|
|
Özal'ı Türkeş yönlendirdi
ABD'nin Afganistan'dan sonra Irak'a da askeri harekat düzenleyeceği şeklindeki iddialar, Körfez Savaşı sırasında gündeme gelen Musul-Kerkük senaryolarını yeniden tartışmaya açtı. MHP lideri Alpaslan Türkeş'in Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a Türkiye'nin Kerkük ve Musul'u işgal etmesi gerektiği şeklinde özel bir rapor hazırladığı ortaya çıktı. Türkeş, ölümünden önce gazeteci Hulusi Turgut'a sözkonusu raporla ilgili anılarını anlattı. Türkeş'in Özal'a önerdiği plan 1998 'Ağustos'unda Sabah gazetesinde yayımlandı. Türkeş, 1 Ağustos 1990'da patlak veren Körfez krizinin Türkiye için büyük bir fırsat olduğunu ve bu fırsatın kaçırılmaması gerektiğini düşünüyordu. Bu nedenle Özal'a gizli bir randevu talebinde bulundu. Özal, "Görüşmeyi gizli tutamayız. Bir yerden sızar. Açık randevu istesin, gelsin görüşelim" sözleriyle geri çevirdi. Bunun üzerine Türkeş görüşlerini rapor haline getirerek Özal'a iletti. Türkeş, "Türkiye'nin, müttefiklerini iknâ ederek, Kuzey Irak'ı işgâl etmesini; Amerika, İngiltere, Fransa ve Rusya'ya Kerkük petrollerinden pay vermesini" önerdi. Kuzey Irak'ı işgal edelim Türkeş'in raporunda Türkiye'nin, Birleşmiş Milletler'e kuvvet vermesi, Suudi Arabistan'a bir alay, ya da bir tümen asker gönderilmesi öneriliyordu. Türkeş, Türkiye'nin Kuzey Irak'ı işgal etmesinden sonra Ortadoğu ile görüşmelerde Türkiye'nin söz sahibi olabileceğini öngörüyordu. Türkeş, Amerikan kamuoyunda Vietnam sendromuna dikkat çekerek, Amerika'nın Saddam'la girişilecek bir savaşta büyük kayıplar verileceği korkusunun bulunduğunu, Türkiye'nin bu sendromdan yararlanarak Kuzey Irak'a rahatlıkla girebileceğini kaydediyordu. Türkiye'nin ABD, İngiltere, Fransa ve diğer devletlerle anlaşarak, kuzeyden cephe açarak BM'nin işini kolaylaştırabileceğini düşünen Türkeş, Türkiye'nin Kuzey Irak'ı, Musul ve Kerkük'ü işgal edebileceğini öngörüyordu. Özal ile Türkeş'i birleştiren hareket MHP lideri Türkeş Cumhurbaşkanı Özal'a iletttiği raporla ilgili görüşlerini şöyle ifade etti: "Saddam'ın bir an önce yenilgiye uğratılması için Türkiye, Kuzey Irak'a girerek Musul, Kerkük, Erbil ve Süleymaniye'yi işgal edecek ve oralara yerleşecekti. Bunu kabul ettirmek için Amerika, İngiltere, Fransa ve Rusya'nın gönlünü ve onayını alacak ve Kerkük petrollerinden onlara pay teklif edecekti. Mesela yüzde 50'si Amerika'ya, yüzde 10'u İngiltere'ye, yüzde 10'u Fransa'ya, yüzde 10'u Rusya'ya teklif edilecek, yüzde 10'u Türkiye'ye kalacaktı. Oraya yerleşirsek ve bunu kabul ettirebilirsek, 15-20 yıl sonra, 'Yeterince pay aldınız, artık yeter' denilebilirdi. İlerisi için böyle bir plan tasarlamıştım. Bu planı bir rapor halinde Sayın Özal'a ulaştırdım. Bir ses çıkmadı. Yalnız bir-iki yerde, 'Benim gibi düşünen bir Türkeş var' dediğini duydum." '70 YILDA GELEN FIRSAT KAÇIRILDI' Türkeş, Türkiye'nin Körfez Savaşı'ndan yararlanmasını istemeyen Batı Avrupa devletlerinin medyayı harekete geçirerek, hükûmet ve Özal aleyhinde büyük bir kampanya başlattıklarını, Saddam'ın çok güçlü olduğu ve Türkiye'yi füzelerle yakacağı propagandası yapıldığını, hatta yaratılan korku ve telaş nedeniyle Adana ve Mersin illerinin boşaltıldığını belirterek şunları söylüyordu: Liderler hatalı davrandı "Liderlerimiz de hatalı davrandılar. Sayın Ecevit kalktı, Saddam'ı ziyarete gitti. Arkasından Sayın Erbakan ve Sayın İnönü, Saddam'ı ziyaret ettiler. Ve herkes hükûmete karşı bir kampanya başlattı. 