AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
||
Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
Yeni Şafak muhabiri Ali Murat Güven, ilk kez gündeme geldiği 1990'lı yılların ortalarından itibaren Japonya'dan ABD'ye dek bir çok ülkedeki yüzlerce dergide, gazetede, televizyon kanalında ve internet sitesinde hararetli tartışmalara konu olan, hakkında sayısız öyküler türetilip gerçek olduğuna ilişkin âlimlerce fetvâlar dahi verilen efsanevî "cin fotoğrafı"nın
Ünü dünyayı saran "Cin fotoğrafı"nın izini Suudi Arabistan'dan İngiltere'ye dek tam altı ay boyunca süren Güven, olay fotoğrafa kaynaklık eden makete İngiltere'nin Somerset bölgesindeki bir mağarada ulaştı. Cheddar kasabasında bulunan "Crystal Quest" adlı turistik mağara, bölgeye gelen ziyaretçileri eğlendirmek amacıyla yapılmış bu tür cin ve
ALİ MURAT GÜVEN / HABER MERKEZİ
FOTOĞRAFLAR: ALİ MURAT GÜVEN-JOHN HILL Yaklaşık altı aydan bu yana internet üzerinden yaptığı araştırmalar ve uluslararası yazışmalarla bu ilginç olayın izini süren haber merkezi muhabirimiz Ali Murat Güven, sonunda dünyayı katıp karıştıran bu fotoğraftaki ürkütücü "konu mankeni"nin, İngiltere'nin Somerset bölgesindeki turistik bir mağarada bulunduğunu tesbit etti. Geçtiğimiz günlerde önce Londra'ya, ardından da Bristol kenti yakınlarındaki Cheddar kasabasına giden Güven, burada son yılların en garip kitle illüzyonunun baş kahramanını bizzat kendi gözleriyle görüp fotoğrafladı. İlk ortaya çıktığı 1996 yılından bu yana en doğudan en batıya bütün ülkelerde tartışma konusu olan "internet cini", gerçekte Cheddar'daki "Crystal Quest" (Kayıp Kristali Bulma Serüveni) adlı tematik gösteri mağarasına yerleştirilmiş, bakalitten yapılma bir dizi cin, peri ve büyücü maketinden yalnızca biriydi. Ziyaretçileri birazcık ürkütmek ve bolca da hoşça vakit geçirtmek amacıyla çeşitli noktalara serpiştirilmiş olan bu gerçekçi maketlerin göz çukurları, duvarlardaki gizli kanallardan gelen elektrik kabloları yardımıyla zaman zaman kıpkırmızı renkte parlıyor ve yine çeşitli noktalara gizlenmiş olan hoparlörler yardımıyla ortamda ürkütücü ses efektleri yankılanıyordu.
'Cin'i görmek 18 milyon lira! İlk olarak yüz yıl kadar önce İngiliz sihirbaz Rowland Pavey tarafından keşfedilip tematik bir gösteri alanına dönüştürülen bu mağara şimdilerde ise "Cheddar Showcaves and Gorge Ltd" adlı bir şirket tarafından işletilmekte… Bölgede "Crystal Quest"in yanısıra, kaşiflerine ithafen "Cox'un Mağarası" ve "Gough'un Mağarası" adları verilmiş olan tematik gösterili iki büyük yeraltı geçidi daha var. Tüm bu mağaralara ve yanısıra daha bir dizi turistik atraksiyona toplam giriş ücreti ise büyükler için 7 pound, yani yaklaşık 18 milyon lira. Fotoğraf çektirmenin serbest olduğu gösteri alanlarında ziyaretçiler ellerindeki video kameraları ve fotoğraf makineleriyle bol bol hatıra görüntüleri kaydediyorlar. İşte, "internetin korkunç bakışlı cini"ne ilişkin uluslararası efsanenin de yıllar önce burada çekilen soluk renkli bir fotoğraftan türediği anlaşılıyor. 'Dalgacı İngiliz'in marifeti "Cin fotoğrafı"na ilişkin araştırmalarına 2003 yılı ilkbaharında başlayan Ali Murat Güven, ilk olarak olayın yaşandığı yer olduğu ileri sürülen Birleşik Arap Emirlikleri'nden bir dizi gizemciyle haberleşti. Verilen bilgilerde öykünün başlangıç noktasının belirsizliği hemen dikkati çekerken, "cin ile karşılaşma deneyimi"ni bizzat yaşadıkları ileri sürülen Arap üniversite gençlerinin de aslında BAE vatandaşı değil Suudi Arabistan'lı oldukları öne sürülüyordu. Mart ayında Suudi Arabistan'a giden Güven, buradaki temaslarından da hiç bir somut sonuç elde edemedi. Ancak, bu arada, yüzlerce sitede aynı anda yayımlanan cin fotoğraflarını tek tek karşılaştırdığında, fotoğrafın tam orta noktasında bulunan büyükçe bir "katlama izi"nin internetteki bütün kopyalarda aynen mevcut olduğunu farkeden muhabirimiz, bu küçük ayrıntıdan hareketle efsanenin dünyanın dört bir köşesine yalnızca bir tek kart baskıdan yayıldığı sonucuna ulaştı. Geçtiğimiz aylarda internetteki batı kaynaklı bir gizem araştırmaları sitesinde "bu gibi konulardaki saflıkları nedeniyle uluslararası Müslüman kamuoyuyla alay eden" bir yoruma rastlayan Güven, mesajın sahibine "cin fotoğrafıyla ilgili özel bir bilgisi olup olmadığını" sordu. Gelen cevapta ise "Öykünün 1995 ya da 1996 yıllarında, ön adı John olan ve şimdilerde 35'inde olduğu sanılan bir işadamı tarafından sırf muziplik olsun diye uydurulduğu" anlatılıyordu. Verilen bilgiye göre "John" Cheddar'daki mağaraları gezerken cin maketlerini görmüş ve bunlardan birkaç kare hatıra fotoğrafı çekmişti. Bir süre sonra bir iş gezisi için Suudi Arabistan'a giden meçhul İngiliz, burada tanıştığı bir grup Arap gencine "İngiltere'de bir cin fotoğrafı çektiğini" söyleyerek fotoğrafın bir kart baskısını vermişti. Orta noktasından ikiye kırık olan bu kart baskının şöhreti de -Arap gençlerin olayı hiç sorgulamadan derhal kabul eden hatalı tutumları nedeniyle- kısa süre içinde Suudi Arabistan'dan bütün Ortadoğu ülkelerine dalga dalga yayılmıştı. Ali Murat Güven, farklı kaynaklar üzerinden bir süre daha yürüttüğü iz sürme çalışmasının ardından, bu kez de Amerikalı bir gizem araştırmacısından olayın gerçek mekânının İngiltere olduğunu öğrenecekti. İngiltere'ye odaklanan kısa bir araştırmadan sonra da traji-komik gerçekler bu Aralık ayının ilk günlerinde bütünüyle günışığına çıktı.
Yeni Şafak da tartışmalara katılmıştı "Cin fotoğrafı"na ilişkin uluslararası tartışmaların giderek kızışması ve işin içine bir çok saygın İslâm bilgininin girmesi üzerine Yeni Şafak da konuya kayıtsız kalmayarak ilgi çekici bir haber yayımlamıştı. 13 Mayıs 2001 tarihinde önce BAE'nde yaşandığı ileri sürülen olayın kısa bir öyküsünü ve ünlü fotoğrafı yayımlayan gazetemiz, ardından da okurlardan gelen yoğun istek üzerine cinler âlemini dinî bilgiler ışığında yorumlayan ayrıntılı bir yazı dizisi hazırladı. Elektronik istatistikler, Yeni Şafak'ın "cin fotoğrafı"nı yayımladığı günkü nüshasının internet versiyonuna ilk yayın tarihinden bu yana iki milyon kereden fazla giriş yapıldığını gösteriyor ve ilgili sayfa gazetemiz tarihinin halen "en fazla okunan sayfası" olma unvanını elinde bulunduruyor. 'Sorgulama'yı mutlaka öğrenmek gerek Yeni gelişmelere yaklaşımlarında batılı toplumların yoğun şüpheciliğinin tam aksine abartılı bir teslimiyetçiliğin egemen olduğu, bu teslimiyetçilik duygusu içinde "cin fotoğrafı" gibi sıradışı, gizemli ve tartışmalı olayları enine boyuna tartmadan derhal kabule açık olan dünya Müslümanları, "bilgiyi sorgulayarak kabul etme" konusunda öteden beri hep varolagelen zaafları nedeniyle şimdiye dek bu gibi bir çok olayda hayâl kırıklığına uğrayıp mağdur oldular. İslâm tarihinde kendilerinin insanüstü güçler taşıdığını, üstün bir Şeyh ya da doğrudan doğruya Hz. Mehdi olduğunu ileri süren yığınla insanın ortaya çıkıp kitleleri etkilemesi (dahası büyük facialara yol açması) gibi, yakın dönemlerde de dünya çapında bir Müslüman astro-fizik bilgini olduğu iddiasıyla kendisini Türk kamuoyuna "Alman asıllı Profesör Hans Von Aiberg" olarak tanıtan ilkokul mezunu amatör bilim-kurgu yazarı Bülent Ayberk türünden meczup tiplerle de karşılaşıldı. Geniş kitleleri arkalarından kolaylıkla sürükleyebilen bu gibi kişi ve olaylarda ortaya çıkan sonuç ise hep aynı: Müslümanların, gerçekte kendilerine en başından itibaren emredilen "tetkik ve tahkik ederek iman" kuralını çiğneyerek, önlerine konulan -ve İslâm düşüncesini destekler gibi görünen- her yeni bulguyu temelsiz bir coşkuyla sahiplenmeleri. Bu da samimi Müslümanların sonuçta gereksiz yere üzülmelerine ve kimilerinin de yok yere inançlarının zedelenmesine yol açabiliyor. Oysa ki cinler, gerek Kur'an'da defalarca apaçık biçimde tanımlanmış olmaları, gerekse dünyanın dört bir köşesinde binlerce yıldır yaşanan somut deneyimler aracılığıyla varlıkları artık bir sır olmaktan çıkmış, insanoğlundan daha farklı bir varoluş boyutunda yaşayan özel bir canlı türü olarak inananlar için zaten yeterince "gerçekler". Kutsal kitabımızda "dumansız ateş"ten yaratıldıkları ve kesinlikle fiziksel bir bedene sahip olmadıkları bildirilen bu canlıların, bizim dünyamıza ait fiziksel nesneleri görüntülemekte kullanılan "film kamerası" gibi optik cihazlarla görüntülenmesinin ne denli mümkün olabileceği ise hayli tartışmalı bir durum.
|
Bu haberde yer alan bütün fotoğrafların yayın hakkı Yeni Şafak gazetesine aittir. Yazılı izin alınmaksızın hiçbir basın-yayın organı ve internet sitesinde kullanılamaz.
|