T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

K Ü L T Ü R

İki adada iki yalnız

K ıbrıslı bir şair ile Marmara adalı bir ressamın, içlerindeki ortak adayı yansıttıkları çalışmaları 'İki Ada', 'ada'nın tüm zenginliğini aktarıyor okura.

"Adalar, bizim için koca bir 'gemi'dir; gökyüzü ve deniz arasına bırakılmış. Zamansız, balık kadar sessiz ve tutkulu, ilk vapurda çoğalıp son vapurla yalnızdır. Kolay değildir bir adacık olmak ve yaşamak, denizin ortasında."

Böyle başlıyor biri Kıbrıslı şair M. Kansu, diğeri ise Marmara adalı ressam İsmet Değirmenci'nin ortak şiir ve desenlerden oluşan "İki ada' kitabı.

Adalarının yalnızlık kıyılarında gezen ve gezerken de biri elindeki kalemi, diğeri ise fırçasını hiç düşürmeyen bu iki güzel insanın birlikte hazırladıkları kitap geçtiğimiz ay, Fok Yayınları'ndan okuyucularına ulaştı. Titiz bir çalışma olan "İki ada'' da nasıl buluştuklarının hikayesini ise iki adalıdan, M. Kansu ile İsmet Değirmenci'den dinledik.

İki adalının ortak adası

KKTC'de açılan "karşılaşmalar" adlı sergide karşılaştıklarını söyleyen ressam İsmet Değirmenci, aralarındaki bağın adalılar arasındaki tuhaf bir benzerlik yüzünden kısa sürede oluştuğunu söylüyor.

"Adalılar çok fazla konuşmasalar da özgürlüğü önemseyen, hep bekleyiş içinde olan, içlerine dönük bir ruh taşıyan insanlardır. Onların bakışları bile farklıdır" diye adalıların ortak noktalarından bahseden Değirmenci, diğer insanların bakışıyla adalıların bakışları arasında fark olduğunu ve bu ortak kavramların Kansu ile aralarında bağ oluşturduğunu söylüyor.

Kıbrıslı şair M. Kansu ise, İsmet Değirmenci'nin yaptığı resimleri görünce çok beğendiğini ifade ederek, "Zaten yapılan resimlerde ressamın kimliği açıkça görülüyor. Resimlerde mutlaka bir deniz, balık ya da gemi var. Yani bir adalının hayatında olan herşey o resimlerin içinde gizli" diyor.

İsmet Değirmenci'yle aynı denizde yaşayan iki adalı olduklarını söyleyen Kansu, "Hem Akdenizli hem de adalı olmak bizi yakınlaştırdı. Biz adalıların dünyası diğerlerine göre daha da farklı.

Her tarafımızın denizlerle çevrili olduğu için bir anlamda kendimizi dünyadan soyutlanmış gibi hisseder dururuz. Ruhsal anlamda her adalı kendini kıstırılmış, kuşatılmış duygusu taşır ve sürekli gelecek birini bekleriz. Bu yüzden beklemeyi yeryüzünde en iyi adalılar bilir. Sabırlı olmalarıda bundandır" diyerek adalıların duygularına ayna tutuyor.
Fok Yay. / Tel: 0 212 696 12 51

 
Birkaç ilginç kelime...
Gary Fleder'in yönettiği, Michael Douglas'ın başrol oynadığı Don't Say a Word / Sakın Konuşma, konuşanın canının yandığı, klasik anlamda sıkı bir gerilim filmi.
Türk'e mahsus bir naz!
İlk kitabı "Arasta'nın Son Çırağı"nın ardından uzunca bir süre suskunluk yaşayan genç şair Ali Ayçil, suskunluğunu Şule Yayınları'ndan çıkan "Naz Bitti" ile bozdu.
ERKİN KORAY 'BABA'CA KONUŞTU
Anadolu rock müziğinin babası Erkin Koray, "Bizim dönemin sanatçılarından, genç popçulara saldırılar oluyor" dedi. Boğaziçi Üniversitesi'nde düzenlenen "Türkiye popüler müziğinin kimliği" konulu panelde konuşan Koray, türkülerle rock müziğini birleştirerek oluşturdukları yeni tarzın, toplum tarafından zamanla sevildiğini kaydetti. Koray, "Şimdi ise genç popçulara yönelik saldırılar oluyor. Müzik kolay bir iş değildir, zamanla oturur. Biz İngilizce şarkılar söyledikten sonra, bu aşamaya geldik. Onlar da tarzlarını oturtacaklardır" diye konuştu.
2 Aralık 2001
Pazar
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Ramazan| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED