|
|
Kupanın gölgesinde
Milli Takım'ın Dünya Kupası'nda kazandığı başarı, futbol camiası ve umum halk nezdinde bir beklenti çıtası oluşturmuştur. Bundan böyle Avrupa Kupaları'na katılacak takımlar -Galatasaray'ın önceki yıllardan gelen başarılarını da düşünerek- bu çıtayı göz önünde tutacaklardır. Bu yıl esasen Galatasaray Fatih Terim'le anlaşarak "kaldığı yerden devam" kararı almış gibidir. Tüm Galatasaraylılar ve tüm Türkiye Avrupa tecrübesi oldukça zengin bulunan Terim'den değil bir düşüş; yeni zaferler beklemektedir. Fenerbahçe cephesindeki beklenti de büyüktür. Başta Aziz Yıldırım olmak üzere yönetimin "Avrupa'da mutlak başarı" sözü vardır. Başkan bu sözü tutmak için sağlığından taviz vererek işi bırakma kararından dönmüş ve yeniden kolları sıvamıştır. Beşiktaş ise 100. yıl kutlamalarını en azından özlenen "Lig şampiyonluğu"nu yakalayarak karşılamaya hazırlanmaktadır. Yönetim bu yolda her fedakârlığa hazır görünüyor. Durumbu merkezde olunca -açıkçası beklentiler büyüdükçe- çalışmanın, hırsın, mücadelenin kaçınılmaz olduğuna hükmedebiliriz. Milli Takım'ın Dünya Kupası'nda gösterdiği başarı ülke çapında futbola duyulan ilgiyi ziyadesi ile artırmıştır. Avrupa Kupaları'na katılacak takımlarımızın başarısız olması yurt çapında büyük bir hayal kırıklığı yaratacak; futbola duyulan ilgi nasıl hızla yükselmiş ise ondan daha hızlı bir biçimde düşecektir. Dikkat edilirse Avrupa Kupaları'nda alınacak neticeleri önemsediğimiz; buna mukabil yeni lig sezonunu ikinci plana attığımız görülür. Niçin? Çünkü artık futbola duyulan ilgi yurt sınırlarının dışına taşmıştır. Yurt içindeki başarılar yurt dışından gelecek zafer haberleri ile taçlanmadıkça belli bir seviyede kalmaya mahkûmdur. Açıkçası Türk futbolu Dünya Kupası'nda alınan üçüncülük derecesinin gölgesinde oynanmaktadır. Bu beklentileri karşılayacak olan üç büyüklerin transfer bombası tartışmasız Ortega olmuştur. Geldi, geliyor, gelecek derken; beklenen gerçekleşti: Ortega sarı-lacivert formayı giydi, şimdi hazırlık maçlarında oynuyor. Bu maçlardaki performansı çok zayıf. Elbette "henüz hazır olmadığı" söylenecektir. Fener seyircisinin bundan böyle maçlara Ortega'yı seyretmek için gideceği varsayılırsa bu Ortega'nın, bu beklentiye cevap vermesi çok güç. Eğer Ortega bu yılın transfer bombası olarak Fenerbahçe yönetiminin elinde patlayan bir balon olursa taraftar bu skandalı affetmez. Çünkü kendisi kulübe gerçekten pahalıya oturmuştur. (Söz aramızda ben Galatasaray'ın Felipe'sini daha çok beğendim.) Washington'u da aynı açıdan ele alabiliriz: Çünkü o da "güya henüz hazır değil." Beşiktaş'ın yaptığı transferler bir yana bence en büyük kozu Lucescu'dur. Eğer hoca Sinan Engin ile iyi bir bağlantı kurabilirse Beşiktaş için gerekli sistem anlayışını oturtabilir. Lucescu mütevazı yapısı içinde işini bilen bir hoca. Ancak -Ahmet Dursun'un sakatlandığını hesaba katarsak- henüz istediği transferler yapılmış değil. Keşke bu hazırlıklar ve dişe-diş mücadele ile geçecek olan yeni sezonda Mustafa Denizli'yi de bir takımın başında görebilseydik. Antep, Trabzon, Ankaragücü, Denizli, Kocaeli vb. gibi takımlar üç büyükleri zorlamaya devam etse; süper lig üç değil; beş, yedi, on büyük takım ile oynansa, her maç bir derbi olsa; daha güzel olmaz mı. Olur elbet. Ben bu yıl ligin çok zorlu-zevkli geçeceğine inanıyorum. Bunun psikolojik alt-yapısı Avrupa Kupaları'nda kurulacak.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |