Polislik en stresli mesleklerin başında yer alıyor. Çalışma şartları ve muhatap oldukları suçlular polislerin ruhsal durumunu derinden etkiliyor. İstanbul'da görev yapan polisler üzerinde yapılan bir araştırma da onların yaşadığı stresi ve bunalımı tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü verilerinden yapılan derlemeye göre, 1992-2002 yılları arasında İstanbul'da görev yaptığı sırada 1 başkomiser, 1 komiser, 3 komiser yardımcısı, 51 polis memuru olmak üzere toplam 56 polis beylik tabancalarıyla intihar etti. Aynı dönemde, 1 emniyet müdür yardımcısı, 2 emniyet amiri, 1 başkomiser, 10 komiser, 7 komiser yardımcısı ve 638 polis memuru olmak üzere toplam 659 polis de çeşitli nedenlerle görevinden istifa etti.

Kendi silahlarıyla ölüm

1997 yılı, 1 komiser yardımcısı ile 9 polis memurunun intihar etmesi ile en fazla intihar yılı olarak kayıtlara geçerken, 1998 ve 2000 yıllarında da her yıl 8-9 polisin intihar etmesiyle de bu yıllar 2. sırayı aldı. 2002 yılının ilk 6 aylık döneminde ise, 1 başkomiser ile 3 polis memuru girdikleri bunalım sonucu beylik tabancalarıyla kendilerini vurarak intihar etti.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde görevli iken, 1992 ile 2002 yılları arasında da 659 polisin de çeşitli nedenlerden istifa ettiği görülürken, 1999 yılında 1 emniyet müdür yardımcısı, 1995-96 yıllarında 2 emniyet amiri, 2000 yılında 1 başkomiser, 1997 ve 2001 yılları arasında da 10 komiser ile 7 komiser yardımcsının istifası dikkat çekti.

Polisteki intihar ve istifaları Yeni Şafak'a değerlendiren Uzman Dr. Hamdi Kalyoncu, bazı mesleklerin psikiyatrik hastalıklar bakımından risk grubunu teşkil ettiğini, bunların içinde de en önde gelen mesleğin polis mesleği olduğunu belirtti.

Etki altında kalıyorlar

Dr. Kalyoncu, toplumun özellikle suç işleme oranı yüksek olan kesimleri ile karşılaştıkları için polislerin ister istemez etki altında kaldıklarını anlatarak, "Sürekli suçlu potansiyeli bulunan kişilerle muhatap olan polisler, zaman zaman depresyona girebiliyor. Bir taraftan toplumun genel problemlerinin etki alanı içinde olan emniyet güçleri, toplumun genel sıkıntılarını da yaşarken, bunun üzerine her gün suç işleyen insanlarla uğraşmak durumunda kalıyorlar. Bunun sonucunda yüklendikleri stres, ruhsal yapıları üzerinde daha fazla tahribat meydana geliyor. Bu da öncelikle depresyon, intihar teşebbüsü, nevrotik reaksiyonlar başta olmak üzere, bazı hastalıkları ortaya çıkarıyor" dedi.

Maddi durumları düzeltilmeli

Dr. Kalyoncu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunun yanında insanın ruh sağlığı ve direncininin kullanılmasında son derece etkin olan, inanç eğilimlerinin güçlendirilmesi gerekir. Hangi dine, inanca bağlı olursa olsun. Polislerin, psikolog ve psikiyatristlerden toplu seminer almaları temin edilmelidir. Bu kişilerin özellikle maddi problemlerle karşılaşmaması gerekir."

Polislerin toplumla iç içe olmalarının temin edilmesi gerektiğini de kaydeden Kalyoncu, "Şüphecilik psikozları ortaya çıkar. Her suçlu insanın bile aynı zamanda iyi öğeler taşıdığı hatırlatılmalı" diye konuştu.

Kendileri için ne diyorlar?

Polisin sorunlarını dile getiren bazı polis memurları ise, polisteki intihar ve istifaları Yeni Şafak'a değerlendirirken, sorunların başında maddiyatın yattığını, bu nedenle ailevi sorunların başladığını belirttiler. Devlet memuru oldukları için isim vermeyen memurlar, son dönemlerde çoğu meslektaşlarının aşırı borçlanmaya gittiklerini bu nedenle yüksek olan streslerinin daha da arttığını ifade ettiler. Bazı memurlar ise, çalışma saatlerinin çokluğu, fazla çalışmalar nedeniyle sosyal aktivitelere katılamama ve amirleri ile sorunlar yaşadıkları için depresyon yaşadıklarını belirttiler.

HASAN TAŞKIN / İSTANBUL