|
|
Reklam ürünü sollarsa
Şiddet ve cinsel içerikli reklamların ürünü sattırmadığını kanıtlayan araştırma, ürünün önüne geçen reklam mantığının tartışılması gereğini bir kez daha ortaya koydu Reklamlarla yatar, reklamlarla kalkar olduk. TV'lerde reklam arası film veya film izler gibi reklam izliyoruz. Hepimizin beğendiği, favori reklamları var. Kimini çok severken kimine kızıyor, kimine dudak bükerken kimi de yüzümüzü kızartıyor ve bir başka kanala geçmemize neden oluyor. Ne yaparsak yapalım reklam bombardımanından kurtulamıyor, gittikçe devleşen bu sektörün hedef kitlesi oluyoruz. Reklamlar artık hayatımızın vazgeçilmezi durumuna geldi. Ancak televizyon programlarında olduğu gibi reklamlarda da toplum yapısına uygunluk noktasında birçok olumsuzluklarla karşılaşıyoruz. Toplumun mevcut iletişim kodlarını çözerken değerlerini ve inançlarını da rencide eden cinsel içerikli reklamlar gibi.
Reklamdaki cinsel içerik sattırmıyor
Tüm görsel medyada öne çıkarılan bir satış unsuru olarak kullanılan cinsellik, reklamlarda da yoğun bir şekilde kullanılıyor. Tanıtımı yapılan ürünler alakasız bir biçimde cinsellikle ilgilendirilirken, uzun zamandır ekranlarda dönen bir şampuan reklamıyla bir dondurma reklamı örneğinde olduğu gibi cinsel çağrışım yapacak şekilde sunuluyor. Geçtiğimiz günlerde ABD'li bilim adamları, cinsel çağrışımlı reklamlarda sunulan ürünlerin satılmadığını ortaya çıkaran bir araştırma yapmışlardı. IOWA Üniversitesi bilim adamları cinsellik ve şiddet içerikli TV programları ve reklamların hafıza üzerindeki etkisini inceledikleri araştırmalarında, 300 gönüllü izleyiciye cinsellik ve şiddet içerikli program ve reklamlarla, cinsellik ve şiddet içermeyen program ve reklamları izlettiklerinde, ilginç sonuçlarla karşılaştılar. Araştırma sonuçlarına göre, cinsellik ve şiddet içermeyen program ve reklamları izleyenlerin, markaları çok iyi hatırladıkları, cinsellik ve şiddet içeriklileri izleyenlerinse, marka hatırlamada sınıfta kaldıkları, ayrıca cinsel çağrışımlı reklamlarda sunulan ürünlerin satılmadığı ortaya çıktı. Bu araştırma sonucunun, ürünle beraber cinselliği de pazarlayanların ne kadar ilgisini çekeceği bilinmez ancak bilinen tek şey varsa o da, Türk toplumunun yapısına uymayan bu tür reklamların özellikle çocuklar ve gençler üzerindeki olumsuz etkilerinin olduğudur.
REKLAMLAR MODERN DÜNYANIN MASALLARI
Fatma K. Barbarosoğlu - Sosyolog (Yeni Şafak yazarı): Reklam, gösterilebilir olanın en fazla görünür kılınmasına yönelik mantık tarafından kurgulanıyor. Görünürlüğünün dozu artırıldıkça artırılabilen iki şeytani damar var: Şiddet ve cinsellik. Bu iki dürtü insanın en hayvan tarafına seslendiği için kolayca algılanabiliyor. Bu şekilde uyarılan seyirci tüketerek doyuma ulaşıyor. İki tür reklam var: Markanın akılda kalmasını sağlayanlar ve daha fazla tüketmek için her şeye razı olmayı göze alan insan modelini yetiştirmeyi hedefleyen reklamlar. İkincisi birincisini besliyor aslında. Reklamlarda cinsellik arttırılarak insanların tekamul etmesi engelleniyor. Çünkü reklamlar modern dünyanın masalları. İçinden ibret hikayeleri çıkmayan hep aynı basamakta -nefs-i emmare basamağında- kalmayı yücelten masallar. Buna muhataplar için öncelikler sıralaması ortadan kalkıyor. Her şey daha çok tüketim için mübahlaşıyor.
BASİT BİR ÜRÜN SATMA STRATEJİSİ
Nazlı Ökten- Sosyolog (Galatasaray Üniversitesi Öğretim Görevlisi): Tek bir araştırmadan yola çıkarak genellemeye varmaktan kaçınmak gerek. Ancak cinselliğin, medyada öne çıkarılan bir unsur olduğu gerçek. Basit bir ürün satma stratejisi olarak görebileceğimiz bu eğilim, tüketim toplumunun herşeyi nesneleştirmesiyle ilgili. Bu tür yapıda, arzulama edimi, ancak nesneleştirme yoluyla karşılanır. Görsel olarak da insan bedeninin parçalara ayrılmasını vurgulayan bir estetik geliştiren bu bakış açısı, insanı bütünsellik içinde değil, işlevsel parçalar halinde sunar. Bu parçalanmış estetik, bedeni parçalara ayırmakla yetinmez, cinselliği de hayatın içinden çekerek pazarlar. Reklamın, ürünün önüne geçecek kadar baskın olduğu örnekler, reklamcılığın kendi mantığı içinde de tartışılır durumlardır. MUSTAFA NİZAMOĞLU
|
|
|