AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
||
Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
Özal'ın şüpheli ölümü...
Özal'ın vefatının ya da katledilmesinin ardından yıllar geçmesine rağmen, üstündeki sis perdesinin henüz kalkmadığını görüyoruz. Zaman zaman basınımızda ister doğru ister sansasyonel amaçlı olsun, Özal'ın ölümüyle ilgili haberler yayınlanır ve her haberin altında öldü mü, öldürüldü mü sorularına cevap aranır. Sonuçta nasıl ve kimler tarafından değil de, öldürüldüğü ile ilgili iddiaların artık nerdeyse gerçeğe dönüştüğünü kabul etme noktasına getirildi. Son olarak meslektaşım Reha Muhtar da olaya farklı bir yaklaşım getirdi. Özal'ın öldürüldüğü ve Bulgaristan Büyükelçiliği'nde içtiği limonatayla zehirlendiğini bir iddia olarak ortaya attı. Aslında meslektaşım Reha Muhtar'ı bu olayı tekrar gündeme getirdiği için kutluyorum. İki konuda Reha Muhtar'a katılıyorum. Birincisi Özal öldürüldü. İkincisi evet doğrudur zehirlediler. Bunda hemfikiriz. Sadece bunu Reha Muhtar ve Osman Sönmez demiyor. Birçok bağımsız kaynak aynı konuya parmak basıyor... Ancak Reha Muhtar'a katılamadığım konunun başında olayı tek başına KGB'ye bağlaması. İşte orada yanılıyor olabilir. Çünkü işin içinde yalnızca KGB yoktu. Bundan rahatsız olan CIA'sından MOSSAD'ına kadar birçok teşkilatın olduğunu biliyoruz. Bunu ben nereden bildiğimi söyleyeyim... Özal'ın ölümünün üzerinden yaklaşık dört yıl geçmişti. Zaman gazetesi adına Bakü'ye tayin edildim. Bu arada yaptığımız çalışmalar rahmetli Aliyev'in hoşuna gitmiş olacak ki beni yakınına aldı. Sık sık görüşüyor, zaman zaman da dinlenme yeri olan Zagulbağ denen yere davet ediyor, bilardo gösterisi yapıyordu. Yaptıklarını ve ideallerini anlatmaktan da geri kalmıyordu. Her uçtuğu yere beni de götürüyor, ülke ülke gezdiriyordu. Gitmeden önce ve döndükten sonra da fikirlerimi sorardı ve bana ismimle değil de gazetemle hitap ederdi. İşte bu arada onunla Türkiye üzerinden Amerika'ya gitme imkanı buldum. THY onun için özel bir yer hazırlatmıştı. Tarifeli olmasına rağmen özel uçak gibi uçuyordu. Kalkışımızdan yaklaşık 3 saat sonra her zamanki gibi Aliyev, yardımcısı Akif Murad Verdiyev'e "Bana Zaman'ı çağır" demiş. Ben de isteği üzerine yanına oturdum. Canı cok sıkkındı. Adeta burnundan soluyordu. Hata mı yaptım diye düşünürken Aliyev'in ağzından şu sözler döküldü: "Yazık oldu. Kişi'yi oldürdüler." Aslında şaşırıp kalmıştım. Bu sözlerin ardından soru sorma cesareti de bulamadım ve bekledim. Aliyev bir süre sustuktan sonra bana dönüp "Bak Zaman, sana bir sır vericem. Biliyor musun Özal'ı katlettiler. Yazık oldu o kişiye..." dedi. Yeniden sustu Aliyev. Gözleri nemlenmişti. Zaten nemliydi her zaman gözleri. Özal'ı çok seviyordu. Her seferinde Türk dünyasının umudu diyordu onun için. Tek sorduğum soru "nasıl" oldu. "Bak Zaman, Kişi'ye ağı verdiler. Bilirsin nerde? Türkmenistan'da. O özüne dikkat etmedi. Her verileni yedi içti. Neden katlettiler onu da söyleyeyim, birincisi Türk dünyasını toparlayıp büyük Türkiye projesini gerçekleştirmek istemesi... İkincisi ise dünyayı idare edenlerin kendileri için onu tehlike görmeleri..." Kim tarafından öldürüldüğü sorusunu ise Aliyev tek bir cümle ile cevapladı: "Hepsi tarafından." İşte işin içinden yalnızca birileri yok, birçokları var. Bunun için CIA ve MOSSAD gibi güçlüler susuyor. Ancak zaman bunu ortaya çıkaracak.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |