Trump’ın tarife savaşının esas gerekçesi nedir? 

04:0024/01/2025, Cuma
G: 24/01/2025, Cuma
Mehmet Akif Soysal

Trump’ın ABD Başkanı olarak ikinci kez koltuğa oturmasıyla, vaadlerinin ve süreçlerinin nasıl gerçekleşeceği ve sonuçlarının neler olabileceğinin analizi daha fazla ehemmiyet kazanmıştır. Trump’ın seçmenin gönlünü kazanması yolundaki en önemli vaadi nedir? Trump’ın çok iddialı vaadleri olmasına karşın esasen ABD halkında karşılık gören en önemli vaadi tarife yoluyla yabancı ülkelere vergi uygulanmasıdır. Bunun iki saiki vardır; birincisi , Türkiye’de bilinen haliyle Çin’le rekabet, daha doğrusu

Trump’ın ABD Başkanı olarak ikinci kez koltuğa oturmasıyla, vaadlerinin ve süreçlerinin nasıl gerçekleşeceği ve sonuçlarının neler olabileceğinin analizi daha fazla ehemmiyet kazanmıştır.

Trump’ın seçmenin gönlünü kazanması yolundaki en önemli vaadi nedir?

Trump’ın çok iddialı vaadleri olmasına karşın esasen ABD halkında karşılık gören en önemli vaadi tarife yoluyla yabancı ülkelere vergi uygulanmasıdır. 

Bunun iki saiki vardır;
birincisi
, Türkiye’de bilinen haliyle Çin’le rekabet, daha doğrusu onu yavaşlatmak ve geriletme amacı güden halidir.
Ancak manzaranın önemli kısmı bu değildir! 

Zira Trump’ın tarife ile ilgili vaadi bunun üzerine şekillenmiyor.

Trump’ın tarife ile ilgili vaadinin ana fikri;  

ABD halkının bireysel anlamda fazla vergi ödediği ve buna rağmen ABD merkezi hükümetinin 36 triyon doları geçen haliyle borcunun bırakın azalması, artmaya devam etmesi sorunu üzerine; ben bu borcun ödemesini yabancı devletlerden toplayacağım; tarife yani ek vergi koyarak, ifadesi üzerine kurulmuştur. 

Ve daha da önemlisi
tarifelerden gelen gelirle, seçmenine, bireysel gelir vergilerinizi de azaltacağım şeklinde bir sonuç/vaad ortaya koymasıdır.
Bu tezin dayanağı nedir?
Trump’ın tezinin dayanağı ABD merkezi hükümet gelirinin içersindeki tarife yani gümrük vergisi gelirinin yıllara sari olarak dramatik olarak düşmesidir.

Buna göre; 1796 yılında ABD vergi gelirlerinin yüzde 90’nı tarife yoluyla edinilen gelirler oluştururken, 1850’li yıllarda aniden yüzde 40’lara indirilmiş, sonrasında 1875’lerde tekrar yükseltilerek yüzde 60’lara vardırılmış. Akabinde 1914 yılında ise yine ani bir şekilde yüzde 5’lere geriletilmiştir. Sonrasından bugüne kadar ise yüzde 3-5 arasında seyretmiştir.

İşte Trump’ın ABD’nin en büyük ihtalatçısı konumundaki Çin ile dalaşmasının asıl nedeni budur diyebiliriz.

Hatta seçmenin gözünde bir taşla iki kuş vurma şeklinde mahirce bir iştir. Zira hem hamaset var ki; ABD, en büyük rakibini ekarte etmiş oluyor ve daha da iyisi seçmenin cebinden daha az vergi çıkacağı ifade ediliyor.

ABD’nin Avrupa ile çekişmesini veya daha ötesinde kendince vermeye çalışacağı yeni düzenin ekonomi açısından bu manzara üzerinden okunmasında fayda vardır. 

Şunu ekleyelim; bunun ABD yararına netice doğuracağı müphemdir. Ancak artan devlet borcunun farklı çözümlerle ödenmesinin farklı yan etkiler doğuracağını da öngörebiliriz.

Bu çözümün iredelenmesini belki başka bir makale konusu olarak ele alırız.

Son tahlilde görünen o ki, Türkiye’nin ABD ile ilişkilerde yeni ek vergiler ile karşılaşmaması durumunda veya bizim dikkatimizi bu manzaraya verip ilişkilerimizde ek vergileri konu etmeden yürüyebilmemiz noktasında Türkiye avantaj elde edebilir.


#ekonomi
#trump
#abd