T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Demirel yüzde kaç oy alır dersiniz?

Sezen Aksu geçen gün öyle bir laf etti ki, hani tanımasak, bilmesek yanlış anlayacağız.
"Bir Demirel'den bir de benden kurtuluş yok" dedi.
Yahu kurtulmak isteyen kim?
Sezen her daim dinlenir.
Serçelerin yaşı belli olmaz, bilmez misiniz!
Meraklısı, gitsin serçeleri incelesin.

*

Demirel'e gelince...
Bugün siyasete girse, nereden baksan yüzde onbeş oy alır.
Bu sadece bir tahmin; üç aşağı, beş yukarı.
Yani oniki ile yirmi arası.
Benim işçim, benim köylüm, benim memurum, 'Baba'yı özlemiş olsa gerek.
Memleketin meydanları ve tozlu yolları da...

*

Malumaliniz, herkesin düşüncesi gibi, her canlının vücut yapısı da bir değildir.

Bilhassa develerin ağız yapısı farklıdır.

Yedikleri otların dikenleri onlara zarar vermez.

"Ne alaka?" diye düşünenler için kısa bir açıklama yapalım.

Alaka şu:

Sezen konusunu, lakabına uygun olarak, mahlukattan serçe ile örneklendirince, sözümüzün ikinci kısmını da bir başka hayvancağızla örneklendirmek istedik.

Aslında buraya ikisinin de resimlerini vinyet halinde koyup yazıyı süslemek iyi olurdu fakat bilgisayarın resim tarayıcısı arızalandı.

Serbest piyasa, kazıklamayı mı gerektirir?

Turistik sayılabilecek bir mekanda, çay ve ayran içtik. Çıkmak üzere kalktığımız sırada, işaret ettiğimiz garson geldi.

Hesabı öderken bir ufak şişe suyu da almak istediğimizi söyledik.

Hava sıcak, insan yanında az da olsa su bulunsun istiyor.

Toplam hesap bir milyon 250 bin lira.

İyi, uygunmuş.

Ödedik.

Çay bahçesi kalabalık olduğu için, başka masadan çağrılan garson, suyu içeriden alabileceğimizi söyledi.

"Parasını Mustafa'ya ödediğinizi söyleyin."

İçeride, buzdolabının bulunduğu yerdeki elemana 'ufak bir su" dedik, dolaptan bir su verdi.

- Bir milyon.
- Parasını az önce Mustafa'ya ödedik...
- Ha tamam o zaman.
Ayrılırken hesap yaptık.

Bir şişe su, bir milyon olduğuna göre, demek ki bir ayran ile çayın toplamı 250 bin lira yapıyor.

Ya da içerideki vatandaş 'serbest piyasa' olgusunu çok iyi kavramış.

Acaba serbest piyasa denen nane, kim kime ne tutturursa şeklinde mi çalışmalı?

"Bu adam bir daha buraya kimbilir ne zaman gelir! Kazıklasam ne olacak?" düşüncesiyle daha ne kadar gideriz dersiniz?

*

Orasının neresi olduğunu merak ederseniz, cebinizde ya da cüzdanınızda resmi var. Çıkarın beşyüz bin lirayı, oradaki resmin alt tarafında bulunan bir çay bahçesi sözünü ettiğim.

ENDİŞELER

Sonbaharda yapılacak sayımda Adalet ve Kalkınma Bankası yüksek oy alırsa, rejim krije girer.

HALEP de eğer barajı aşarsa, tehlikeli olur.

Biliyorsunuz, HALEP'liler Yassıada'daki büyücü başıyla bağlantı halindeler.

Affedersiniz, düzeltiyorum; Yassıada değildi sanırım.

Dilim şey etti. Sürç sürç sürttü.
Kınalıada olacak.
Burgaz mıydı yoksa?
Her neyse!

Ada vapuru yandan çarklı değil ama, sırayla bütün adalara uğruyor.

Bazı partiler de onlarla İttifak Holding yapmak istiyollar.

Bu durumu içime sindiremiyorum.

Biz, Demokratik Sağ Parti olarak, seçimin solbaharda yapılmasına karşıyız.

MARKETTE BEKLEYİŞ

Serkan Köksal, birkaç ay önce büyük bir markette çalışırken başından geçen bir olayı anlattı.

Markete giren onbir - oniki yaşında bir çocuk, elindeki parayı kasiyere uzatıp bir paket sigara ister.

Onsekiz yaşından küçüklere sigara satmak yasak olduğundan, kasiyer "Şimdi olmaz" der, "Bak şurada bir tabure var. Otur orada bekle. Onsekiz yaşına geldiğin zaman haber et, sigaranı vereyim."

TOPLANTI YETER SAYISI

Gelse o şuh meclise...
Yeterli çoğunluk sağlansa...


23 Temmuz 2002
Salı
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED