Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
ELİF YILDIZ
Bana seni gerek seni Tasavvufun, Türklerin İslamiyeti kabul etmeye başladıklarında olgunlaşmış ve yaygılaşmış bir sistem olduğunu, Türklerin karakterinin, tarikat kültürüne son derece uyum arz ettiğini vurgulayan Olgunlu, Türklerin müslüman olmasındaki en önemli etkenin tasavvufi düşünce olduğunu ifade ediyor. Türklerde Tekke geleneğinin önemli olduğunu anlatırken ünlü sufileri de ayrıntılı olarak işliyor. Onların dünya nimetlerinden olduğu kadar cennet nimetlerinden de vazgeçerek Allah'a ulaşma sevdasında olduklarının altını çizen yazar tespitini Yunus Emre'nin dizeleriyle destekliyor: "Cennet cennet dedikleri/ Birkaç köşkle birkaç huri/ isteyene ver onları/Bana seni gerek seni." Anadolu'nun inanç tarihi Çok Tanrılı Dinler başlığı altında, Ana Tanrıça kavramı, Hitit dinleri ve mitolojik inanışları ele alınırken; Göksel Dinler bölümünde, Hıristianlık ve Museviliğe geniş yer veriliyor. Tarihsel süreç içinde Anadolu'yu etkilemiş ve hala da etkilerini sezdiren inanışlar 'Yezidilik, Sabiilik ve Sabetaycılığı da ayrıntılarıyla açıklanırken yazar, Kürtler ve inanışlarını ayrıca ele alıyor. Türklerin Anadolu'ya gelmeden önceki inanışlarından İslamiyeti kabul edişlerine ve İslamiyet sonrası kültürlerine geniş olarak yer veren kitap, teknik olarak kronolojik bir yöntem izlemiyor. Üçler, yediler, kırklar Olgunlu kitabında, 12 bin yıllık Anadolu medeniyetinin simgelerini ve bugün batıl olarak tabir ettğimiz inançların kökenlerini açımlamayı de ihmal etmiyor. 'Güle' verilen değerin, Hz. İsa'nın çarmıhta kaldığı süre içerisinde aldığı yara izlerini sembolize etmesinin yanında, harf değeri olarak 365 yani bir yılı sembolü olduğunu söylerken, gülün kokusunun Hz. Muhammed'in terinin kokusu olduğu inancının da gülün değer kazanmasında önemli bir unsur olduğunu vurguluyor. Yazar, değer verilen kimi sayıların anlamlarını da kaynaklarıyla açıklıyor. Doğum, yaşam ve ölümü temsil ettiği için 3'ü, yeryüzünün unsurlarını simgelediği için 7'yi, olgunlaşmanın ve tamamlanmanın en son noktası olduğu için 40'ı anlam bütünlüğüyle ele alıyor. Seni leylekler getirdi yavrum!
Anadoluyu mitolojik arkaplanıyla birlikte anlatan Ali Canip Olgunlu, merak patlaması eşliğinde soluğu anne ve babasının yanında alan çocuklara söylenen 'seni leylekler getirdi' yalanının bir efsaneye dayandığını da aktarıyor. Leyleğin mitolojide doğacak çocukları simgelediğini söyleyen yazar, inanışa göre yaşamın oluştuğu kuyuya inerek oradan bebekleri çıkartacak tek kuşun leylek olduğunu belirtiyor. Ayrıca leyleğin gövdesindeki iki rengin 'beyaz ve siyah'ın iki cinsiyeti de sembolize eden bir kuş olarak nitelendirildiğini de söylüyor.
|
|
|