T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
"Logica Algazelis" ya da "Gazalî Mantığı"

-"Ben daha pek genç iken aksam-ı Hikmet içinde Mantık'ı ve Riyaziyat'ta erbab-ı Hendese'nin tahlilini ve Cebir'i biraz tahsil etmiş idim. Üç fen veya ilim ki tasavvurumun hayyiz-i husule gelmesine bazı mertebe hizmeti olmak lazım gelir gibi idi; fakat bunların tedkikine giriştiğimde şurasına dikkat ettim ki Mantık'ın kıyasâtı ve talimât-ı sairesinin ekserisi bir şeyi tahsilden ziyade, bilinen şeyleri başkalarına tefhime, belki de -Lull'un fenni gibi- bilinmeyen şeylerden bilâ-muhakeme bahse yarar. Filhakika Mantık pek doğru ve pek iyi birçok ahkam ve kavaidi şamil olmakla beraber içlerine o kadar da muzır veya bî-lüzumları karışmıştır ki bunları onlardan tefrik edebilmek henüz yontulmaya başlanılmamış bir mermer tomruğundan bir Diana veya Minerva heykeli çıkarmak kadar müşkildir."

Descartes'ın (öl. 1650) günümüz Türkiyesinde kısaca "Metod Üzerine Konuşma" adıyla tanınan ünlü Discours de la méthode (1637) adlı eserininin ilk Türkçe çevirisinden, yani İbrahim Edhem tarafından yapılan 1895 tarihli çeviriden ("Hüsn-i İdare-i Akl ve Ulumda Taharri-i Hakikate Dair Usul Hakkında Nutuk") aktardığım bu satırlarda bilhassa dikkatinizi çekmek istediğim husus, Ortaçağ düşüncesinin önemli simalarından Raimundus Lullus (1235-1316) ile ilgili olan şu olumsuzlayıcı ifade:

- "[Mantık] … belki de -Lull'un fenni gibi- bilinmeyen şeylerden bilâ-muhakeme bahse yarar."

Descartes'ın hem aldığı klasik eğitim, hem de bu eğitim içinde önemli bir yer işgal eden Mantık İlmi hakkında çeşitli vesilelerle daha müsbet kanaatler de serdettiği bilinmekle birlikte Discours'un şöhreti o değerlendirmelerinin biraz geriye itilmesine neden olmuş, öyle ki bir taraftan klasik Mantık "Surî/Formel Mantık" adı altında keskin eleştirilerin hedefi haline gelirken, diğer taraftan "Mantık İlmi"yle "Usul"ü birleştirme denemeleri yapılmış, hatta bir süreliğine (XX. yüzyılda "Bilim Felsefesi" başlığı altında müstakil bir bilim dalı olarak tedvin edilene değin) bu telif denemelerinde muvaffak dahi olunmuştur. Nitekim Méthodologie'nin (Mantık-ı Tatbikî'nin) bize Kartezyanizm'in (daha doğru bir deyişle: Fransız felsefe geleneğinin) bir hediyesi olduğunu söylersek hiç de mübalağa yapmış olmayız.

Peki bu arada "Lull sanatı" (veya fenni), Descartes böyle buyurdu diye önemini kaybetmiş ve bir kenara mı atılmış oldu?

Hayır! Ne ilginçtir ki tarihin bir cilvesi olarak Descartes'ın hem sıkı bir takipçisi, hem de muhalifi olan Alman filozofu Gottfried Wilhelm Leibniz'in (öl. 1716) çalışmalarında yeniden hayat bulup Cebrî (Matematiksel) Mantık, Sembolik Mantık, Modern Mantık, Lojistik, vb. adlarla tanınan bir Mantık anlayışının zuhuruna yol açtı. (Halide Edib Adıvar'ın ilk kocası olan ünlü matematikçimiz Salih Zeki'nin bu Mantık'a "Mantık-ı İşarî" adını verdiğini bu vesileyle kaydetmek isterim.)

Bilgisayar'ın icadına giden yolun ilk adımlarından biri olan Kalkülüs'ün işbu Alman filozofun marifeti olduğu erbanınca bilinir. (Her ne kadar bu icad şerefinin Newton'a ait olduğu söylenilmişse de bu meselede epey mürekkep akıtıldıktan sonra en nihayet her iki âlimin birbirinden habersiz ve fakat eşzamanlı olarak Kalkülüs'ü icad ettikleri söylenip taraflar arasındaki çekişme güya sona erdirilmiştir.)

Bu açıklamaların indî mülahazalar olmadığını tahkik etmek ve Lull'un Modern Mantık'a katkısının ne düzeylerde olduğunu anlamak bakımından Anton Dimitriu'nun İngilizce kaleme aldığı dört ciltlik "History of Logic" (1977) adlı eserinin Matematiksel Mantık'a tahsis ettiği son cildinin Lulls'la başlayıp Leibniz'le devam ettiğini, keza Almanca'daki en önemli Mantık Tarihi kaynaklarından Boche_ski'nin "Formale Logik"inde (1956) Frege'lere ve Russell'lara varan sıranın başında yine Lull'un bulunduğunu hatırlatmakta yarar görüyorum.

Logica Nova (Yeni Mantık) yazarı Raimundus Lullus'u durup dururken niçin böylesine önemseyip sermaye-yi makal eylediğimi merak edebilir, hatta yazımın başlığında yer alan GAZALÎ adının bunca açıklamayla ne gibi bir alâkasının bulunduğunu düşünebilirsiniz.

Hemen söyleyeyim: Başlıkta yer alan terkib (Logica Algazelis), esasen bir kitap adı olup bu kitabın yazarı Raimundus Lullus'tur. Dilerseniz, 1965 tarihli birinci eser sonraya kalsın, ben sadece ikincisini yazmakla yetineyim:

- Raimundus Lullus' Compendium Logicae Algazelis (Freiburg, 1967)

"Compendium" ne mi demek?

Hiiiç, sadece "Ders Kitabı" demek!


22 Şubat 2003
Cumartesi
 
DÜCANE CÜNDİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED