Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nden emlakçıların alım satım komisyonuyla alakalı emsal nitelikte bir karar geldi. Yüksek Mahkeme; taşınmazın satılması için emlakçıyla imzalanan sözleşmede , mülk sahibi yerine bir yakınının imzasının da bulunmasının yeterli olduğuna hükmetti.
İcranın durdurulmasıyla şok yaşayan emlakçı, 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtı. Davacı emlakçı, taşınmaz alım satımı konusunda davalı satıcı ile dava dışı alıcıyı bir araya getirdiğini, satış konusundaki anlaşma üzerine sözleşmeye konu taşınmazın dışı üçüncü kişi adına tapuda devredildiğini dile getirdi. Tellallık ücretinin ödenmediğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini istedi. Davalı iddiaları reddetti.
Mahkeme; davalının sözleşmeye konu taşınmazın maliki olmadığı, sözleşme imzalanmasına yönelik taşınmaz maliki tarafından davalıya verilen bir vekalet ve yetki bulunmadığı, alıcının taşınmazı, taşınmazın maliki olan davalının babasından satın aldığı, davalının rolünün sadece taşınmazı görecek kişiler yönünden anahtarı getirmekten ibaret olduğu gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verdi. Kararı emlakçı temyiz edince devreye Yargıtay 13. Hukuk Dairesi girdi.
Taşınmaz sahibi imzalamak zorunda değil
- "Davacı ile davalı ve dava dışı ... arasında düzenlenmiş yazılı bir emlak alım satım sözleşmesi mevcuttur. Anılan sözleşmeyi davalı satıcı sıfatıyla imzalamış olup; dava konusu evin satımı gerçekleştiğinde satış bedelinin yüzde 3’ü ile KDV’sini emlakçıya ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, tellalık sözleşmesini imzalayan kişinin malik olmak zorunluluğu yoktur. Sözleşmenin geçerlilik şartı yazılı olarak yapılmış olmasıdır.