Beşiktaş çok istedi

Beşiktaş için hem Avrupa Ligi hedefi hem de namağlup şampiyonluk unvanını kaybetmemek adına, Galatasaray için ise kalan haftaların en zor virajını istediği şekilde dönerek iyice rahatlama maçıydı. İki teknik adam da bu zamana kadar kartları açık ve oyun şekilleri net belli şekilde geldi. Okan Hoca maça yine alışılmış düzenle çıkarken, Solskjaer sürpriz bir kararla İmmobile'yi kulübeye çekip, Rafa Silva ve Mario denkleminde gol arama niyetindeydi. Beşiktaş'ın hücumda değişime ihtiyacı vardı elbette ama bunu böylesine bir maçta yapmak çok radikal ve riskli bir karardı. Nitekim maç başlayınca bu tercihlerin ne kadar işe yarayacağı görülecekti.

Beşiktaş; Rafa Silva, Muçi ve Mario ile ileri uçta değişmeli oynayıp, Galatasaray'ı çıkarmama niyetindeydi. Sarı-kırmızılılar ise bir süredir yaptığı gibi Osimhen'e uzun top atarak tehlikeli olmaya çalıştı. Ama uzun süre ciddi pozisyon çıkaramadı. 23. dakikada Beşiktaş'ın maç planı işledi ve Rafa Silva orta sahadan aldığı topta boş alanı iyi kullandı ve Davinson'u ekarte ederek şık bir gol attı. Bu dakikadan sonra ilk yarıda işler Beşiktaş'ın istediği kıvama geldi. Okan Buruk takımı öne çıkınca benzer plan bir daha işledi. Muçi'ye atılan uzun topta Frankowski'nin sert hamlesi ve son adam durumundan Galatasaray 10 kişi kaldı. Beşiktaş bu anlarda son pasları doğru yapabilse farkı artıracaktı. İlk yarı biterken Torreira'nın uzun mesafeden çıkarıldığı şutta Mert önde yakalanınca skor eşitlendi. İkinci yarıda Beşiktaş, 1 kişi fazla olmanın da avantajıyla oyunu rakip yarı alana yıktı ancak son iki maçtır yaptığı gibi organizasyonu sadece kenar ortaları üzerine planlayınca top Galatasaray savunmasından geri döndü. Okan Hoca, Lemina hamlesi ile orta sahayı güçlendirip önce skor kabullenme, olursa da savunma arkasına sarkma planı düşündü. Beşiktaş'ın baskısı ve oyunu istemesi Gedson'la golü getirdi. O dakikadan sonra Galatasaray’ın aldığı riskler ve değişiklik tercihleri sonuç vermedi. Beşiktaş çok istediği bir maçı, neredeyse pozisyon vermeden kazandı.