AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Daum ne yapar?

Şimdilerde soru bu. Gerçi Türkçe açısından epeyce netameli ama; spor medyamız zerafet olsun diye böyle cümleler üretiyor. (Soru esasen "Daum ne yapabilir" şeklinde sorulmalıdır. Ama kabalık oluyor. Çünkü böyle sorulunca, icabında "Bu yönetimle hiçbir şey yapamaz" gibi sakil bir cevap da gelebilir.) Cevap: Ne yapsın adam! Henüz ortada fol yok, yumurta yok.

Öyle demeyin; üfürükten tayyare yapanlar takımı çoktan kurdu; şunları savunmaya, bunları orta sahaya, onları forvete koydu. Geriye bir kaleci sorunu kaldı.

Malum, Rüştü gidiyor.

Tulûat bir yana Daum'un gelmesi isabetli olmuştur. Aklın yolu bir. Türkiye'yi tanımayan bir hoca gelseydi, ilk altı ayda ancak altı cümle öğrenebilirdi. Muhtemelen Fenerbahçe'de bir "silbaştan" yapılacak. Yeni bir takım oluşturulacak. Hep söyledik, herkes söylüyor. Bir "takım"ın vücut bulması asgari bir yıl sürer.

İşte Fenerbahçe'yi ve tabii Daum'u bekleyen en büyük engel. İkinci ve bundan da büyük (nasıl oluyorsa oluyor) engel ise şu: Fener'in yeni sezonda oynayacağı ilk beş maç. Bu maçlar ÖSS sınavındaki baraj puanını andırıyor.

Geçemezsen halin harap.

Fenerbahçe'nin malum kazanı kaynamaya başlıyor. Altıncı maçda kötü giderse kazan kaldırılıyor.

Gelelim transfer konusuna.

Ben bu yazıyı yazarken muhtemelen Ümit Özat ve Ceyhun ile bir kez daha masaya oturulmuştur. Bu futbolcular esasen iyi futbolcular. Ne demek bu: Şu demek: İyi bir futbolcu iyi bir takımda iyi olur. Tuncay da öyledir, Serhat da, Yusuf da. Takımdan gidecekler var elbet. Ama kalacaklar daha çok. İlk iş bunların seçiminde. Beşiktaş "maşallah" yerli futbolcu bırakmadı. Göze batan starları kaptı. Sinan, Okan, hele ki Ahmet Hassan. Bana göre Gençlerbirliği'nde başka iyi isimler de var (Msl. El-Saka) ama bunları Cavcav'ın elinden söküp almak meseledir. Transferin starlarından geriye bir İbrahim Toraman kaldı. Bakalım o kime nasip olacak.

Böylece Daum içten ziyade dışa bakacak demektir. Fenerbahçe'ye dışarıdan gelen şöhretlerin (Ortega dahil) nasıl bir serüven yaşadıkları biliniyor. Bu otuz iki kısım tekmili birden filim umarız yeniden vizyonu girmez. Daum ferasetli, hırslı, işini bilen biri. İşine karışılmaz ise ne âlâ. Ama bu mümkün mü?

İşte cevabı muğlak bir soru.

Araba çukura yuvarlanmış ise yol gösteren çok olur.

Hadi bir yol da biz gösterelim.

Beşiktaş'ı şampiyon yapan (Pek çok takım için geçerli olan) formül şudur: Savunmayı sağlam tutacaksın, yenemiyorsan yenilmeyeceksin. Bu formül Cordoba, Ronaldo, Zago ve (Galatasaray'ın beğenmediği) Ahmet üzerine kuruldu. Pancu ve Sergen yüzde elli piyango, yüzde elli Lucescu'nun eseridir.

Pascal, İlhan ve Ahmet Dursun'u düşünürseniz Beşiktaş'ın forvette nasıl bir gol kısırlığı yaşadığını anlarsınız. Bu sebeple yeni transferler (Sinan, Okan, Ahmet Hassan) forvet ağırlıklı oldu. Daum'un yapacağı ilk iş sağlam bir savunma kurmaktır. Bu da dışarıdan gelecek tecrübeli adamlar ile olur. Ben notumu buna göre vereceğim.

Bekleyeceğim, göreceğim.


10 Haziran 2003
Salı
 
MUSTAFA KUTLU


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED