in raconu böyle. Ama alışamadık. Bu kadar eleştirilmek bizim raconumuza ters. Bu yüzden, geçiştiremiyoruz" dedi. Atatürk yaşasaydı 'evet' derdi TBMM'nin geçen hafta yaptığı Irak gündemli gizli oturum başkentte en fazla tartışılan gündem maddesi oldu. Konuşma ve oylama gizli yapıldığı için kimin ne söylediği bilinmiyor. Ancak kulislere yansıyan bilgiler ilginç konuşmaların yapıldığını ortaya koyuyor. AK Parti Grubu adına konuşma yapan Sakarya Milletvekili Süleyman Gündüz, Başbakan Gül ve hükümetin barış için yaptığı çabalardan övgüyle bahsettikten sonra, "Türkiye'nin geleceğini düşünerek hareket etmeliyiz. Atatürk yaşasaydı belki bizim gibi davranırdı. Böyle bir tezkereye evet derdi" dedi.
|
|