|
|
ROPÖRTAJ: HAMDİ ATEŞ ABD'nin Irak'a müdahalesi ve Türkiye'nin Kuzey Irak'taki endişelerini değerlendiren Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğu Ergil, ABD'nin müdahalesinin sadece Irak'la sınırlı kalmayacağını, tüm bölgeyi içine alacağını söyledi. Müdahalenin Afganistan'la başladığını ve Irakla süreceğini ileri süren Ergil, "Düşmandan sonra sıra dosta gelecek. Rejimler değişecek, krallıklar, sultanlıklar yıkılacak. Daha demokratik yönetimler oluşacak" dedi. Planların hazırlandığını ve bunun önüne geçmenin mümkün olmadığını iddia eden Ergil, Türkiye'nin endişelerinin yersiz olduğunu anlattı. Yeni Şafak'ın sorularını cevaplayan Ergil, Kuzey Irak'taki gelişmelerden, ABD'nin Irak müdahalesinin arkasındaki nedenlere, Türkiye'nin kaygılarından, Irak'taki Türkmenler'e kadar çarpıcı açıklamalar yaptı.
Planları hazırlandı
Siz ABD'nin operasyonunun Irak'la sınırlı kalmayacağını söylüyorsunuz. Bunu biraz anlatır mısınız? Irak'ın istikrara kavuşturulması lazım. Irak'ın istikrarını bozan en önemli unsurlardan biri Kürt isyanıdır. Irak'ın istikrarı için Kürtler'in sistem içine oturtulması gerekir. Bundan sonra bölgenin istikrarsızlığına izin verilmeyecek. Bunun için istikrarı tehdit eden bütün yönetim tarzları ortadan kaldırılacak. Buna karar verildi. Bunun planı yapıldı. Bu sadece Washington'da yapılmadı. Batı merkezlerinde de yapıldı. Yoksa bu uluslararası koalisyon oluşmazdı.
Rejimler değişecek
Planda neler var? Olaya Amerika'nın Irak'a müdahalesi olarak bakmamak gerekir. Ortadoğu'nun, bütün dünyanın yeniden tanzimi söz konusu. Bir kere büyük bir değişiklik olacak Ortadoğu'da. Yani Suriye, Irak, Ürdün, İsrail, Filistin'le sınırlı kalmayacak İran'dan, Suudi Arabistan'a kadar bütün bölge yeniden tanzim edilecek. Güvenliği tehdit eden unsurlar ortadan kaldırılacak. Bu öncelikle silah kullanan terör örgütleridir, sonra silah kullanan rejimlerdir, daha sonra da Batı'ya düşman olan yönetimlerdir.
Hukuki ve ahlaki altyapı oluşturuluyor
Bu Afganistan'la başladı diyebilir miyiz? Diyebiliriz. Afganistan'la başladı, Irak'la devam edecek. Sonra sıra dostlara gelecek. Bu geleneksel rejimler, krallıklar, sultanlıklar falan... Amerika'nın bunu Amerikan emparyalizmi, Pax-Amerikana şeklinde empoze etmesi mümkün değil. Öncelikle uluslararası hukuka uydurulması ve ahlaki temelinin oluşturulması lazım. Ahlaki alt yapısını demokratikleşme ve insan hakları oluşturulacak: Bunlar demokratikleşmeye izin vermiyorlar, insan haklarını hiçe sayıyorlar, için için insanları isyana teşvik ediyorlar, terör duygusunu besliyorlar, bu çıban başlarının ortadan kaldırılması gerekir. Uluslararası hukuk açısından ise tehdit mazereti kullanılacak. Uluslararası hukuka uydurulması Körfez Savaşı'nda Birleşmiş Milletler (BM) kararlarıyla sağlanmıştır. 'Bölgeyi ve insanlığı tehdit eden ve kitle imha silahları üreten bir rejimin elinden bunları almak, bir tehdit unsuru olmaktan çıkarmak' gerekçesi şimdi tazelenmeye çalışılıyor. Ayrıca Amerika, kendi kamuoyu ve siyasal kurumlarının da iznini alarak bunu yapmak istiyor. Bush önce Temsilciler Meclisi, ardında da Senato'dan bu yönde bir yetki aldı. Şimdi de istediği, istediği olmazsa istediğine yakın bir kararı BM'den icazet alırsa müdahalesinin hukuki temelini oluşturmuş olacak. Avrupa ikna olacak
Bir direniş var ama... Bir direniş var ama bunun sürmesi mümkün değil. Amerika Avrupa'nın kendi içindeki kavgasını birden fazla önledi. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı'nda, sonra da Bosna ve Kosova'da bunu yaptı. Amerika eğer müdahale etmeseydi Avrupa kendi kavgalarının esiri olacaktı. O yüzden Avrupa'nın önce ahlaken, sonra demokratik ve pazar ekonomisini temel alan bu ülkelerin güvenliği ve sürdürülebilirliği için Amerikan'nın yanında yer almak gibi bir yükümlülüğü var. Amerika bunu açık açık söylüyor. Batılı ülkelerin bir kısmı da bunu söylüyor. İngiltere, İspanya hatta Fransa söylüyor. Almanya burada bir miktar direndi ancak kendini çok kötü bağladı. Schroeder bunu bir iç siyaset malzemesi yaptı. O kadar baskı var ki, Alman merkezi güçleri arasında Schroeder de buna fazla dayanamayacaktır. Katılmasa bile onaylamak zorunda kalacaktır. Avrupa da Amerika'nın yanında yer almaya hazırlanıyor. Bunun anlamı, Irak'a müdahale edilecektir.
Öncelik Filistin değil
Sizin anlattıklarınıza göre Amerika'nın Avrupa'yı iknası zor olmayacak. Ancak Filistin'deki yaşananları da gözönüne aldığınızda bölge ülkelerini nasıl ikna edecek? Bu çok daha zor olacak. Batı'nın birincil açıdan önem verdiği şey İsrail-Filistin çatışması değil. Kendi düzeninin istikrarsızlığa uğramadan, tehdit edilmeden sürdürülmesi. Özgürlüklerinin ve refahının sürmesi. Refahının sürmesi için Ortadoğu'nun zengin kaynaklarının Batı'ya kapanmaması lazım.
Enerji dolaşımı
Asıl neden enerji kaynakları mı? Dünya ekonomik sisteminin çalışması için malların, bilginin, emeğin ve enerjinin serbest dolaşması lazım. Kesintisiz, nisbeten makul fiyatlarla alınıp satılması lazım. Bunu engelleyen tek şey güvensizliktir. Güvensizliğin de iki kaynağı vardır. Kabadayı devletler ve rejimler, terörist gruplar. Ki bunlar ortadan kaldırılacak. Yani dünya liberalleşecek... Tabiî çok kolay olmayacak. Ama gidiş bu yönde, buna ayak diremenin gerçeği yok. O güçler tasfiye edilecektir.
Federasyon kaçınılmaz
Türkiye savaşa karşı olduğunu sürekli tekrarlıyor. Üstelik Kuzey Irak'taki gelişmelere tepki gösteriyor. Türkiye'nin yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Körfez Savaşı'ndan sonra Irak'ta oluşan yapılarda sadece kuzeye bakıyoruz, oysa Irak'ın güneyinde de özerkleşen bir yapı var. Biz güneyiyle fazla ilgilenmiyoruz, aslında biz komşularımızla fazla ilgilenmiyoruz. Bizim ufkumuz maalesef kendi ülkemiz, kendi sorunlarımızla sınırlı kalıyor. Çok azımız, Irak'ın yüzde 60'ının Şii olduğunu biliyor. Şii Araplar'ın yanında, Sünni Araplar, Kürtler, Türkmenler, Asuriler var.
