T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

K Ü L T Ü R

Su sesi şiir sesine karıştı

Dursunbey Belediyesi'nce düzenlenen ve artık gelenekselleşen "Suçıktı Şiir Günleri"nde Türkiye'nin dört yanından gelen söz ustaları çınarların altında, su sesi eşliğinde şiirlerini okudu.

Balıkesir Dursunbey Belediyesi'nin geleneksel olarak düzenlediği Suçıktı Şiir Günleri'nin 9'uncusu Türkiye'nin dört bir yanından şairlerin katılımıyla gerçekleşti. Çınarların altında, su sesi eşliğinde Türkiye genelindeki edebiyat dergisi çevrelerine ulaşılarak davet edilen 30'a yakın şairin katıldığı bu yılki şiir gecesi öncesinde mesire yerinde "Suçıktı Pilav Günü" yapıldı. Şükran Duası ile başlayan Pilav Günü'ne Dursunbey halkı büyük ilgi gösterdi. Bölge milletvekilleri MHP'li Hüseyin Kalkan ile AK Parti'li İsmail Özgün'ün konuşmalarından sonra Dursuybey Folklor Ekibi, yöreye ait halkoyunlarını sahneledi. Bu arada saatlerin 21.30'u gösterdiğinde ise şiir zamanı gelmişti.

Fuzuli'den Su Kasidesi

Sunuculuğunu Recep Garip'in yaptığı gece, Metin Önal Mengüşoğlu'nun okuduğu Fuzuli'nin Su Kasidesi'yle başladı. Evsahibi olarak ilk konuşmayı yapan Dursunbey Belediye Başkanı Mehmet Ruhi Yılmaz, yerel yönetimler olarak kültür etkinliklerine önem vermenin kendilerinin görevi olduğunu ifade ederek "Suçıktı artık şiirle aynı anda anılır oldu, şiirle özdeşleşti. Çünkü bizim bu şölenlerdeki amacımız, Türk toplumuna şiiri sevdirmek ve kültürel etkinliklere olan toplumsal gereksinmeye katkıda bulunmaktır" dedi.

Türk şiirine hizmet

Programa katılan şairler adına söz alan Mehmet Atilla Maraş, Suçıktı Şiir Günleri'nin Türk şiirine hizmet ettiğini söyledi. Suçıktı Şiir Günleri'nin ortaya çıkışını anlatan Maraş, kendisinin bu bölgede görevli olduğu 1994 yılında bir grup şair arkadaşıyla birlikte Suçıktı'ya gelip kendi aralarında şiirler okuduklarını ve bunun da Dursunbey Belediyesi'nin katkılarıyla bir gelenek haline geldiğini söyledi. Bu arada kürsüye davet edilen Dursunbey Kaymakamı İlker Özer Özcan ise, "Dursunbeyliler'i, içlerinden böyle bir geleneği çıkardıkları ve sanata, şiire bu kadar yakın oldukları için kutluyorum" dedi.

Gecede, sırasıyla Nazir Akalın, Cevat Akkanat, Nevzat Akyar, Mehmet Aycı, Örözlan Bolat, Hamdi Büyüktaş, Necip Evlice, İhsan Işık, Asım Gültekin, Recep Garip, M. Atilla Maraş, M. Ragıp Karcı, Mehmet Solak, Zekeriya Mercan, Nurullah Ulutaş, Hakan Yavuz, Alaattin Özdenören, Hasan Kuvvet, Ramazan Seydaoğlu, Kamil Yeşil ve Adem Turan gürül gürül akan su sesinin eşliğinde şiirlerini seslendirdiler. Dursunbeyliler'in yoğun katılımının olduğu program şiirlerin uzun tutulması ve çok sayıda şairin katılması nedeniyle ancak geceyarısından sonra tamamlanabildi.

Şiir şöleninin son gününde, Belediye Başkanı Mustafa Ruhi Yılmaz, şair ve şiirseverleri Alaçam Dağları'nın zirvesindeki Değirmeneğrek mesire yerinde ağırladı. Burada tabiatın diline kendini bırakan şairler biraraya gelerek sohbet imkanı buldu. Bu arada M. Ragıp Karcı'nın söz ve sazı eşliğinde tüm şair ve konuklar birlikte türküler seslendirdiler. Karcı, Belediye Başkanı Yılmaz'a, Suçıktı Şiir Günleri'nin adının, "Fuzuli'yi Anma ve Suçıktı Şiir Günleri" olarak değiştirilmesini de teklif etti.

Programın bitiminde Türkiye'nin dört bir yanından biraraya gelen şair ve şiirseverler bir dahaki Suçıktı Şiir Günleri'nde buluşmak üzere vedalaştılar.

'Çapak'tan tartışma çıktı!

Şairlerin sırasıyla şiirlerini okuduğu gecede, bazı şairler de iki defa kürsüye çıktı. Şair Ragıp Karcı, konuşma yapmak için çıktığı kürsüde, meşhur "Çapak" kıssasını anlatınca eleştirilerin odak noktası oldu. Meşhur kıssa şöyledir: Bir şair, köylü bir kadınla evlenir. Romantiklik ya, bir sabah uyandığında, 'Hanım der, gözüme bak ne görüyorsun?' Hanımı cevap verir: "Çapak!". Dursunbey halkı tarafından dikkatle dinlenen Karcı, halkın kıssadaki köylü kadın gibi olduğunu ve şiiri anlamayacağını ileri sürdü. Bu kıssa geceye damgasını vurdu. Şairlerin kimi üstü kapalı, kimi açık bu konuya değindi. Gazetemiz yazarlarından Osman Akkuşak da bu konuya temas edenlerdendi. Akkuşak, "Halk şiirden anlamaz" şeklindeki düşünceye katılmadığını belirterek "Çapak halkın kendisidir. Bu halk çapağı da anlar şiiri de. Bu halkın söylediği türkülere bakın anlarsınız" dedi. Programda söz alan M. Atilla Maraş ise, şiirin anlaşılması gibi bir kaygıya katılmadığını belirterek, "Şiir esrafı rumuza açılan bir keşif hareketidir. Şiir anlaşılmaz, hissedilir" şeklinde konuştu.

Programın kapanış konuşmasını yapan ve Türk şairlerinin diğer meselelere göre daha ileri seviyede olduğunu söyleyen Metin Önal Mengüşoğlu, şiirin halk tarafından anlaşılmadığı yönündeki iddialara da değinerek "Şiir bir şey anlamak için okunmaz. Duyumsanmak için okunur" şeklinde konuştu.

  • MELİH BAYRAM DEDE

  •  
    Oyun halkası genişliyor
    Tatil gemisi yoluna devam ederken, Sobe mola veriyor. Çocuk edebiyatı dergisi Ebe Sobe, her ay olduğu gibi Temmuz ayında da, sevgi, oyun, bilgi ve eğlenceyle dolu bir içerikle çıktı karşımıza. Kardeşlik duygusunun işlendiği bu sayıda, Burhan Eren'in "Hiç olmayan bir kardeşe" seslendiği hoş bir mektubu karşılıyor bizi. Dergi halkasına katılan bir diğer önemli isim ise Gökhan Özcan. Özcan'ın özgün üslubuyla zamanın ayrıntılarını yakalayan "Hayat Bilgisi" yazısı, Sevgi İçigen'in güzel çizgileriyle buluşarak çıkıyor karşımıza. Serdar Akgün'ün "kartpostal" köşesi ise okyanus ötesinden bir selam taşıyor kalplerimize. İki de genç çizer katılıyor dergiye. Hilal Şimşek ve İspanya'dan Genia Trallero Cordero. Bilgi için: 0 212 292 15 98
    Seferis'in evi dostluk köprüsü
    Yunan edebiyatının önemli isimlerinden Nobel ödüllü şair Yorgo Seferis'in İzmir'in Urla İlçesi'nde doğduğu ev, ülkesinden gelen turistlerin büyük ilgisini çekiyor. "Hotel Yorgo Seferis Residence" ismi verilen evin sahibi ve işletmecisi Muzaffer Sümer, yaptığı açıklamada, Seferis'in zaman içinde harabe haline gelen evini satıp alıp, aslına uygun restore ettirdiğini belirterek, restorasyon izni için başvurdukları Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu'nun kendilerine büyük kolaylık gösterdiğini anlattı. Seferis'in evini çok sayıda Yunan turistin ziyarete geldiğini belirten Sümer, eve gelenlerin çok duygulandığını ve evin Yunanistan ile Türkiye arasında bir dostluk ve kültür köprüsü haline geldiğini kaydetti. SEFERİS KİMDİR?- 29 Şubat 1900'de İzmir'de doğan Yorgo Seferis, çağdaş Yunan şiirinin en büyük ustalarından biri olarak tanınıyor. 14 yaşına kadar Urla'da yaşayan Seferis, daha sonra Yunanistan'a göç eden ailesi ile Urla'dan ayrıldı ve eğitimine Fransa'da devam etti. İlk şiirlerini 1918-1924 yılları arasında Paris'te yazan Seferis'in yaşamı ve sanatında, 1922 yılında İzmir'in yakılması ve Yunanlıların Anadolu'da yaşadığı bozgunun önemli bir etkisi bulunuyor. 1963 yılında Nobel Edebiyat ödülünü de kazanan Seferis, 1971 yılında Yunanistan'da öldü.
    23 Temmuz 2002
    Salı
     
    Künye
    Temsilcilikler
    ReklamTarifesi
    AboneFormu
    MesajFormu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED