Muharrem Kılıç, “Hastanelere saldıran, beyaz fosfor kullanan, Filistin halkının su, yiyecek ve ilaç gibi hayatta kalmaları için gerekli olan temel gereksinimlere erişimi engelleyen İsrail yetkilileri Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanarak cezalandırılmalı” dedi.
Kılıç sözlerini şöyle sürdürdü: “Askeri işgaller sırasında işgalci gücün, Dördüncü Cenevre Sözleşmesi (1949) uyarınca elindeki tüm imkanlar ölçüsünde, ‘halkın yiyecek ve tıbbi malzemesini sağlama’ yükümlülüğü var. Uluslararası insancıl hukuk normları sivillerin su, yiyecek ve ilaç gibi hayatta kalmaları için gerekli olan temel gereksinimlere erişiminin temin edilmesini gerektiriyor.Bir savaş yöntemi olarak bireylerin gıda, su ve tıbbi imkanlarının kısıtlanarak aç bırakılması yasaklanmış ve bir savaş suçudur. İsrail’in savaş hukuku normlarına aykırı biçimde düzenlediği saldırılarda beyaz fosfor bombası kullandığı belgelendi. Tüm bu yok edici saldırılar savaş suçu teşkil ediyor.”
İsrail tarafından işlenen suçları kapsamlı kapatma ve toplu cezalandırma, sivil halka sürekli olarak düzenlenen hava saldırılarıyla soykırım gerçekleştirilmesi ve yerleşim yerlerinin tahrip edilmesi ve etnik temizlik ve zorla tahliye uygulamaları şeklinde sıralayan Kılıç, “Uluslararası Ceza Mahkemesi ‘soykırım, savaş suçları, insanlığa karşı işlenen suçlar ve saldırı’ olmak üzere 3 suçu yargılama konusu yapabiliyor. Uluslararası normlar açısından İsrail’in çocuk, kadın ve yaşlı demeden gerçekleştirdiği saldırılarda sivillerin ölmesi ve şehirlerin yakılıp yıkılması gibi eylemleri savaş suçu. İsrail yetkililerinin Lahey’de yargılanarak cezalandırılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Silahlı çatışma kurallarının Cenevre Sözleşmeleriyle belirlendiğini anımsatan Kılıç, İsrail’in 1949’da sözleşmeyi imzaladığını ve 1951 yılında ise onayladığını kaydetti. Kılıç, ancak İsrail’in bu uluslararası güvencelere rağmen hastaneleri bombalamaya devam ettiğini vurguladı. Gazze’nin bir şiddet terörüyle abluka altına alındığını ifade eden Kılıç, “Yaşananlar insancıl hukukun temel normları ihlal ediyor. Filistinli sivil halkın topraklarından sürülerek yurtsuzlaştırılması, evrensel insan hakları değerlerinin ve uluslararası insan hakları hukuku normlarının ihlali niteliğinde” vurgusu yaptı.