'Bu hükûmet Türkiye'yi savaşa ve ateşe sokacak' dediler. Sayın Erbakan, Amerika'nın Müslümanlar'a karşı olduğunu söyleyip duruyordu. Halbuki Birleşmiş Milletler'in içinde, Amerika'nın yanında 12 Müslüman ülkenin orduları vardı. Mısır 40, Suriye 30 bin kişilik ordu vermişti. Suudi Arabistan ordusu fiilen görev almış, Pakistan ve Bangladeş kuvvet göndermişti. Bence Türkiye büyük bir fırsat kaçırdı. Yetmiş yılda gelen büyük bir fırsattı bu. Bu fırsatı kullanamadık." ECEVİT KARŞI ÇIKMIŞTI Körfez Savaşı sırasında Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın Türkiye'nin ABD'nin desteği ile Kuzey Irak'a askeri müdahale yapılması fikri Genelkurmay Başkanlığı tarafından itirazla karşılandı. Özal ile ordu arasındaki fikir ayrılığı, Genelkurmay Başkanı Org. Necip Torumtay'ın istifasıyla sonuçlandı. Cumhurbaşkanı Özal'ın Körfez Savaşı sırasında izlediği dış politika muhalefet tarafından da sert bir şekilde eleştirildi. Bugün ABD'nin Afganistan'a saldırmasına destek veren Başbakan Bülent Ecevit, 1990'da Irak'a karşı gerçekleştirilen askeri harekata karşı çıktı, hatta Bağdat'a giderek Saddam Hüseyin ile bir görüşme gerçekleştirdi. Özal da kendisini ABD'nin yanında Türkiye'yi riske atmakla suçlayanları İnönücü ve statükocu olarak niteleyerek, aktif bir dış politika izlenilmesini savundu. ABD'nin Afganistan'dan sonra Irak'a askeri harekat düzenlememesi ve Türkiye'nin Irak'a yapılacak bir saldırıya katılmaması gerektiği şeklindeki düşünceler bugün de geniş çevreler tarafından dile getiriliyor. Başbakan Ecevit'in sıra Irak'a geldiğinde, 1990'daki tutumunu sürdürüp sürdürmeyeceği merak konusu ediliyor. Türkiye'nin Irak'a karşı gerçekleştirilen askeri harekatı desteklemesine karşı çıkanları Saddam'ın adamları olarak nitelendiren Özal, gazeteci Mehmet Barlas'a Körfez Savaşı'yla ilgili düşüncelerini, "Elimizde imkanlar ve doneler olduğu halde aktif politika izlemezsek ve bu yüzden Türkiye problemlerle karşılasırsa, bunun hesabını kim verecek? Ben bunu 1990'ın Eylül ayında, Körfez krizi tırmanırken ve savaş beklentisi varken, Meclis'e anlattım. Sonra muhalefet liderlerini Çankaya'ya çağırdım. Elimde dünya liderleri ile yaptığım konuşmaların zabıtları vardı. Krizin, bilinmeyen yönlerine ait gizli bilgiler vardı. Onları anlatacak, bigileri verecektim. Ama meseleyi iç politika tartışmasına getirdiler.. 'Özalın yetkisi vardı, yoktu' safsatalarına girdiler, Bunlar memlekete bir fayda getirmez ki. Türk milleti bu kısır görüşlülüklerin sonucunu mutlaka görüp er ya da geç değerlendiriyor" sözleriyle açıklıyordu.
|
|
|