T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Şakayla karışık...

Acaba bir yerlerde ABD'nin bütün adamlarını topladığı bir mekân var mıdır? Afganistan operasyonunu tâkiben Üsame bin Laden ile Molla Ömer'i taşıdığı, bir süre sonra da Saddam Hüseyin'i götüreceği...

Guantanamo Bay diye bir üssün varlığından Afganistan operasyonuna kadar haberdar değildim. Sonradan öğrendim: Guantanamo Bay Küba'da neredeyse 100 yıldır ABD'ye ait bir askeri üs. İspanya-Amerika savaşı sırasında Küba'yı işgal etmiş Amerikalılar ve adanın bir bölümünü tek taraflı fesh edilemeyecek bir anlaşmayla kendilerinin yapmışlar... O gün bugündür, Küba'nın o bölgesi, Amerikan askeri üssü. Küba'da ipler kendi eline geçtikten sonra, Fidel Castro, anlaşmayı tanımamayı düşünmüş, tâciz ederek kaçmalarını sağlamaya çalışmış, nâfile... Her yıl gönderilen 2 bin dolarlık kira çekini paraya çevirmek yerine bir çekmecede saklıyormuş Castro...

Ya Guam Adası? Dünya haritasını önüme koyup "Guam nerede?" diye sorsanız yerini işaretlemede hâlâ zorlanırım. Guam'ın Amerikalılar tarafından üs olarak kullanıldığını da Körfez Savaşı sonrası, Kuzey Irak'tan toplam 5 bin kadar Kürt'ü eğitilmek üzere oraya taşıdıkları zaman öğrenmiştim... Gazeteler, Guam'a götürülenlerden "CIA Kürtleri" diye söz ettiler günlerce... Adada eğitilenlerden önemli bir bölümü sonradan ABD'ye götürüldü; ama "Uyumsuzluk" bahanesiyle tekrar kendi memleketlerine döndürüldüler...

Son zamanlarda, ABD'nin, Macaristan topraklarını da kullandığı ortaya çıktı. Iraklı muhalif grupları Macaristan'a taşıyıp silâhlı eğitim almalarını sağlıyor Amerika. Savaş ânı geldiğinde, Macaristan'da eğitilen Iraklı milisler, kendi ülkelerinde 'koçbaşı' görevi üstlenmeye hazırlanıyorlar...

ABD'nin Küba'daki Guantanamo Bay'de, Guam'da ve Macaristan'da özel amaçla kullandığı üsleri olduğunu biliyoruz. Kimbilir daha nerelerde, binbir amaca hizmet edecek biçimde hazır tutulan özel mekânları vardır Amerika'nın... Bunlardan birini, dünya egemeni olma yolunda 'bahane' teşkil etmesi için kullandığı kendi adamlarına tahsis etmiş olabilir...

Bu fikri aklıma düşüren, Afganistan'da rejim değişikliği getiren sürecin en önemli ismi Molla Ömer'le ilgili bir yayın oldu. Amerikan Vanity Fair dergisinin son (şubat 2003) sayısında yer alan Edward Grazda imzalı yazıda, ABD'nin Afganistan operasyonu sırasında buharlaşan Tâlibân lideri Molla Ömer anlatılıyor... Din eğitimi alan medrese öğrencilerinin kurduğu bir rejimin başına gelecek biri değilmiş Molla Ömer...

1995-96 sürecinde, ABD-Pakistan işbirliğiyle Afganistan'da ipleri eline alması sağlanan Tâlibân'ı, başlarda halka sempatik geldiği halde sonradan aşırılığa sürükleyen Molla Ömer'miş... Bütün keskin kararlar, başkaları tarafından alınsa bile, ona mâl edilmiş... Aslında uluslararası bir foto muhabiri olan Edward Grazda, New York'ta tanıştığı Khalid Hadi adlı Afgan gencini memleketine döndürüp Molla Ömer'in peşine takmış... Hadi, bula bula, yanyana iki kişinin epey uzaktan bir fotoğrafıyla, bir sakallı erkek fotoğrafı bulabilmiş, o da yandan çekilmiş... Dergi, "Molla Ömer hâlâ yaşıyor" demeye getiriyor...

Benim de kanaatim Molla Ömer'in yaşadığı; ancak Afganistan'da olduğunu düşünemiyorum bile. Guantanamo Bay nasıl Afganistan'dan getirilen esirlere, Guam 'CIA Kürtleri'ne, Macaristan'daki üs Iraklı muhaliflere tahsis edilmiş ise, daha önemli görevler üslenenler için de çok özel bir buluşma yeri olmalı ABD'nin...

Başkan Bush, 11 Eylül sonrası Afganistan'a saldırı hazırlığı yaparken, "Bizim Batı'da bir söz vardır ya hani, 'Ölü veya diri aranıyor' diye, ben de onun için aynı şeyi söylüyorum: Üsame bin Laden ölü veya diri mutlaka bulunacak" demişti. Benzer keskin sözleri bir süre daha tekrarladı Bush; ancak Afganistan operasyonunu tâkiben Üsame bin Laden adını bir daha ağzına aldığını duymadık. Onun nâmına, savunma bakanı, "Bizim Bin Laden'den daha önemli işlerimiz var" demekle yetindi.

Bölgeye Amerikan askerlerinin yerleşmesine sebep olan Üsame bin Laden nerede? Kimi, "Tora Bora'daki savaşta öldü" diyor... Kimi ise, el-Cezire televizyonunda yayımlanan bazı çekimlere bakıp "Sağ ve Afganistan'da saklanıyor" demekte. "Pakistan'da" diyen de var... Dillerinin ucunda, bir türlü söyleyemiyorlar, ama sonuç alacaklarını bilseler, "Irak'ta, Saddam'ın yanında" diyecekler...

Benim kanaatim, Üsame bin Laden ile Molla Ömer'in aynı yerde bulundukları... Bulundukları yerde, Saddam Hüseyin'e de kavuşacakları günü bekliyor olabilirler... Irak'ın üzerine yağan bombalar sırasında, Saddam da buharlaşırsa, ya da çok sayıda olduğu bildirilen benzerlerinden biri "İşte Saddam, ölmüş" diye gösterilip dosyası kapatılırsa şaşırmayacağım...

Saddam Hüseyin de, tıpkı Üsame bin Laden ve Molla Ömer gibi, bir daha bulunmamak üzere kayıplara karışacaktır... Görevi biten eski düşmanlarını nereye götürüyorsa Amerikalılar, onu da misafir edilmek üzere oraya taşıyacaklardır...

Şaka, şaka... Üsame bin Laden ile Molla Ömer'in ölmeyip bir yerlerde yaşadıkları, Saddam Hüseyin'i de bekledikleri benim bir şakam elbette. Ancak, gerçek olsa hiç şaşırmayacağım bir şaka. Bu tiplerin İslâm Dünyası'na verdikleri zarara bakarsanız, Washington'un kendilerini balla börekle beslemesi gerektiğine siz de inanırsınız...

Yok ben inanmıyorum, şaka canım, şaka...


5 Şubat 2003
Çarşamba
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED