Genel uygulama, sorun ve önerilerle: Basın yayın mevzuatımız

04:0024/01/2025, Cuma
G: 24/01/2025, Cuma
Yeni Şafak
Arşiv.
Arşiv.

Asım Ekren / Cumhuriyet Savcısı

“Türkiye Yüzyılı: İletişimin Yüzyılı” temasıyla Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığımızca düzenlenen 2. İletişim Şurası Hazırlık Çalıştayı’nın “İletişim Hukuku ve Yasal Düzenlemeler” çalışma grubunda gerçekleşen istişareler sonucu düzenlenecek raporun; ilgili paydaşlar olarak uygulayıcı makamlar, basın yayın kuruluşları, gazeteci, akademi camiası ve en önemlisi de yasama organımız TBMM tarafından takdir edilmesini umuyorum. Zira açılış konuşmasında İletişim Başkanımız Prof. Dr. Fahrettin Altun’un da ifade ettikleri üzere, adeta iletişim çağında olduğumuz bir zamanda gerçekle yanılsama ve hakikatle yalan arasındaki çizgi belirsizleşmiştir. Böyle bir ortamda adeta madalyonun bir yüzündeki basın özgürlüğü ile öbür yüzündeki kişi hakları ile kamu güvenliği ve kamu düzeni arasında olması gereken adil denge ve orantı son derece önemlidir.

Yaklaşık 15 yıl kadar süreyle bu alanda mesleki faaliyet yürüten, araştırma ve inceleme yapan, bu kapsamda çok sayıda kitap ve makale yazan, konferans, sempozyum, çalıştay gibi etkinliklere katılan biri olarak diyebilirim ki; bu aladaki ülkemiz mevzuatının bir bütün olarak ele alınıp tartışılmasında üstün yarar vardır. Bunun gerçekleşmesi demek, yani tartışılıp değerlendirilmesi, gerek ifade (basın) özgürlüğünün pekişmesi gerekse de kamu güvenliği ile kişi, resmi veya kamu kurumlarının kişilik (manevi) ya da mali haklarının korunmasının pekişmesi demektir. Bunun için de bu kapsamdaki işlem ve tedbirlerin mümkün olduğunca hızlı, etkin ve usul ekonomisine uygunluk içerisinde icra edilmesi gerekir. Son yıllardaki çalışmalarımda da bunu yazma ve ifade etme gereğini duydum. Buna dair umudumun İletişim Şurası çalışmalarıyla artığını ifade edebilirim.

ZORLUKLAR ORTADAN KALDIRILACAK

Konu, şu yönden önem arz ediyor: Bilindiği üzere günümüzde yayına konu edilen bir haber, çoğunlukla farklı yayın türlerinde yer alabiliyor. Aynı haber-yayın içeriğinin aynı anda veya farklı zamanlarda hem gazete ve dergide, radyo ve televizyonda, hem de internet ve sosyal medyada çıkıyor. İşte bu hallerde kişi veya kurum haklarını ihlal etmesinden dolayı hukuka aykırı olduğu iddia edildiğinde yani yasal başvuru konusu yapıldığında, hangi yayına karşı kimlerin hangi süre içerisinde, nereye, nasıl başvurabileceği, taleplerinin içeriği, karar mercii, kararların itirazı gibi yasa yolları ile diğer esas ve usullerinde kısmi ve önemli farklılıkları barındıran kanunlar karşımıza çıkıyor. Örneğin, 5187, 5651, 2954, 6112, 5809, 5411, 5846, 5894, 2860 sayılı kanunlar veya bu kanunlardaki ilgili hükümler bu yöndedir. Bu durum, gerek gazeteciler yönünden gerekse de yayına konu edilen kişiler yönünden zorluklara neden olabiliyor. Zira uygulamada daha hızlı ve etkinlik, usul ekonomisi ile tarafları koruma gibi açılardan baktığımızda farklı esaslı sonuçlar karşımıza çıkabiliyor. Basın yayınla doğrudan veya dolaylı olarak ilgili bu farklı yasalarda sıklıkla değişiklik veya ilaveler yapılmıştır. Son değişiklik ise 18.10.2022 tarihinde yürürlüğe giren, birleştirici özelliği itibariyle önemli ve isabetli hükümler içeren 7418 Sayılı Kanun ile yapılmıştır. Örnek vermek gerekirse, yayına konu kişi veya kurum, yayının hukuka aykırı olduğunu, yani, yayın nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia ederse, başka bir deyişle yayına karşı düzeltme ve cevap (tekzip) veya korunma hakkını kullanmak isterse gazete, televizyon, internet gibi yayın türüne göre farklı yasal yollara başvurması gerekecektir. Haberin gazete veya dergide, radyo ya da televizyonda, internet haber sitesi-sosyal medyada olmasına göre değişebilecektir. Farklı usul ve esasları içeren mevzuat, hukukçular arasında bile zaman zaman karışıklığa neden olabilmektedir. Aynı durum, basın yayın mensubu için de farklı açılardan kendini savunma sonucuna neden olabilmektedir.

TEMEL İKİ HUSUS

Aynı hukuki amaca yönelik olmasına rağmen zamanla usul ve esasları birbirinden farklı çok sayıda kanunun düzenlenmesi nedeniyle günümüz ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde tüm mevzuatın birlikte değerlendirilerek kodifikasyona gidilmesi, (benzer konudaki farklı yasaların derlenip toparlanması, bir araya getirilip tek yasada birleştirilmesi çalışmasının yapılması) ve farklı ve dağınık kanuni düzenlemelerin de etkisi ve sonucuyla oluşan hukuki uygulama farklılıklarının azaltılması ile kamu ve özel sektörde bu alanda mesleki faaliyet yürütenlerin bilgi ve kapasitelerinin artırılması daha hızlı, pratik ve etkili olunmasının temini bakımından yararlı olabilecektir.

Sonuç olarak olası kodifikasyon veya diğer yasal çalışmalar hakkında temel kriterlerde; kapsam olarak basın yayın faaliyetinin esas olduğu, sınırlama olarak basın yayın faaliyetinin, ancak istisnai hallerde ve dar olarak kısıtlanabileceği, basın yayın ve yargıya güven ilişkisinin tartışılarak değerlendirilmesi, mevzuatta açıkça yer almayan basın yayında fikri mülkiyet ve haberin telifinin emek veren gazetecinin haberinin içeriğinin korunmasının basın yayın mevzuatında yer alması hususunun tartışılıp değerlendirilmesi, gerek ifade (basın) özgürlüğü ile kamu güvenliği ve kişi haklarının korunması ile ilgili işlem ve tedbirlerin mümkün olduğunca hızlı, etkin ve usul ekonomisine uygunluk içinde gerçekleşmesi gerektiği düşünülmüştür.

Alıntı Yapılan Kaynak:

Asım Ekren, Hukuka Aykırı Yayınlara Karşı Başvuru Usul ve Esasları, Ankara, Adalet Yayınları, 2024



#Toplum
#Basın
#yayın
#İletişim
#Medya