1952 yılında Tokat'ta doğdu. İlk ve orta tahsilini memleketinde tamamladı. İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Yeni İstanbul, Tercüman, Hürriyet, Günaydın gazetelerinde çeşitli görevlerde bulundu. Biyografi araştırmaları ve çeşitli makaleleri Meşale, İnanç, Milli Kültür, Türk Edebiyatı, Kültür Dünyası gibi dergilerde yayımlandı. Tarih ve Düşünce dergisinin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. Bu dergide neşrettiği “Kırkambar" ve “Ayaklı Kütüphaneler” başlığı altındaki yazılarıyla dikkat çekti. Yazarın, Osmanlı Tarihi, Şark Klasikleri ve biyografi sahasındaki çalışmaları devam etmektedir. Aynı zamanda dernek ve vakıflarda Osmanlıca dersleri ve kültür sohbetleri vererek bilgilerini gelecek nesillere aktarmaktadır.
Rabbimize nâmütenâhi şükürler olsun ki, 2025 yılının Ramazan Bayramı’na da kavuştuk. Bir iki ay sonra da -inşallah- Kurban Bayramı’nı idrak etmiş olacağız. Her ne kadar edebiyat tarihlerinde “Ramazan Edebiyatı”, “Bayram Edebiyatı” diye böyle iki ayrı bölüm bulunmuyorsa da, ediplerimiz ve şairlerimiz kaleme aldıkları yazılarıyla, terennüm ettikleri şiirleriyle, hatta fıkraları ve hikâyeleriyle böyle bir edebiyatın varlığından bizi haberdar ediyorlar. Evet, Ramazan medeniyetinin yanı sıra bir de Ramazan edebiyatının mevcudiyeti âşikârdır. Bayram sevincini, bayram neşesini dile getiren bunca yazılı metinleri, başta “Bayramiye”ler olmak üzere sayısı belirsiz şiirleri nasıl görmemezlikten gelebiliriz?
Bir edebiyat hocası olarak ben de bu dini, tarihi ve edebi bahislere bigâne kalamadım ve iki derleme eser hazırladım. “Dersaadet’te Ramazan Akşamları” isimli kitabımda İstanbul Ramazanlarına ait pek değerli yazıları bir araya getirdiğim gibi, “Dersaadet’te Bayram Sabahları” adını taşıyan çalışmamda da yine ünlü edebiyatçılarımızın ve değerli şairlerimizin bazı yazılarına ve şiirlerine yer verdim. Bunların içinde özellikle Yahya Kemal’in “Süleymaniye’de Bayram Sabahı” adlı şiiri büyük önem arz ediyor. Diğer bir ifadeyle söylemek gerekirse, Sinan’ın bu muhteşem eseri nasıl bir mimari âbide ise, bahsi geçen şiir de tam bir edebiyat anıtıdır. Meşhur edebiyat tarihçimiz Nihat Sami Banarlı’nın Süleymaniye’de Bayram Sabahı’na yaptığı şerhe gelince, o da okuyucunun edebi zevklerine bayram ettiren bir özelliğe ve güzelliğe sahiptir.
Mehmet Akif merhum bana gönül koymasın diye onun da şu beytini nakletmek istiyorum:
Pürhandedir âfâk, cihan başka cihandır
Bayram ne kadar hoş, ne şetâretli zamandır
Bayram şetâretinden, bayram sevincinden, bayram coşkusundan en büyük payı hiç şüphesiz çocuklar almaktadır. Onların gülüp oynamaları, bayramlık elbiselerini giyerek büyüklerin ellerini öpmeleri, ev ev dolaşarak topladıkları hediyelerle mutlu olmaları bayram merasimlerine ayrı bir renk katmakta, ayrı bir âhenk vermektedir. Niçin söylemeyelim, bayramlar daha çok bu masum yavrular için tebessüm etmektedir.
Bu satırları kaleme alırken aklıma geldi, bayram hediyeleri sadece çocuklara verilen ve onları sevindiren paradan, mendilden ve diğer birtakım nesnelerden ibaret değildir. Tarihe şöyle bir göz atarsak, türlü türlü bayram hediyelerinim varlığıyla karşılaşırız. İlk Müslümanlar, ilk büyük bayramlarını Mekke’nin fethiyle kutladılar. Bedir zaferi gökteki ay gibi, gazilerin ve şehitlerin üzerine nur saçtı. Efendimiz Aleyhisselam’ın Medine’yi teşrif etmesi, özellikle kız çocuklarının deflerle, ilahilerle Resulullah’ı karşılamaları bayram, hem de en büyük bayram değildir de nedir?
İstanbul’un fethine gelince, bu da tarihin kaydettiği en şâşaalı bayramlardan biridir. 29 Mayıs 1453’de Konstantıniyye Müslüman oldu. Fatih Sultan Mehmet Peygamber müjdesine mazhar olmak suretiyle -hiç şüphesiz- en büyük bayram sevincini yaşadı. Oğlu Sultan Bayezid-i Veli, Bayezid Camii’ni külliyesiyle inşa ettirince ve böylece kadim şehrin göbeğine İslam mührünü basınca halk -keza- en anlamlı bayramlardan birini daha yaşadı. Oğlu Yavuz Sultan Selim Han, getirdiği Mukaddes Emanetler’le İstanbul’la Medine arasına sağlam bir hat çekti. Oğlu Kânûnî Sultan Süleyman nâkus yerlerinde ezanlar okutturarak manevi anlamda da “Muhteşem Süleyman” olduğunu ispat etti. Bu fetihler, bu zaferler onun en kutlu ve mutlu bayramları olarak kabul edilemez mi?
Bu vesileyle söylemek isterim ki, İstanbul’un bazı bölgeleri mesela Fatih ve Süleymaniye “Ulema semtleri” diye kabul edildi ve aldıkları bu şerefli ünvanlarla o semtlerde ilim ve kitap bayramı yaptılar.
Laf lafı açıyor, ulema ve kitap kelimeleri bana “Bayram Hediyesi” adıyla kaleme alınan önemli bir kitabı hatırlattı. Ressam Hüsnü Bey tarafından yazılan ve 1919 yılında Bahriye Matbaası’nda basılan bu kitabın diğer bir adı da “Bedâyi-i Âsâr-ı Osmaniyye”dir. Hemen belirtmek gerekirse, başta selatin camileri olmak üzere, diğer birtakım camiler Osmanlı padişahları yahut hanım sultanları tarafından bu şehrin halkına verilen birer bayram hediyesidir, dolayısıyla müellifin kitabını “Bayram Hediyesi” ismiyle tesmiye etmesi doğrudur. Eserin diğer bir özelliği de tanıtılan camilerin ve onları yaptıran padişahların resimleriyle süslenmiş olmasıdır. Ressam Hüsnü Bey, resim sanatındaki maharetini mevcut çizimleriyle göstermiş ve eserini bir güzel süslemiştir.
Bu anlattıklarımıza bir örnek verelim.
Müellifimiz, Fatih Camii Şerifini şöyle tanıtıyor:
“Cennet mekân Fatih Sultan Mehmed Han hazretleri bu cami-i şerifi iki minaresi birer şerefeli olduğu halde sekiz senede ve 870 Recebinde (Şubat-Mart 1466) bina ve ikmal eylemiştir. Ali bin Sufi nâm hattat kalemiyle bâb-ı kebirinin atebe-i ulyâsında târih-i inşası mesturdur. Etrafında Sahn-ı Semân demekle mâruf kârgir sekiz medrese ile tâbhane, imâret ve mukabilinde darüşşifa ve bunlara ait müstakil mescidler ve mekteb-i kebir vardır. Cami-i şerifin müştemilatıyla kapladığı zemin pek vâsidir.
1179 senesi Kurban Bayramının 3. günü (22 Nisan 1766) sabahı vuku bulan zelzele-i uzmada camiin kubbe-i kebiri harap olduğundan zemine kadar bakiyye-i bina da hedm edilerek müceddeden binasına mübaşeret edilmiş ve kırk altı ay on günde ikmal ve 1185 Muharremi’nin aşure gününde salat-ı Cuma ile namaza ibtidar edilmiştir.
Avlusunun kıblesindeki kapıdan cami-i şerife dahil olunca her şeyden evvel vüs’at-i cesameti kalbe bir tesir ilkâ eder. Büyük pencerelerinden giren ziyâ-yı şems ile derununu pek muazzam ve münevverdir. Büyük kapının sağında beyaz mermer üzerine Hattat Demirci Çelebi hattıyla fetih hadis-i şerifi hâkk edilmiştir.
Mihrabın ön cihetindeki türbe Hazreti Fatih’indir. Sandukası etrafındaki sedefli şebekeyi Sultan Ahmed-i Sâlis yaptırmıştır. Türbenin hâvi olduğu âsâr-ı nefisenin en mühimi Hazreti Fatih’in destiyle yazılmış olan Kur’an-ı Azimüşşan’dır.
Mukabilindeki türbe, harem-i hümayunları ve Sultan Bayezid-i Veli’nin valideleri Gülbahar Sultanındır. Buradaki kabristanda Plevne kahramanı Gazi Osman Paşa ve Gazi Muhtar Paşa ve asr-ı hâzır rical ü kibârından pek çok zevat medfundur.”
Müellifimizin bahsettiği pek çok zevattan bazılarının isimlerini de -teberrüken- biz kaydedelim. Meşhur tarihçimiz Ahmet Cevdet Paşa, Mesnevi Mütercimi Âbidin Paşa da burada yatıyor. Fatih türbedarı Ahmed Amiş Efendi, Âmâk-ı Hayal ve daha birçok eserin yazarı Şehbenderzade Filibeli Ahmed Hilmi, ünlü gazetecilerimizden Ahmed Mithat Efendi, asrımızın İmam-ı Azamı diye nitelendirilen Karinâbadlı Ömer Hilmi Efendi, Millet Kütüphanesi’nin bânisi Ali Emiri Efendi gibi kıymetli zevat da buradaki ebedi istirahatgâhlarında dinleniyorlar.
Son olarak Semavi Eyice, Halil İnalcık, İbrahim Subaşı, Raşit Küçük gibi ulema da yine bu Fatih haziresinde sırlandılar.
Osmanlı ressamlarından Hüsnü Efendi’nin kaleme aldığı “Bayram Hediyesi” kitabından yola çıkarak hazırladığım bu yazıyı ben de yine bir bayram hediyesi olarak siz değerli okuyucularıma hediye ediyorum.
Ramazan Bayramınız mübarek olsun aziz okuyucularım.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
Ramazan Bayramınız mübarek olsun
Allah razı olsun kıymetli hocam. Rabbimiz asıl bayramı, şu lanetli yahudi kavmini helâk etmek ile bize nasip etsin.
Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.
Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.