|
|
Neden ısrarla hece vezni, özel bir nedeni var mı? Hiçbir şiirimin başına, "hece ile yazayım" diye oturmadım. Fakat "Naz Bitti"yi okuyanlar bütün şiirlerin ondörtlü hece ile yazıldığını göreceklerdir. Naz Bitti, aslında tek bir şiirin bölümlerinden ibarettir. Türk'e mahsus bir hayatın, bir naz etme biçiminin çözülmesinden duyulan kaygının şiiridir. Bu kaygı, ancak Türk dilinin ya da Türk sesinin en lirik öğesi kullanılarak anlatılabilirdi. Ben o sesi, ondörtlü hece ile yakaladığımı düşünüyorum. Yine de, her ne yaptıysam, modern şiirin imge düzeni içerisinde yaptım. Ali Ayçil'in şiiri, Türk şiirinin neresindedir? Bu soruyu yanıtlayabilmek için, doksanlı yılların şiirini iyi kavramak gerekir. İkinci yeninin modern şiirin imkanlarını belirgin bir biçimde tükettiği, eski şiire saplananların zamanlarından ırak düştüğü ve seksenli yılların şairlerinin ciddi bir yenilik ortaya koyamadıkları bir dönemin ardından gelir bu dönem. Ben ve benim tarzımda yazanlar bu savrukluk içerisinde yeni bir söz söyleme kaygısıyla yola koyuldular. Bu, gelenekten kaçmadan, ama ona saplanmaktan da kaçınarak şiiri yeniden üretme kaygısıydı. İlk kitaptan sonra şiirinizde bir değişiklik oldu...
Belki... Ama değişenin ne olduğunu iyi tespit etmek gerek. Ben, "Arastanın Son Çırağı"nda izini sürdüğüm seslerden birini, "Naz Bitti"nin baskın öğesi haline getirdim. Bunun gerekçesi şudur: Naz Bitti' nin anlattığı başka bir ses ve biçim düzeniyle anlatılamazdı. Bu bir ruh ve gövde sorunuydu. Bundan sonra nasıl söyleyeceğim, neyi söyleyeceğimle ilişkili olacak. Bir borcu ödediğimi düşünüyorum. Artık geçmiş sırtımda yük olmayacak. Şimdi geleceğe borçluyum. Onu nasıl ödeyeceğimi ben de merak ediyorum...
|
|