Bu ülkede sol kesim ve Kemalistlerin olup biten meseleleri anlamadığına dair bir kanaatim vardı. Parti içinde olup bitenleri okuduğumda, bu kanaatim dahada pekişti. Onur Öymen, Deniz Baykal’ın bir kumpasla genel başkanlıktan uzaklaştırıldığını ve Kılıçdaroğlu’nun nasıl CHP Genel Başkanı olduğunu tavuğa anlatır gibi anlattı. Bu korkunç operasyonun ne anlama geldiğine CHP elitleri hiç kafa yormadı. Avrupa-Amerika görmüş, deve dişi gibi akademik kadrolar; TÜSİAD’ın tamamını kapsayan sanayiciler; gedikli

Dervişe “bayram nedir?” diye sormuşlar; “her halin geçici olduğu bilmektir” demiş. “Hangi gündür?” diye sormuşlar; “O’ndan gayrısını murat etmediğin her gündür” demiş. “Bayram geldiğinde ne yapmak icap eder?” diye sormuşlar; “Sıla-i Rahim gerekir” demiş. “Ya nedir sıla-i rahim?” diye sormuşlar, “insanın kendinden O’na firar etmesidir” demiş. Derviş bu. Biraz değişik adam tabii. İlla ki bir dolayımlar yapacak, bir gizli cevaplar verecek, bir kıssadan hisse faaliyetine girişecek. Sen dervişe bakma

Bomba ağırlığı 2 ton, enkaz 40 ton ama kendileri 25 kilo. Yani bir tokat vursan ölecek çocuklar dünyanın en gelişmiş silahları ile katlediliyor. Biz bayram yapıyoruz. Gazze'de aşevlerine ulaşıp yemek bulamayan yüzbinlerce insan açlıktan iç hastalıklar ve bağırsak iflasıyla mücadele ediyor. Çocuklar çamurun tadına bakıyor. Biz bayram yapıyoruz. İsrail Gazze’de ne Ömer bıraktı ne Osman ne Ebubekir ne Hamza ne Ali. 18 ayda 18 bin çocuk öldü. Biz bayram yapıyoruz. ABD Gazze için dünyayı karşısına alan

Ramazan bitti. İşte bugün bir solukta bayrama kavuştuk. Dualarımıza karşılık beklediğimiz bu kutlu günde Türkistan’dan Gazze’ye tüm mazlumların kutlu bir milletin adaletine kavuşmasını, tüm zalimlerin dersini aynı millet elinden almasını diliyorum. Başka da ne ister insan; sadece Ramazanın o bitimsiz lezzetine tekrar tekrar kavuşmak... Her bir iftar, yenilmez ve koca bir ordunun fertlerinin tam eşgüdümle gün be gün ilerleyip cephe cephe cenk kazanması gibidir. Ezanların ilanı budur işte. Yüce Allah

1857’den bu yana Washington’da yayınlanan “ The Atlantic “dergisinin yayın yönetmeni Jeffrey Goldberg 11 Mart günü şifreli mesaj uygulaması olan “ Signal ”deki bir gruptan davet aldı. Bu grupta ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vanve , ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Waltz , Savunma Bakanı Pete Hegseth , Dış İşleri Bakanı Marco Rubio , Ulusal İstihbarat Direktörü Tulsi Gabbard , CIA Direktörü John Ratcliffe , Trump’ın Ortadoğu Elçisi Steve Witkoff ile Beyaz Saray Özel Kalem Müdürü Susie Wiles dahil

7546 sayılı Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Meclis Genel Kurulunda kabul edildi. Cumhurbaşkanının onayından sonra Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girecek. Bu Kanunda başta emekliler olmak üzere birçok kamu görevlisinin özlük haklarında düzenlemeler yapılmıştır. Bu yazımızda konuyu açıklamaya çalışacağız. Cumhurbaşkanlarının emekli maaşının hesaplama yöntemi değiştirildi Yazılarımızı takip eden okuyucularımız

Bir sezonda üç teknik adam değiştirip, 17 farklı oyuncu ile mücadele ettiği ligde bir türlü kadro ve oyun istikrarı yakalayamayan Trabzonspor, Fatih Tekke ile yola çıktığı yeni dönemde yeni şeyler deniyor ama; bunu, şu anda tanımlamak ve isimlendirmek zor. Teknik adam tarafından kurgulanan ve planlanan oyunun dışına çıkma konusunda özgürlük verilmiş bir takım görünümündeki Trabzonspor, oyun formasyonu ile oyuncu kalitesi arasında yaşadığı sıkışıklıktan bir türlü kurtulamıyor. Göztepe karşısında

Beşiktaş için hem Avrupa Ligi hedefi hem de namağlup şampiyonluk unvanını kaybetmemek adına, Galatasaray için ise kalan haftaların en zor virajını istediği şekilde dönerek iyice rahatlama maçıydı. İki teknik adam da bu zamana kadar kartları açık ve oyun şekilleri net belli şekilde geldi. Okan Hoca maça yine alışılmış düzenle çıkarken, Solskjaer sürpriz bir kararla İmmobile'yi kulübeye çekip, Rafa Silva ve Mario denkleminde gol arama niyetindeydi. Beşiktaş'ın hücumda değişime ihtiyacı vardı elbette

Rabbimize nâmütenâhi şükürler olsun ki, 2025 yılının Ramazan Bayramı’na da kavuştuk. Bir iki ay sonra da -inşallah- Kurban Bayramı’nı idrak etmiş olacağız. Her ne kadar edebiyat tarihlerinde “Ramazan Edebiyatı”, “Bayram Edebiyatı” diye böyle iki ayrı bölüm bulunmuyorsa da, ediplerimiz ve şairlerimiz kaleme aldıkları yazılarıyla, terennüm ettikleri şiirleriyle, hatta fıkraları ve hikâyeleriyle böyle bir edebiyatın varlığından bizi haberdar ediyorlar. Evet, Ramazan medeniyetinin yanı sıra bir de Ramazan

Umut Sûresi: Rabbin seni asla yalnız bırakmaz. Umudunu asla yitirme. Geleceğe umut ve azimle yürü “Kuşluk vaktine ve iyice kararıp sakinleştiğinde geceye yemin olsun ki; Rabbin seni terk etmedi ve sana darılmadı. Elbette işin sonu senin için öncesinden daha hayırlı olacaktır. Rabbin sana mutlaka lütuflarda bulunacak, sen de memnun olacaksın. Hani O, bir zamanlar seni yetim bulup barındırmamış mıydı? Seni şaşkın bir halde bulup sana yol göstermemiş miydi? Ve seni yoksul bulup zengin etmemiş miydi?

Bazı sergiler açılmaz, belirir. Bir sabah uykunun en kırılgan yerindeyken zihninde bir imgeler zinciri gibi titreşir. İsmini duyduğun anda için kıpırdar: Ufuk Çizgisinden Öteye. İstanbul Modern’in Ömer Uluç’a ayırdığı bu kapsamlı sergi tam da böyle belirenlerden. Baktığın yerden değil, sezdiğin yerden başlıyor. Sanatçının 1960’lardan 2010’daki vefatına kadar uzanan üretimlerine bir pencere değil, bir koridor açıyor. Ömer Uluç’u ilk ne zaman gördüm, hatırlamıyorum. Ama onu ilk kez gerçekten İstanbul