BU HAFTA SONU GÖSTERİME GİREN DİĞER FİLMLER (YABANCI SİNEMA)

Ali Murat Güven
00:0024/01/2009, Cumartesi
G: 25/01/2009, Pazar
Yeni Şafak
BU HAFTA SONU GÖSTERİME GİREN DİĞER FİLMLER (YABAN
BU HAFTA SONU GÖSTERİME GİREN DİĞER FİLMLER (YABAN

Okudukları öykülere kendilerini fazlaca 'kaptıran' bir baba-kız

MÜREKKEPYÜREK / Inkheart

Yapım Yılı ve Ülkesi:
2008, Almanya-İngiltere-ABD ortak yapımı

Türü ve Süresi:
Fantastik Gençlik Serüveni / 106 Dakika

Yönetmen:
Iain Softley

Oyuncular:
Brendan Fraser, Eliza Bennet, Richard Strange, Paul Bettany, Sienna Guillory, Helen Mirren

Dili:
İngiliz İngilizcesi / Türkçe altyazılı

İthalatçı Şirket:
Medyavizyon Film

Dağıtıcı Şirket:
Medyavizyon Film

İçerik Uyarıları:
Fantastik filmlere özgü aksiyon sahneleri ve bir kaç da ürkütücü bölüm içerdiğinden dolayı, 10 yaşından küçük çocuklar için uygun olmayabilir.

Yıldız Puanı:
* * ½

12 yaşındaki Meggie Folchart (Eliza Bennett), tıpkı babası Mortimer (Brendan Frazer) gibi sıkı bir kitap kurdudur. İkisinin de yüksek sesle kitap okudukları zaman, kitapta varolan karakterleri canlandırıp gerçek dünyaya getirebilme yeteneği vardır. Fakat, okudukları kitabın sayfalarından çıkan her karaktere karşılık, çevrelerinden biri kitabın içine kaçmaktadır. Meggie'nin annesi de 10 yıldır “Mürekkepyürek” adlı bir kitabın içinde sıkışıp kalmış durumdadır. Mortimer, roman karakterlerinin dünyasında tutsak olan eşini kurtarabilmek için, kızıyla birlikte her yerde fellik fellik bu kitabı aramaktadır.

“Mumya” üçlemesi ve “Dünyanın Merkezine Yolculuk” gibi popüler fantastik filmlerin gözde Amerikalı aktörü Brendan Fraser'ın başrolünde yer aldığı yepyeni bir gençlik serüveni daha… “Mürekkepyürek”, Amerikalı kadın yazar Cornelia Funke'nin 2004 yılında piyasaya sürülen ve tam 70 hafta boyunca en çok satan kitaplar listesinin zirvesinde kalan aynı adlı romanından beyazperdeye uyarlandı. Şimdiye kadar 37 dile çevirilen roman, tıpkı bu yazınsal türün diğer başyapıtları “Yüzüklerin Efendisi”, “Harry Potter”, “Narnia Günlükleri”, “Spiderwick Günceleri” gibi genç kuşak izleyiciyi hop oturtup hop kaldıracak bütün başarı formüllerini içinde fazlasıyla barındırıyor: Hayâl gücünün sınırlarını zorlayan çekici bir fantastik evren, zıpır ve sevimli kahramanlar, gösterişli özel efektler eşliğinde canlandırılan gizemli dünyalar ve oralarda yaşayan sıradışı yaratıklar, dur durak bilmeyen bir aksiyon; beyazperdede bütün bunlar olup biterken de öykünün yapısına ustaca yedirilmiş zekice bir mizah…

1990'ların ikinci yarısından itibaren ana akım popüler sinemanın dikkate değer bir alt türüne dönüşen fantastik gençlik filmlerini beğeniyle izleyenlerdenseniz, rol aldığı her öyküyü -suratındaki o Allah vergisi sevimlilikle- rahatça sırtlayan Brendan Frazer'ın gizemli kitapların satırları arasında geçen bu yeni serüveni de size gayet keyifli vakit geçirtecektir.


* * *

Ticarî bir imparatorluğun tek varisine dönüşen meteliksiz serüvenci

LARGO WINCH / Largo Winch

Yapım Yılı ve Ülkesi: 2008, Fransa yapımı

Türü ve Süresi:
Serüven-Gerilim / 108 Dakika

Yönetmen:
Jérôme Salle

Oyuncular:
Tomer Sisley, Kristin Scott Thomas, Miki Manojlovic, Mélanie Thierry, Gilbert Melki

Dili:
Fransızca / Türkçe altyazılı

İthalatçı Şirket:
D Productions

Dağıtıcı Şirket:
Pinema Film

İçerik Uyarıları:
Şiddet ve kısa süreli cinsellik içerdiğinden dolayı, 18 yaşından küçükler için uygun değildir.

Yıldız Puanı:
* * ½

Ünlü milyarder Nerio Winch (Miki Manojlovic) süper lüks yatının yakınlarında boğulmuş olarak bulunur. Dünya çapında 400 bin çalışanı olan W-Group'un kurucusu ve en büyük hissedarı konumundaki Winch'in ölümü iş dünyasında kuşkuyla karşılanacaktır. Kurbanın bilinen hiç bir yakını olmadığı için, mirasının kime kalacağı ve dolayısıyla Winch İmparatorluğu'nun başına kimin geçeceği de yönetim kurulunun en kritik sorunu hâline gelir. Winch'in ölümünün hemen ardından finans dünyasının saldırılarına maruz kalan şirketi bir patron olmadan yürütmek ve başarısının devamlılığını sağlamak oldukça zor görünmektedir. Fakat, henüz kimsenin Nerio'nun büyük sırrından haberi yoktur. Nerio, 26 yıl önce Bosna'daki bir yetimhaneden bir erkek çocuk evlat edinmiş ve Largo (Tomer Sisley) adlı bu çocuk Adriyatik kıyılarında balıkçılık yapan bir aile tarafından gizlilik içinde yetiştirilmiştir.

Genç Winch, büyüdükçe maceraperest, isyankâr ve mücadeleci bir ruha sahip olmasının yanısıra, uslanmaz bir kadın avcısına da dönüşür. Ve kahramanımız, müstakbel şirketinde fırtınaların koptuğu an itibarıyla, -masum olduğunu iddia etmesine rağmen- “uyuşturucu ticareti” yaptığı gerekçesiyle Amazon'daki bir hapishanede tutulmaktadır. 26 yaşındaki bu çulsuz serüvenci, henüz haberi olmasa da global bir ticaret imparatorluğunun yegâne varisidir.

Nerio'nun ölümü ve ardından da Largo'nun hapse atılması… Pekiyi ya, bütün bunlar Winch Group'u batırmak için önceden planlanlanmış bir oyunsa?

“Largo Winch”, Belçikalı çizer Philippe Francq'ın ilk kez 1973 yılında piyasaya çıkarttığı ve o tarihten bu yana da yayınlanmaya devam eden aynı adlı bir çizgi romandan uyarlandı. Öykü ve ana karakteri aslen -yine bir Belçikalı sanatçı olan- Jean Van Hamme'a aitti ve Hamme da bu öyküyü, 1970'li yılların başlarında fidye için kaçırılan Belçikalı bir halı tüccarından esinlenerek yazmıştı. Sonrasında ise yakın dostu Francq ile işbirliği yaparak bunu bir çizgi romana dönüştürdü.

Atlantik'in ötesinden ziyade kıta Avrupası'nda daha popüler bir çizgi roman kahramanı konumundaki “Largo Winch”, hayranları arasında “Para, bütün mutlulukları satın alamaz” ana temasını işleyen bir yapıt olarak tanınıp seviliyor. Filmin senaryosu iki Fransız sanatçı, aynı zamanda filmin yönetmenliğini de yapan Jérôme Salle ve Julien Rappeneau tarafından yazılırken, öykünün asıl sahibi Hamme da bu ikilinin danışmanlığını üstlendi. Beyazperde uyarlaması ana konseptin üzerinden ilerlemekle birlikte, yönetmen Salle özgün çizgi romanın estetiğine yalnızca bir-iki sahnede bağlı kalmış ve öyküyü anlatırken kendi dilini oluşturmayı tercih etmiş. Dünyanın farklı ülkelerinde çekilen aksiyon sahneleri ve dinamik kurgusuyla son derece gösterişli bir çizgi roman uyarlaması olan “Largo Winch”, her ne kadar ülkemizde hiç bilinmemek gibi bir handikapa sahipse de yine de bu sıra dışı kahramanın dünyasına girmek ve onu yakından tanımak isteyenler için yeterince heyecanlı bir öykü sunuyor.

Fransız serüven sinemasına yatkın olanlar için, özellikle yüksek seyir zevkiyle ilgi çekici olabilecek bir çalışma…


* * *

Farelerin dünyasında geçen ikinci büyük animasyon gösteri

DESPERO / The Tale of Despereaux
Yapım Yılı ve Ülkesi:
2008, ABD-İngiltere ortak yapımı

Türü ve Süresi:
Animasyon-Serüven / 93 Dakika

Yönetmenler:
Sam Fell, Gary Ross ve Rob Stevenhagen

Dili:
(Orijinali) Amerikan İngilizcesi / Ülkemizde ise Türkçe seslendirilmiş kopyalarla gösterime girdi

Seslendirme Sanatçıları:
Tolga Çevik, Selin Tekman, Gülen Karaman, Sercan Gidişoğlu, Kerem Atabeyoğlu, Ali Ekber Diribaş, Hakan Vanlı, Aziz Güngör, Faruk Akgören, Seval Tufan, Mazlum Kiper, Nalan Yavuz, Engin Alkan, Tülay Bekret, Murat Şenol, Bahtiyar Engin, Ender Yiğit, Kaya Akarsu, Nurhan Yılma, Zeynep Kasapoğlu ve Hakan Akın

İthalatçı Şirket:
UIP

Dağıtıcı Şirket:
UIP

İçerik Uyarıları:
Her yaştan izleyici kitlesi için uygundur.

Yıldız Puanı:
* * *

Evvel zaman içinde büyüleyici güzellikte bir ülke vardır. Neşeli kahkahaların her yanda duyulduğu bu ülkede insanlar nefis yemeklerle beslenerek keyifli bir hayat sürerler. Ancak günün birinde meydana gelen büyük bir kaza sonucunda ülkenin Kral'ının kalbi kırılırken, Prenses de acılara boğulur ve ülke halkı umutsuzluğa sürüklenir. Güneş ışığının üzerinden çekildiği topraklarda her yer kasvetli bir gri renge bürünmüştür. Kahramanımız Despero Tilling doğuncaya kadar da bu böyle devam eder.

Ufak tefek bir fare olan Despero, birlikte yaşadığı diğer ürkek farelere kıyasla fazla cesurdur. Üstelik çok da meraklıdır. Dünyaya geldiği andan itibaren kocaman kocaman açtığı gözleriyle herşeyi keşfetmeye çalışırken kocaman kulaklarıyla da yeni hikâyeler dinlemeye bayılır. Diğer bütün farelerden daha çok şey görür, daha çok şey duyar. Doymak bilmez bir serüven açlığı çekmektedir. Kısacası serüvensiz bir hayatı hayâl bile edemez.

Cesur faremiz, günün birinde kendisini kraliyet kütüphanesinde bulur. Orada okumayı öğrenir. Okuduğu kitapları sonradan yer, fakat bu arada okumayı da öğrenmeyi başarmıştır. Okuduğu kitaplar sayesinde bambaşka dünyalarla tanışır. Şövalyelerin arasına katılıp savaşa gitmeyi, ejderhalara karşı mücadele etmeyi hayâl eder. Kurtarılmayı bekleyen prensesleri kurtarmayı düşler. Bu arada, sarayda bulunduğu sıralarda Pea adlı bir prensesle de arkadaş olur. Çok sevdiği annesinin ölümünden sonra amaçsız kalan prenses, ülke topraklarının üzerine gri bulutların çökmesiyle oluşan bu kasvetli dünyadan kaçıp kurtulma arzusundadır.

Faaliyetlerinin fark edilmesi üzerine Despero'nun “Fareler Dünyası”nın güvenli ortamından çıkarılarak “Sıçanlar Dünyası”nın iğrenç ortamına sürgüne gönderilmesine karar verilir. Suçları ise kurallara başkaldırmak ve bir insanla konuşmaya cesaret etmektir. O artık ışığın asla girmediği “Sıçanlar Dünyası”nda yaşamak zorundadır. Orada Roscuro adlı bir sıçanla arkadaş olur. Roscuro da başka bir dünyadan, insanların dünyasından buraya atılmıştır ve hâlâ şövalyelik ruhuna sahiptir. Güzel yiyeceklere ve dünya seyahatlerine alışkın olan Roscuro bir sıçan olduğu halde, diğer sıçanlar arasında kendisini yabancı gibi hisseder. Bu zindanda kısılıp kalmıştır ve ışık hasreti çekmektedir. Bu yüzden de oradan kaçma fırsatının hayâlini kurar.

Prenses ile Roscuro'nun ilk karşılaşmasında Prenses onu görünce dehşete kapılır. İlk korkusunu atlatan Prenses, Roscuro'nun uzattığı dostluk elini geri çevirir. Bunun üzerine kalbi kırılan Roscuro, sarayda çalışan Miggery Sow adlı hizmetçi kızla birlikte intikam planı geliştirir. Hizmetçi kız kafasını prenses olmaya o kadar takmıştır ki, her genç kızın aslında kendi doğrularında ve kendi çapında bir prenses olduğu fikrine gözlerini kapamış gibidir. Prenses Pea bu plan doğrultusunda kaçırılınca, Despero da onu kurtarmak için tek başına olduğunu anlar. İşte bu noktada küçük faremiz, pırıl pırıl zırhları içindeki bir şövalyenin cesaretini kendisinde bulacaktır.

.Önceki sezon gösterime giren ve büyük bir ilgiyle karşılanan “Ratatuy”dan sonra, farelerin dünyasında geçen yeni bir animasyon sinema örneği daha… Cesaret, bağışlama ve günahların bedelini ödeme masalı olan “Despero”da küçücük bir farenin koskoca bir krallığa gerçeği göstermek için sadece küçük bir ışığın yeterli olduğunu; gerçeği bulma yolunda dış görünümün önemli olmadığını öğretmesine tanık oluyoruz. Türünün yüksek bütçeli ve teknik açıdan son derece özenli bir örneği olarak, hem eğitici-öğretici nitelikteki konusu, hem de görsel kalitesiyle okullarda ara tatilin başladığı bu hafta sonunda özellikle küçük sinemaseverlerin ilgisini fazlasıyla hak ediyor.