|
|
Medeniyetler arası uzlaşma tezi ve Adalet ve Kalkınma Partisi lideri Tayyip Erdoğan'ın İslam-demokrasi uyumu konusundaki çalışmaları bütüün dünyada yankı buluyor. İngiltere'de yayınlanan Financial Times gazetesi, Erdoğan için, "Bir İslamcı, Avrupa'nın yeni siması olmaya çalışıyor. Eğer Avrupa'yı ülkesini kabule ikna ederse Türkiye'nin lideri dünyayı değiştirmiş olacak" diye yazdı. Gazete, David Gardner ve Leyla Boulton imzalı analizinde, Erdoğan'ı "Akdenizli futbol antrenörüne" benzetti ve "Erdoğan'ın, seçimlerden sonra zengin Hıristiyan liginde yer aradığı" görüşünü savundu. "İktidarda, ancak görevde değil" tanımlaması yapan gazete, "Erdoğan'ın AB üyeliği için çaba harcadığını, Avrupa Konvansiyonu Başkanı Valery Giscard d'Estaing'in yorumu karşısında soğukkanlı tutum sergilediğini" belirtti. "Erdoğan'ın politikasının etkilerinin, İslam ile demokrasi arasındaki evliliği sürdürmekteki kararlılığını samimiyetle ortaya koyabilmesi halinde Anadolu'nun sınırlarını aşıp bütün İslam dünyasına yayılabileceği" yorumunu yapan gazete, "bu tecrübenin başarılı sonuçlanması halinde dünya politikasının çehresini değiştireceği" görüşüne yer verildi. 'Tarih için tarih' bir savsaklama taktiği AKP lideri Erdoğan ise, Belçika'nın muhafazakar La Libre Belgique gazetesine verdiği demeçte, AB'nin Kopenhag'da Türkiye'ye "tarih için tarih" formülüne yönelmesi halinde, bunun, "savsaklayıcı bir taktik" olarak algılanacağını söyledi. "Kopenhag zirvesinden ne bekliyorsunuz?" sorusuna, "Türkiy'nin, tam üyelik müzakerelerine başlaması için bir tarih" yanıtını veren Erdoğan, bu tarihin 2003 sonundan önce olması gerektiğini vurguladı. Erdoğan, "Tarih için tarih formülü tatmin edici olur mu?" şeklindeki soruya şu yanıtı verdi: "Bize göre bu formül, zaman kazanmayı hedefleyen savsaklayıcı bir taktikten başka bir şey değildir." Türkiye'ye daha fazla yardım yapılmalı Avrupa diplomasi çevrelerinde Türkiye hakkındaki tartışmalar tüm yoğunluğu ile devam ediyor. AB'nin mali işlerinden sorumlu Komisyon üyesi Michaele Schreyer, Kopenhag'da Türkiye'nin isteğinin desteklenmesi gerektiğini belirterek, "Bu zirveden Ankara'ya açık bir sinyal gönderilmeli" dedi. Schreyer, "Türkiye'deki reformların desteklenmesi için daha fazla yardım yapılmalı. En azından, Türkiye'nin siyasi kriterleri yerine getirip getirmediğinin inceleneceği bir tarih verilmeli" dedi. Schreyer, "Türkiye'nin ekonomisini güçlü görüyorum. Türkiye uzun zamandan beri serbest pazar ekonomisine sahip" dedi. Polonya ya da Macaristan gibi ülkelerin serbest pazar ekonomisine yeni sahip olduklarına dikkati çeken Schreyer, "Türkiye bunun yanı- sıra AB ile bir Gümrük Birliği'ne sahip" dedi. Kıbrıs'la üyelik birbirine bağlı İngiltere Dışişleri Bakan Yardımcısı Peter Hain ise, Kıbrıs sorunu ile Türkiye'nin AB üyeliğinin birbirine bağlantılı konular olduğunu söyledi. Avrupa Konvansiyonu toplantıları nedeniyle Brüksel'de bulunan Hain, "Biz, hazır olduğu zaman Türkiye'nin AB'ye katılımından yanayız, ama daha önce değil... Kopenhag zirvesinde, birleşmiş bir Kıbrıs'ı almalıyız. Bölünmüş bir Kıbrıs, Kıbrıs için bir felaket, AB için kâbus olur, istikrarsızlığa yol açar. Eğer her şey yolunda giderse, birçok ülke Türkiye'nin AB'ye katılım hedefine yanıt vermeye hazır olacaktır. Eğer Kıbrıs bölünmüş kalırsa ve Türkiye çözümü engellerse durum değişir. Bu iki konu birbirine bağlıdır" dedi. Prodi: Avrupa sınırları için referandum istedi AB Komisyonu Başkanı Romano Prodi, Avrupa halklarının genişleyecek AB'nin doğal sınırları hakkında bir oylama yapması gerektiğini söyledi. Prodi, İtalyan La Republica gazetesinde yayınlanan demecinde, Türkiye ile ilgili bir kararın alınması beklenen Kopenhag zirvesine birkaç günü kala AB'nin 10 yeni üyeyi kabule hazırlandığını ve halkları doğrudan ya da parlamentoları aracılığıyla Avrupa'nın doğal sınırları hakkında fikirlerini ortaya koymaları gerektiğini belirtti. Prodi, "AB hiç olmadığı kadar bir fikre, bir ruha ihtiyaç duyuyor. Genişlediğimiz zaman, ne yaptığımızı, ne olmak istediğimizi anlamamız gerekiyor" dedi. Prodi, "Türkiye'nin adaylık statüsünün tanınması kararı 1999'da Avrupa Konseyi tarafından Helsinki'de alınmıştır ve bu karara saygı duymakla kalmayıp, aynı zamanda müzakere sürecinin başlamasına olanak sağlamak amacıyla koşulların oluşması için elimden gelen her şeyi yapmalıyım" diye konuştu. Prodi, "Artık tartışmayı ertelemek olmaz. Hesap yapma vakti gelmiştir, başta kendimizle" ifadesini kullandı. ABD'nin Türkiye'nin AB ile bütünleşmesi için yaptığı baskı konusundaysa Prodi, "Bize sınırlarımızın nasıl olması gerektiğinin dışarıdan dikte edilebilmesi fikrini saçma buluyorum" dedi. Rasmussen: Kopenhag Zirvesi uzatılabilir AB Dönem Başkanı Danimarka'nın Başbakanı Anders Fogh Rasmussen, iki gün sürmesi beklenen Kopenhag zirvesinin uzatılabileceğini söyledi. Rasmussen, Brüksel'de Belçika Başbakanı Guy Verhofstadt ile görüşmesinin ardından basına yaptığı açıklamada, "Kopenhag'da görüşmelerin Cuma gecesinden önce sona ereceğini umduğunu, ancak gerektiği takdirde doruğu uzatmaya hazır olduğunu" belirtti. Bu arada Alman Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) Genel Başkanı ve Bavyera Eyaleti Başbakanı Edmund Stoiber, Türkiye'nin AB üyeliğinin, Avrupa'nın siyasi bütünlüğünün sonu anlamına geleceğini söyledi. Bu arada Kopenhag Zirvesi'ne artık sayılı günler kala, Danimarka zirvenin sorunsuz geçmesi için güvenlik tedbirlerini en üst düzeye çıkardı. Danimarka Emniyet Müdürlğü'nden konuyla ilgili yapılan açıklamada, sınırda yapılacak kontroller sırasında şüpheli şahısların ülkeye girişine izin verilmeyeceği kaydedildi. Zirvenin yapılacağı Bella Center'in çevresi ise dikenli tellerle çevrildi. Dikenli teller arasına yerleştirlen özel cihazlar küreselleşme karşıtları yaklaştığında polise sinyal verecek. Frankfurter Allgemeine: AB revizyondan geçiyor Alman gazetesi Frankfurter Allgemeine Zeitung, Türkiye'nin üyeliğinin AB'yi daha gevşek ve daha yüzeysel hale getireceğini öne sürdü.Yorumda, AB'nin Akdeniz bölgesine ve Asya'ya doğru genişlemesinin, doğuya doğru genişlemesinden farklı olacağı ifade edilerek şöyle denildi: "Türkiye'nin üyeliği, Bulgaristan ya da Romanya'ya göre her açıdan daha farklı bir ağırlığa sahip olacaktır. Avrupa'nın bütünlüğü, daha gevşek ve daha yüzeysel hale gelecek. Hiçbir anayasa ve hiçbir yeni oylama kuralı bunu engelleyemez. Böylece Avrupa'da İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra gerçekleştirilen en büyük ve en başarılı proje olan AB kuruluşu, üzerinde yoğun şekilde tartışılmadan bir revizyondan geçiyor." Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ile Almanya Başbakanı Gerhard Schröder'in, Türkiye'ye üyelik müzakerelerine başlanması için tarih verilmesi önerisinin, istemeseler de diğer AB ülkeleri tarafından sonuçta kabul edileceği belirtilen yorumda, "Türkiye'den talep edilen kriterler, bu süre içinde uluslararası yardımlarla, diplomatik formüllerle ve politik ifadelerle yerine getirilecektir. Hiç şüphe yok: 'Kopenhag sinyali', Türkiye'nin, kabaca bir tahminle yaklaşık 10 yıl içinde AB'ye üye olması demektir" denildi.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv Bilişim| Dizi | Röportaj | Karikatür |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © ALL RIGHTS RESERVED |