T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
İsrail'den Türkiye'ye; Türkiye'den İsrail'e...

3 Kasım seçimlerinden 48 saat sonra İsrail yolunu tuttum. Tam üç gün sonra -daha önce de belirtmiş olduğum gibi- Tel Aviv Üniversitesi'nin Moşe Dayan Merkezi'nde kalabalık, ilgili ve Türkiye'ye ilişkin gayet bilgili bir topluluk önünde seçim değerlendirmesi yapıyordum. O toplantının ardından bir yemekte Türkiye'de görev yapmış iki İsrail büyükelçisi Zvi Elpeleg ve Uri Gordon, daha önce Türkiye'de maslahatgüzarlık yapmış, İsrail Dışişleri'nin Ehud Barak iktidarı dönemindeki müsteşarı Alon Liel ile birlikte olduk. Bu isimler, özellikle Alon Liel, İsrail'in Türkiye'yi dinlediği 'uzmanlar' olarak addediliyorlar. Onların, bizlerin dilinden Türkiye'yi dinlemesi kadar, bizim onların gözünden Türkiye-İsrail irtibatını dinlemek ilginçti.

İşin ilginç yanı, İsrail Türkiye'deki seçimleri ve sonuçlarını ilgiyle izlerken, kendisi de 'seçim atmosferi' içine girmişti. İsrail'in, belki de tüm bölge ülkelerinden daha yoğun bir ilgiyle Türkiye'deki seçimleri ve sonuçlarını izlemesi anlaşılabilir bir durum; çünkü, Türkiye, İsrail için ve İsrail açısından, Amerika'dan sonra 'en yakın ilişkiler'e sahip olduğu ülke. Üstelik, 'bölge ülkesi' ve üstelik 'bir dost Müslüman' ülke.

Türkiye'nin İsrail nezdinde 'sevecen' çağrışımlar yapmasına yol açan bir başka 'özelliği' de var. Fenerbahçe ve Haim Revivo! Kudüs-Ramallah ve Bethlehem arasındaki yani Batı Şeria'daki kontrol noktalarında İsrail askerleri Türk pasaportunu görür görmez, yüzleri ışıldıyor ve 'Fenerbahçe' ya da Haim Revivo diye haykırıyorlar. Sert ifadeli askerleri yumuşatmanın bir yolu, pasaportu karıştırırken 'Fenerbahçe' ya da 'Revivo, Revivo' diyerek adeta bir 'vize' elde etmek. İşe yarıyor...

İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkilerin boyutlarının yanısıra 'içeriği'ne ilişkin ilginç bir gözlemi yapabilmek, 10 Kasım töreninde bulunmak sayesinde oldu. Hayfa yakınlarında Atatürk'ü anma toplantısı düzenlenmişti. Atatürk ormanının, Süleyman Demirel korusunun girişinde, sabahın sekiz buçuğunda, İsrail'in dört bir yanından kuzeye gelen Türkiye kökenli Yahudilerin arasında büyükelçilik personelimiz ve Hebron'da (El-Halil) görev yapan subaylarımızla birlikteydik. Törenin daha da çarpıcı yanı, Türkiyeli Yahudiler tarafından yapılan konuşmaların 'taşıdığı' mesajlardı. Atatürk ve laik-demokratik Türkiye, İsrail'in 'dinci siyasi akımları' dışında yer alanlar için, besbelli, sürekli bir 'referans' vesilesi.

Bu bakımdan, Ak Parti'nin seçim zaferinin İsrail'de hissedilir kaygılara yol açmış olması farkedilebilir ve anlaşılabilir bir olgu. Ne ilginçtir ki, İsrail basınında yer alan ve kaygı dozu derhal hissedilen onca yazı arasında, neredeyse sadece, Hayfa Bar-İlan Üniversitesi'nin Begin-Sedat Merkezi'nin direktörü Efraim İnbar'ın Likud eğilimli Jerusalem Post'ta 12 Kasım'da yayınlanan yazısı Ak Parti'yi kolluyordu. Efraim İnbar, söz konusu yazıyı, İsrail kamuoyunu 'teskin edici' nitelikte şöyle bitirmişti:

"AKP'nin açıklanmış pozisyonlarına bakıldığında, Türkiye'nin dış ilişkilerinin temel çizgileri, yeni hükümet politikalarını geliştirdikçe değişmeden kalacak. Türkiye'nin İslamcıları milliyetçidirler -pan-İslamist olmaktan ziyade ulusal çıkarları esas olarak davranırlar. Bu bağlamda, Türkiye ve İsrail arasındaki iyi ilişkiler ve stratejik ortaklık devam edeceğe benziyor. Terörizme karşı savaş dahil olmak üzere birçok önemli bölgesel ihtilaf ve küresel sorunlara ilişkin olarak, İsrail-Türkiye işbirliğinin korunacağı anlaşılıyor.

