Ukrayna ve Türkiye arasındaki işbirliğinin önemli olduğuna dikkat çeken Büyükelçi Bodnar, "Türkiye tarafından verilen istatistikler aslında büyüme dinamiklerini göstermektedir. Bu sene yaklaşık 8 milyar dolar ticaret hacmimiz artış gösterecektir. Geçen seneye göre bu rakam yüzde 30 daha büyük. Ancak bu rakam serbest ticaret anlaşması biliyorsunuz daha onaylanmadı. Serbest ticaret ve anlaşmasından hariç olarak verilen rakam bu. Serbest ticaret anlaşması onaylandıktan sonra bu rakamın katbekat artacağından eminim. Hem enerji hem genel olarak ticaret anlamında hem de savunma sanayi alanında da bu artışı fark ediyoruz" dedi.
Türkiye-Ukrayna arasındaki ticaretin önemli bir kısmını savunma sanayinin oluşturduğunu belirten Bodnar, “Burada motorlar önemli rol oynuyorlar. Motorlar birçok İHA'lar için önemli, Türkiye'de üretilen TB-2, Akıncı gibi insansız hava araçları için önemlidir. Savaş tabii ki de bu tedariklerin hızını etkiledi ancak tedarik devam ediyor hâlâ. Türkiye'nin de Ukrayna'daki savunma sanayi faaliyetleri devam ediyor ve gelişiyor” şeklinde konuştu.
Ukrayna üretimi motorların kullanımı ile ilgili detayları veren Bodnar, “Baykar Makina kendi İHA'ları için Ukrayna yapımı en az 2 motor kullanıyor. Birinci olarak Aİ-450 motoru Akıncı için kullanıyor. İkinci olarak da MS-500 motoru, daha güçlü bir motor. Üçüncü motor ise Aİ-320 Motoru, bu da Kızılelma için kullanılıyor. TUSAŞ’da ise ANKA-3, Aİ-320 motorunu kullanıyor. ATAK-2'de de TVM-3 Ukrayna motoru kullanılıyor." ifadelerini kullandı.
ANKA-3 için yeni motor siparişleri olduğunu belirten Bodnar, Ukrayna şirketlerinden birinin şu anda KAAN için motor üretme ihalesine dahil olduğunu söyledi.
Gazze’de yaşanan insani kriz sonrası Ukrayna’ya olan desteklerin azaldığını belirten Bodnar, “Amerika'dan gelen silah tedariki doğrudan Gazze'deki durum ile alakalıdır. Konu sadece bize verilecek olan silahın İsrail'e gitmesi değil, aynı zamanda da partiler arasındaki iç siyasetle de ilgili. Yani sadece Gazze ile ilişkili olduğunu söyleyemeyiz. Birçok faktör Ukrayna'daki durumu etkiliyor. Silah tedarikinin hacmini sadece ABD'deki ya da Batı'daki siyasi durum değil, aynı zamanda diğer ülkelerin de iç siyasetiyle ve diğer durumlarla ilgili durumlar etkiliyor. Tedarik tamamen durdurulmadı, sadece azaldı” diye konuştu.
Kendi silahlarını üretmek için çalışma yaptıklarını ifade eden Bodnar, “Diğer ülkelerden silah almak yerine kendi üretimimizi genişletmeye başladık. Ukrayna'nın Batı tarafından desteği de doğal olarak gündemdedir. Siyasi olarak bu gündemde olacak ve farklı olarak değerlendirilecek. Ama genel olarak hem silah tedariki hem para yardımları gittikçe artıyor” açıklamasında bulundu.
Türkiye’nin girişimi ile kurulan Tahıl koridoru’nda yaşanan sorunlar sonrası Ukrayna’nın kendi tahıl hattını kurduğunu belirten Bodnar, “Tahıl koridoru sadece insani ihtiyaçlar için kullanılıyor. Savunma sanayi ürünleri bu gemilere yüklenirse bu gemiler otomatik olarak Rusya'nın hedefi olur. O yüzden savunma sanayi ürünlerini taşımak için başka yolları kullanıyoruz ve bu tahıl koridoru, insani koridorlar sadece sivil ihtiyaçlar için kullanılıyor. Bu koridorda Eylül ayından itibaren limanlardan 500'den fazla gemi çıktı. 14 milyon ton tahıldan bahsediyoruz. Sadece Odessa limanındn çıkan gemiler bunlar. Bir de Tuna Nehri'ndeki tedarikler hiç durmadı, orada 3 liman var. Oranın da toplam hacmi yaklaşık 5-6 milyon ton yıllık” şeklinde konuştu.
Kurulan ilk tahıl koridoruna dönüş için uygun şartların sağlanması gerektiğini belirten Bodnar, “Uygun şartlar sağlanırsa tabii ki de bu sözleşmeye dönmek isterdik.Taleplerimizden biri gemilerin serbestçe geçmesi yani kısa yollardan geçmesi. Karadeniz'de her taraf için güvenli bir şekilde bu gemilerin A noktasından B noktasına ulaşması” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin Montrö Boğazlar Sözleşmesini doğru biçimde uygulmasının Rusya’yı kısıtladığını ifade eden Bodnar, “Montrö’nun uygulanması Rus gemilerinin Karadeniz’e girmesini engelliyor. Bu bize çok yardımcı oluyor. Boğazların kapanması Odessa’nın korunmasını sağlıyor” dedi.