|
|
Meğer Puşkin müslümanmış 38 yaşında bir düelloda öldürülen Rus edebiyatının güçlü kalemi Puşkin, Alim Kahraman'ın İz Yayınları'ndan çıkan kitabında bilinmeyen yönleriyle ele alınıyor.
Alim Kahraman'ın, Mehmet Akif'ten Yahya Kemal'e, Sezai Karakoç'tan Fuzuli'ye, Meşa Selimoviç'ten çağdaş Malay edebiyatına kadar geniş bir yelpazede Türk ve dünya edebiyatının önde gelen kalemlerini ele aldığı 'Edebiyatın Saklı Dili' adlı eseri, İz Yayınları'ndan çıktı. Kitapta Akif İnan, Rasim Özdenören, Puşkin, Haroşolar ve Ebubekir Eroğlu gibi ulusal ve dünya çapında ün yapmış edebi kimlikleri, eserlerinden verdiği örneklerle değerlendiren Kahraman, zevkle okunacak bir çalışma ortaya çıkarmış. Kitabın en çok dikkat çeken bölümlerinden biri ise, modern Batı edebiyatının gelişmesindeki katkısı tartışılmaz olan Rus edebiyatının önde gelen isimlerinden Puşkin'e ayrılan bölüm. 1799 yılında dünyaya gelen ve 19. yüzyılda Rus edebiyatının sembol isimlerinden biri olan Puşkin'in İslam kültürüyle olan etkileşimini ele alan Kahraman, ünlü yazarın ülkemizde pek fazla bilinmeyen yönlerini yazdı. Puşkin İslamiyet'e niçin yöneldi? Gogol, Lermontov, Turgenyev, Dostoyevski ve Tolstoy gibi Rus edebiyatının dev kalemlerinin hepsinden daha önce yazılarını kaleme alan Puşkin, bir bakıma kendisinden sonra gelen Rus yazarlarına öncülük etti. Puşkin'in İslam dünyasıyla olan etkileşimi ise onun köklerine kadar uzanıyor. Ünlü yazarın anne tarafından dedesi olan İbrahim Hannibal 8 yaşındayken İstanbul'dan kaçırılıp, I. Petro'ya hediye olarak götürüldü. Osmanlı sarayına 3-4 yaşındayken Habeşistan'dan getirilen dedesi İbrahim, Mareb nehri kenarındaki küçük bir prensliğin veliahtı olarak dünyaya geldi. Puşkin'e dedesini unutulmaz kılan şey ise, onun da tıpkı dedesi İbrahim gibi siyahi bir deriye, kıvırcık saçlara ve kalın zenci dudaklara sahip olması. Hem notlarında hem de fıkralarında dedesinden sıkça bahseden Puşkin'in, Rus sarayında generalliğe kadar yükselen büyükbabasının yaşam öyküsüne olan merakı, onun İslam uygarlığına ilgi göstermesini sağlar. Baba tarafından soylu bir aileye dayanan ünlü yazarın, ailesi ve Çarlık idaresi tarafından dışlanarak güneye sürgüne gönderilmesi, Kafkasya ve Kırım gibi müslüman nüfusun yoğunlukta olduğu yerleri görme imkanı bulması, onun İslamiyet hakkındaki bilgisini pekiştirmesine vesile olur. "Herşeyden önce Puşkin'in bu dönemde içinde yaşadığı coğrafya Osmanlı'nın yeni çekildiği, çevre ve insan unsuru bakımından taşıdığı çeşitliliğin içinde bu medeniyete ait izler taşıyan bir bölgedir. Çok çeşitli yönelişler gösteren şairin ilgileri içinde Osmanlı, buna bağlı olarak Türk dili, hatta doğrudan doğruya Kur'an-ı Kerim ve İslam Peygamberi ile ilgilendiği bir dönemi vardır." diyen Kahraman, Puşkin'in 1824 yılında yazdığı notları arasında yer alan Kur'an'dan, kutsal kitabı okuduğundan ve onun ruhlara sükun verdiğinden bahseden kısa şiirini de aktarıyor. Kur'an'dan etkilenen şair
1824 yılının Kasım ayı başında yazdığı bir mektubunda "Ben Kur'ân'ı övmek için çalışıyorum." diyen Puşkin'in doğrudan doğruya Kur'an'dan ilgisini çeken bazı ayetlerden yola çıkarak yazdığı 174 mısra uzunluğundaki 'Kur'an Taklitleri' adlı şiiri oldukça ilgi çekici: "Fakat melek iki defa işaret edince, yer gökten gelen bir gürültüyle alt-üst olacak ve kardeş kardeşten ve oğul da annesinden kaçacaktır. / Ve herkes Allah'ın huzuruna korku ve dehşetle koşacak ve o zaman imansızlar, alev ve toz duman içinde kalacaklardır." Puşkin'in 29 Kasım 1824 tarihinde Mihaylovskoe'dan arkadaşı Prens P.A. Vizemski'ye gönderdiği mektubunda yazdıkları ise onun Kur'an'la olan yakınlığını bir kez daha kanıtlıyor: " Bu sırada Mekke'den Medine'ye kaçmak zorunda kaldım. Benim Kur'an'ım elden ele dolaşıyor. Doğru dine inanlar (müslümanlar) hâlâ, bunları (yani bu şiirleri) bekliyor." Puşkin'in müslümanların kutsal kitabı hakkında övgüyle bahsettiği yazılarını, Rus edebiyatının en büyük romancısı sayabileceğmiz Dostoyevski, "Onun başka milletlerin 'yaratıcı damarı'nı kolayca bulan yapısıyla izah edilmesi gereken bir durumdur." sözleriyle açıklarken, Çernyeav "Kur'an'daki edebi gücü Rus şiirine maletmek istedi." diyerek ünlü yazarın İslam kültürüne olan yakınlığını nitelendiriyor. Alim Kahraman ise Puşkin'in niçin buram buram İslam kokan şiirler ve yazılar kaleme aldığını şöyle değerlendiriyor: "Avrupa edebiyatında Doğu ve İslam değerlerine yöneliş bir çizgi halinde mevcuttur. 19. yüzyılın başında bu mevcudiyet göze çarpar bir mahiyet almıştır. Puşkin de Avrupa kültürüne geniş çapta vakıf birisi olarak bunlardan haberdardı." (İz Yayınları/ Tel: 0212-520 72 10)
|
|
|