Saddam sonrası Irak'ta Şiiler'in ağırlığını yansıtan bir siyasal yapının oluşması bir olasılık. Bunu engellemek için, çok parçalı etnik yapıya sahip olan Irak'ta federasyon türü çoğulcu bir yapının oluşması kaçınılmaz. O zaman bir federasyon türü bir çoğulcu yapının ortaya çıkması zaten kaçınılmaz. Türkiye 'aman hiçbirşey değişmesin' diye, kendi halkını esir almış olan, kendi çevresini tehdit eden, kitle imha silahlarını üretme çabasında olan, bunlarla Türkiye'yi bile tehdit eder hale gelmiş bir rejimin devamını isteyemez, istememelidir de. Sadece insani değerler açısından bile Türkiye Irak'taki mevcut rejime "evet" dememelidir. Türkiye bir taraftan demokrasiyi, bölge barışını savunurken, öte yandan bunları en ideal bir biçimde yapmak isteyen bir yapıya kendi korkuları nedeniyle karşı çıkıyor. Üstelik bu korkuların çoğu da gerçekçi değil.
Özel şartlara saygı duymuyorum
Özel şartların hiç anlamı yok mu?
Bütün dünyada var bu şartlar. Özel şart dedikleri, sürekli olarak tehdit altındayım, bu tehdit beni böler. Bu kadar asır beraber yaşamış insanların, sürekli 'birbirimizden ayrılırız' korkusu gerçekçi değil. Korkanın beceriksizliğidir. Burada,'ben bu farklılıkları eşitlik ve refah içerisinde yaşatamam' korkusu var. Bu açık açık söylenmiyor ama için için hissedildiği için böyle bir direnç var. 'Aman bizim özel şartlarımız var' ben bu korkuya hiç rağbet etmiyorum, saygı da göstermiyorum. Bu hem hukuki ve demokratik gelişmemizi, hem de dünyada saygın bir yer almamızı engelliyor. Sürekli olarak bir güvenlik tehdidi içinde tevkif edilmiş olarak, gelişmelere ayak uydurmamızı engelliyor. Ayrıca kendi Kürt halkımızdan çok büyük kuşku duyduğumuzu gösteriyor. Bu kuşku Kuzey Irak'taki gelişmeler olarak gösterilse de asıl kuşkumuz kendi Kürt nüfusumuz.
Senaryoyu ABD yazıyor Müdahalenin kaçınılmaz olduğunu söylediniz. Bu aşamada Türkiye buna engel olabilir mi? Türkiye'nin bunu engellemesi mümkün değil. Çünkü bu senaryoyu Türkiye yazmıyor. Bu senaryoyu kendi ekonomik, siyasi ve askeri gücünü kendi ülkesi dışına yansıtabilecek bir güç odağı yazıyor. Bunu yapacak tek güç odağı da Amerika. Avrupa ve Japonya 2. Dünya Savaşı'ndan sonra bu gücünü yitirdi. Ama Amerika bunu tek başına yapmak istemiyor. Kendi ekonomik ve siyasal alanı içindeki Avrupa ile birlikte yapmak istiyor. Karşı çıkan tasfiye olur Türkiye karşı çıkarsa ne olur? Türkiye buna direnirse zamana karşı direnmiş olur. Türkiye dünyadaki gelişmelere direnince Türkiye'deki sistem de tasfiye olacaktır. Bağımsız Kürt devleti kurulamaz Türkiye'nin endişesi yersiz mi? Ergil- Türkiye'nin endişesi ABD'nin Irak'a müdahalesi değil, bir Kürt devleti kurulmasıdır. Bağımsız bir Kürt devletinin kurulması ise mümkün değil. Kürtler bunu istemiyor, bunun bir macera olduğunu biliyorlar. Amerika da, Suriye de, İran da, Türkiye ve Araplar da buna karşı çıkıyor. Türkiye'nin 'hiç bir şey olmasın, hiç bir şey değişmesin, benim aleyhime olur' şeklindeki olumsuz tavrı, Türkiye için iki sonuç doğuruyor. Birincisi olacak şeyleri bütün boyutlarıyla kavramasını engelliyor, ikincisi ortaya çıkacak değişikliği şekillendirmekte, kendi zararlarını önleyecek bir rol oynamasını önlüyor. Federasyon bölgesel olmalı Türkiye ne yapabilir? Madem ki müdahale kaçınılmaz. Sular kuzeyden güneye akıyor, suların güneyden kuzeye akmayacağını Türkiye anlamalı ve bu akışa başaramayacağı biçimde engel olmamalı, 'nasıl bundan yararlanabilirim veya bana vaki olacak zararları ne kadar azaltırım' diyerek planlarını yapmalıdır. Türkiye oluşacak bir Irak fedarasyonun etnik veya dinsel değil bölgesel olmasını sağlayabilir. MUSUL-KERKÜK'Ü İTTİHATÇILAR VERDİ Kendi tarihî sırlarımız var. Musul-Kerkük petrol alanını 2. Abdülhamit devlet malı değil kendi özel mülkü yapmıştı. İttihat ve Terakki 2. Abdülhamit'in siyasi ve ekonomik gücünü elinden almak için burayı devletleştirdi. 1. Dünya Savaşı'nı kaybedince devlet malı olduğu için orada kurulan devletlere bırakıldı bütün bu ekonomik kaynaklar. Ama özel mülk olarak kalsaydı, Osmanoğlu ailesinin, dolayısıyla Türkler'in elinde kalacaktı Musul-Kerkük petrolleri ve Ortadoğu'daki pekçok ekonomik güç. Irak savaşla doğdu, savaşla büyüyor Irak'a operasyon yapılacağı konuşulurken, Türkiye'deki Iraklılar'ı da büyük bir endişe ve korku sardı. Irak Türkleri Derneği Genel Başkanı Kemal Beyatlı, "Irak savaşla doğdu ve savaşla büyüyor. Son olaylar bizi tedirgin ediyor, ama Saddam rejiminin de artık bitmesini istiyoruz" dedi. SEVDA ALKAN, İSTANBUL Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Başkanı Kemal Beyatlı, Amerika'nın Irak'a yapacağı operasyonun Türkiye'deki Iraklılar'ı endişelendirdiğini söyledi. Beyatlı, "Buradaki insanlar 'savaş çıkarsa' diye tedirginler. Çünkü hepimizin Irak'ta akrabaları var. Dikta rejiminin yıllardır sürdürdüğü baskılar, halkı zor durumlara sokmuştur. Irak savaşla doğdu ve savaşla büyüyor. Son olaylar bizi tedirgin ediyor, ama Saddam rejiminin de artık bitmesini istiyoruz" dedi. Çağlayan Meydanı'nda yapılan birçok rengin birarada olduğu "Savaşa Hayır" mitingine katılmadıklarını belirten Beyatlı, "Aynı kişiler Saddam Irak'ta yüzlerce insanı suçsuz yere ipe asarken de miting meydanlarında olsalardı. İnsanım öldüğü zaman kimse yanında durmadı. Her gün onlarca insan idam ediliyor" diye konuştu. Savaşa davetiye veren rejimdir
Savaşın gündeme getirilme sebebinin Saddam'ın Irak'ta uyguladığı rejim olduğunu kaydeden Beyatlı, şunları söyledi: "Bu savaşın neden gündeme getirildiğinin araştırılması yapılırsa sebebin Saddam olduğu görülür. Elbette ki savaş konusu oradaki rejimin yanlış uygulamalarından ortaya çıktı. Irak'ın zenginlikleri hayal gücünün üstündedir. Bazılarının iştahını kabartıyor. Ama ne yapalım öyle bir ülkede doğduk. Bazı ülkelerin Irak'ın zenginlikleri üzerine plan yapmasına da fırsat veren yine rejimdir".
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv Bilişim| Dizi | Röportaj | Karikatür |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © ALL RIGHTS RESERVED |