İsrail'in, Türkiye'deki gelişmeleri dikkatle izlemesi gerekmekle birlikte, yeni Türk hükümetine başarı dilemek için her türlü neden vardır. Güçlü ve demokratik bir Türkiye, İsrail'in hayati çıkarlarınadır."

Efraim Inbar'la Washington'da bundan iki buçuk yıl önce bir panelde ters görüşlere sahip iki konuşmacı olarak birarada bulunmuştuk. Kafasında dindarlık göstergesi olan kippa (takke) vardı ve Refah ve Fazilet'ten hiçbir rahatsızlığı olmadığını bana söylemişti. İsrail'e son kez gittiğimde, onu Hayfa'da arayacak vakit bulamadım ama on yıldan aşkın bir süredir ilk kez gördüğüm, çok değişmiş, gelişmiş ve daha güzelleşmiş gördüğüm Hayfa'yı bu hale getiren belediye başkanı ilgimi çekti. Amram Mitzna.

Hayfa Belediye Başkanı Amram Mitzna, önceki gece İşçi Partisi'nin liderlik yarışını kazandı. 28 Ocak'ta yapılacak İsrail seçimlerinde, Likud adayına yani ya şimdiki Başbakan Ariel Sharon'a veya Dışişleri Bakanı Binyamin Netanyahu'ya karşı o yarışacak. Mitzna, karşısına parti lideri olarak çıkan ve iki hafta öncesine dek Sharon hükümetinin Savunma Bakanı olan Binyamin 'Fuad' Ben-Eliezer'e yüzde 15'lik bir fark attı.

Mitzna da, tıpkı Yitzhak Rabin, Ehud Barak ve Ben-Eliezer gibi İşçi Partisi'nin asker kökenli lideri oldu. 1963'te katıldığı İsrail ordusunda en fazla nişan alan komutanlardan biri. 1967 ve 1973 savaşlarında yaralanmış bir tankçı general. 1986-93 arasında yani Birinci İntifada döneminde Batı Şeria'daki komutan. Ama, kariyeri, esas olarak 1982 Lübnan işgali sırasında, Sabra-Şatila katliamı üzerine Savunma Bakanı Sharon'u protesto ederek ordudan ayrılmaya kalkmasıyla parladı.

Sharon'a karşı hiçbir üniformalının göstermediği 'ilkeli' tavrı, Hayfa Belediye Başkanı olarak sürdü ve Amram Mitzna, şimdi de İşçi Partisi'nin en 'güvercin' lideri olarak niteleniyor.

Bir kibbutz çocuğu ve Eşkenaz kökenli olan Mitzna, işgal altındaki topraklardaki Yahudi yerleşim merkezlerinin tek taraflı olarak terkedilmesinden, gereğinde Yasir Arafat dahil Filistinlilerle görüşmekten ve bir 'Filistin devletinin kurulması' ile İsrail'in Filistinlilerden ayrılmasından ve seçimlerden sonra Likud ile 'ulusal birlik hükümeti'nde İşçi Partisi'nin koalisyon ortağı olarak yer almamasından yana.

Bu görüşlerinin kendisine seçim zaferi getirmesini beklemeyenlerin, Likud'un (muhtemelen Sharon'un) 28 Ocak'ta seçimleri kazanacağını tahmin eden İsrailli gözlemcilerin sayısı hayli fazla.

Yine de, 'Abdullah Gül hükümeti-Tayyip Erdoğan iktidarı'nın, İsrail'in Türkiye'deki seçimlere duyduğu ilgi kadar, İsrail seçimlerine ilgi duymasında ve oradaki gelişmeleri ve Mitzna'yı dikkatle (ve umutla) izlemesinde yarar var...


21 Kasım 2002
Perşembe
 
CENGİZ ÇANDAR


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED