Miraç, kelime anlamı olarak, yukarı çıkmak, yükselmek ya da göğe çıkış demektir. Recep ayının 27. gecesi Miraç gecesidir. Bu sene miraç gecesi 26 Ocak Pazar günü idrak edilecek. Miraç gecesine kavuşan Müslümanlar, en çok bu gece neler yaşandı merak ediyor. Peygamber Efendimiz Miraç gecesi ne yaşadı sorusuna yanıt arayan Müslümanlar, miraç ile ilgili ayet ve hadislerin hangileri olduğunu merak ediyor. Peki, Miraç ile ilgili ayet ve hadisler neler? İşte ümmete hediyelerin indiği Miraç gecesi yaşananlar...
Miraç gecesi tüm İslam coğrafyasında Miraç gecesi 26 Ocak Pazar günü idrak edilecek. Miraç gecesine kavuşan Müslümanlar, bu geceyi hem dualarla hem de ibadetlerle geçirecekler. Bununla birlikte binlerce Müslüman Miraç gecesinde yaşananlar ve faziletleri hakkında detayları da merak ediyor. Ümmete hediyelerle geri gelen Peygamber Efendimiz (s.a.v) Miraç gecesi neler yaşadı merak ediliyor. Miraç, kelime anlamı olarak, yukarı çıkmak, yükselmek ya da göğe çıkış demektir. İslâm inancına göre ise Efendimizin (s.a.v), Allah’ın (cc) dâveti üzerine yedi kat semâyı aşıp O’nunla görüşmesi mûcizesidir. Peki, miraç ile ayetler hangileri? Miraç ile ilgili hadisler nedir? İşte Miraç ile ilgili ayet ve hadisler:
MİRAÇ İLE İLGİLİ AYETLER
İsra ve Miraç hâdisesi, Peygamber Efendimizin (s.a.v) hicretinden 18 ay evvel vukû bulmuştur.
“Kulunu (Muhammed -aleyhissalâtü vesselâm-’ı) bir gece, Mescid-i Harâm’dan kendisine bâzı âyetlerimizi göstermek için, etrâfını mübârek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allâh, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla bilen, hakkıyla görendir.” (el-İsrâ, 1)
“İnmekte olan yıldıza[1] and olsun.” (en-Necm, 1)
“Sâhibiniz (Muhammed Mustafâ) sapmadı ve bâtıla inanmadı. O, arzûsuna göre de konuşmamaktadır. O’nun konuşması vahiyden başka bir şey değildir. Çünkü (bildirdiklerini) O’na güçlü, kuvvetli ve üstün yaratılışlı biri (olan Cebrâîl, Rabbinin emri üzere) öğretti. Sonra en yüksek ufukta (Sidretü’l-Müntehâ’da) iken asıl şekliyle istivâ etti (doğruldu).” (en-Necm, 2-7)
“Sonra yaklaştı ve tedellî etti.” (en-Necm, 8)
“(Muhammed Mustafâ ile Rabbinin) araları, iki yay arası kadar, ya da daha yakın oldu.” (en-Necm, 9)
“Allâh o anda kuluna vahyini bildirdi.” (en-Necm, 10)
“(Muhammed Mustafâ’nın) gözleriyle gördüğünü kalbi yalanlamadı. (Ey inkârcılar!) O’nun gördükleri hakkında şimdi kendisiyle tartışacak mısınız?” (en-Necm, 11-12)
“And olsun ki (Muhammed Mustafâ), onu (Cebrâîl’i) Sidretü’l-Müntehâ’da bir defâ daha gördü.” (en-Necm, 13-14)
“Orada Me’vâ cenneti vardır. O Sidre’yi kaplayan kaplamıştı.” (en-Necm, 15-16)
“(Muhammed Mustafâ’nın) gözü, oradan ne kaydı, ne de sınırı aştı. And olsun O, Rabbinin en büyük âyetlerinden bir kısmını (da) gördü.” (en-Necm, 17-18)
Miraç gecesi yaşananlar tüm Müslümanlar tarafından merak edilir. Çağımızda merak edildiğini daha fazlasıyla Efendimizin zamanında da sahabeler tarafından merak edilmiştir. Sahabeler Miraç gecesi yaşananlar ile ilgili sürekli sorular sormuştur. İşte, hadis-i şeriflerle o gece yaşananlar:
Resûlullâh miraça çıkmadan sadrının temizlenmesini şöyle anlatır:
“Ben Kâbe’nin Hatîm kısmında yatıyordum. Uyku ile uyanıklık arasında bana biri geldi, şuradan şuraya kadar (göğsümü) yardı. (Bu sözünü söylerken boğaz çukurundan kıl biten yere kadar olan kısmı gösteriyordu.) Kalbimi çıkardı. Sonra bana, içerisi îman ve hikmetle dolu, altından bir kab getirildi. Kalbim (çıkarılıp su ve Zemzem ile) yıkandı. Sonra içerisi îman ve hikmetle doldurulup tekrar yerine kondu…” (Buhârî, Bed’ü’l-Halk 6, Enbiyâ 22, 43; Müslim, Îman 264)
Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivâyet edildiğine göre, İsrâ gecesi Resûl-i Ekrem’a, birinde şarap diğerinde süt bulunan iki kâse getirildi. Hz. Peygamber şöyle bir baktıktan sonra süt kâsesini tercîh etti. Bunun üzerine Cebrâîl (a.s.):
“Seni, insanın yaratılış gâyesine uygun olana yönlendiren Allâh’a hamd olsun. Şâyet içki dolu bardağı alsaydın, ümmetin sapıklığa düşerdi.” dedi. (Müslim, Îman, 272; Eşribe, 92)
Miraç kelime anlamı olarak göğe yükseliş demektir. İşte konuyla ilgili hadisler:
Sidretü’l-Müntehâ’da Cebrâîl -aleyhisselâm-:
“ – Ey Allâh’ın Resûlü! Buradan öteye yalnız gideceksin!” dedi. Resûlullâh:
O da cevâben:
“ – Cenâb-ı Hak bana buraya kadar çıkma izni vermiştir. Eğer buradan ileriye bir adım atarsam, yanar kül olurum!..” dedi. (Râzî, XXVIII, 251)
Sidret'ül münteha, yükselişteki son durakta bulunan ve cennetin girişindeki ağaç olarak tanımlanmıştır. Bazı hadislerde genişliğinin 70 arşın olduğu bildirilmiştir. "Sidret'ül münteha", son sedir anlamında Arapça tanım terkibidir.
Efendimiz’e soruldu:
“ – Yâ Resûlallâh! Sidre’yi kaplayan ne gördün?”
Buyurdular ki:
İbn-i Abbâs -radıyallâhu anh-’tan gelen rivâyete göre Resûl-i Ekrem:
Bir başka rivâyette Peygamber Efendimiz “Rabbini gördün mü?” sorusuna cevâben: