|
|
Kırmızı, koyu kırmızı
ve daha koyu...
Başbakan Tayyip Erdoğan 'bürokratik oligarşi' eleştirilerini sürdürüyor. Cumartesi günü bir açılışta yaptığı konuşmada söylediklerini, dün, Akşam yazarı Ayşe Önal'a verdiği mülâkatta biraz daha açtı. Dediği şu: "Sistem iktidar olmanın yollarını 'bürokratik oligarşi' ile kapatıyor; hükümet olmaya yol veriyor, iktidar olmaya yol vermiyor." Tespiti, benzeri sözleri daha önce başka politikacıların ağzından da işittiğimiz için fazla önemsemeyebiliriz. İktidarlar, karşılaştıkları her zorlukta, topu taca atmak için benzer mâzeretlerin ardına sığınabilirler. Henüz yedi ayını doldurmamış Ak Parti iktidarı da, sağdan-soldan aldığı eleştirilere, Başbakan Erdoğan'ın ağzından, 'bürokratik oligarşi' mâzeretiyle cevap veriyor olabilir. Ancak, geçmişte benzer sözlerin başka ağızlardan da çıkması, tespiti mercek altına almamızı engellememeli. Ya geçmişte söylendiğinde de gerçekleri yansıtıyorsa o tespit? Ya önceki hükümetlerin eli kolu da, hükümet olmalarına izin verdiği halde iktidar olmalarını engelleyen bir yapıyla bağlı idiyse? Tayyip Erdoğan'ın seslendirdiği tespiti Türkiye'de yerleşik sistemin özelliğini açıklayıcı olarak görmek de pekâlâ mümkün... Ak Parti hükümetiyle birlikte siyaset jargonuna yeni bir terimin girdiğinin elbette herkes farkında da bunun ne anlam taşıdığı üzerinde pek azımız kafa yoruyoruz: 'Kırmızı çizgiler'... Bu terim son zamanlarda bolca kullanılıyor... En son, "Kuzey Irak'taki kırmızı çizgilerde hafif değişiklikler olduğu" açıklamasında karşımıza çıktı. Ancak, bazı 'kırmızı çizgiler' hâlâ önemini koruyormuş... 'Kırmızı', hep bildiğimiz gibi, yasak olanı çağrıştırıyor. Trafikte 'kırmızı ışık', spor karşılaşmalarında 'kırmızı kart', âsâyişte 'kırmızı alarm' en üst sınırın işaretleri. Kırmızı ışıkta durmalı, kırmızı kart almamaya çaba göstermelisiniz; kırmızı alarmda ise dikkatiniz sürekli ayakta olmalı... Bir de geçmişte varlığından haberdar olduğumuz 'kırmızı kitapçık' var; sadece belli kişilere teslim edilen o kitapçıkta yazılanlar, başbakan ve bakanlar için devletin 'kırmızı çizgileri'ni belirliyor... Dünyada, hangi eğilim iktidara gelirse gelsin bütün hükümetlerin uymakla mükellef oldukları devlet politikalarının belirlendiği 'kırmızı kitapçık' uygulamasına dayanan bir başka devlet herhalde yoktur. İdeolojik devletlerin, teokrasilerin bile temel esaslarını açık kaynaklardan öğrenmek mümkündür; sadece birkaç kişinin görmesine izin verildiği için, 'kırmızı kitapçık'ta çerçevesi çizilen bizdeki 'sistem' herkes için tam bir muamma... Ak Parti'nin Kıbrıs başta olmak üzere pek çok konuda önceden belirlenmiş politikaları hayata geçirememesi, büyük ihtimalle, 'kırmızı kitapçık'ta çerçevesi çizilen 'kırmızı çizgiler' yüzünden... Türkiye'de 'atanmışlar' ile 'seçilmişler' arasında ciddi bir sorun var. 'Atanmışlar', hiç değilse kâğıt üzerinde 'seçilmişler' tarafından atanıyorlar; ancak bugüne kadar gördüğümüz, 'seçilmişleri' esas seçenlerin 'atanmışlar' olduğu... Kendi tercihleri olmayan her hükümeti hizaya getirmeye çalışıyor 'atanmışlar', bunu başarmanın yöntemlerini de elleri altında hazır tutuyorlar... 'Kırmızı kitapçıklar' ve "Devlet işlerinde devamlılık esastır" türü sloganlarla kendi iktidarlarının devamını sağlıyorlar... Gerçekten de, yerleşik yapı, "Partilerin hükümet olmasına yol veriyor, ama iktidar olmasına yol vermiyor..." Ak Parti hükümeti, bu gerçeği iktidarının yedinci ayında fark ettiği için kendimizi şanslı sayabiliriz; tabii, tespitinin gereğini yerine getirmeyi sağlayacak adımları kararlılıkla atması şartıyla... Demokrasinin önünü açmak için elinde büyük imkânlar var bu hükümetin. Başbakan Erdoğan'ın tespitini bugün kendisine hak vererek dinleriz; eğer o tespit, dönemin sonuna doğru, iş görememelerinin ve başarısızlığın mâzereti haline dönüşürse, aynı anlayışı görmeyi Başbakan Erdoğan beklememeli... Önceki hükümetlere de anlayış gösterilmemişti...
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |