|
|
ALIN BU 'TACİZCİ'Yİ Eski Başsavcı Erdal Gökçen'in, İçişleri Bakanlığı'na gönderdiği resmi yazıda, hukuka aykırı davranışlar sergileyen Saçan'ın başka bir göreve atanmasını istediği ortaya çıktı.
İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi eski Başsavcısı Erdal Gökçen'in, İstanbul Emniyeti Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Adil Serdar Saçan'ın görevden alınmasını istediği ortaya çıktı. Gökçen'in bu talebi 22 Şubat 2000 tarihinde İçişleri Bakanlığı'na gönderilen resmi yazıda dile getirildi ve Saçan'ın uygunsuz davranışlarından ötürü başka bir göreve atanması istendi. Bürokraside örneğine pek sık rastlanmayan ve bizzat Başsavcı Gökçen tarafından kaleme alınan yazıda, Saçan'ın hukuk dışı davranışları nedeniyle defalarca uyarıldığı, ancak bu uyarıları dikkate almadığı belirtiliyor. Maliye bombası Geçtiğimiz yılın Şubat ayında DGM Başsavcısı'nın görevden alınmasını istediği Şube Müdürü Adil Serdar Saçan'ın adı Maliye müfettişlerinin hazırladığı Örümcek Ağı Operasyonu raporuna da yansıdı. Hürriyet Gazetesi'nin haberine göre raporda Saçan'la birlikte Mali Şube Müdürü Ayhan Mimaroğlu'nun operasyonun kilit isimlerinden Erol Kohen'le samimi oldukları iddiası yer alıyor. Kohen'in yatıyla gezmiş Bu arada A. Serdar Saçan'ın, Kohen'in yatıyla gezilere çıktığı öğrenildi. Kohen'in, Saçan'ı Emniyet'te haftada en az iki kez ziyaret ettiği de ileri sürüldü. Kohen'in bu samimiyetin bir sonucu olarak şirketleri hakkındaki soruşturmalardan en kısa zamanda bilgi sahibi olduğu belirtiliyor. Yine Kohen'in, Emniyet'te bazı polis müdürlerine 30 milyar değerindeki Volkswagen Passat modeli otomobil aldığı iddiasının da bulunduğu kaydediliyor. Saçan, alkollü olarak nutuk atıyor Yazıda, "Saçan hemen her soruşturmayı kendi reklamı için kullanmış, hazırlık evrakı soruşturması daha görevli cumhuriyet savcımıza intikal etmeden cumhuriyet savcısı sanık ifadelerini gazetelerden okumak, televizyonlardan dinlemek durumunda kalmıştır. Yargının önüne delilleri ile mücehhez düzgün evrak getirmek yerine basını tatmin etme ile kendi reklamını yapma yoluna gitti" deniyor. Yazıda şu ifadelere yer veriliyor: "Saçan mesleğinin itibarına uymayan davranışlarda bulunmakta beis görmemiş, geceyarısı aşırı alkollü şekilde nezarethanelerden çıkardığı sanıkları savunmalarını almak bahanesiyle taciz etmiştir. Makam masasının üzerine koyduğu sandalyeye oturarak aşırı alkollü bir şekilde sanıklara söylevler verdiği duyumları alınmıştır. Hakim kararıyla gözlem süresinin uzatıldığı hallerde sanıkla avukatı ve yakınının görüştürülmesi yasal zorunluluk olduğu halde bu yasal zorunluluğu hemen hemen uygunsuz hale getirmiştir. Müştekileri gözlem altına almış, ev ve işyerlerinde usulsüz aramalar yaptırmıştır. Yine DGM kapsamına girmeyen suçlarda da kendi kafasına göre suç tasvifine girişmiş ya sanığa kızarak ya da müştekiye şirin görünmek amacıyla DGM kapsamına sokmaya çalışmıştır. Telefon konuşmalarında cumhuriyet savcılarına ters cevaplar vermiş, saygısız davranışlarda bulunmuştur. 'Ben hukuk doktoruyum, ben bilirim, ben yaparım' mantığıyla hareket etmiş, kendisinden dürüst kamu görevlisi olmadığı inancıyla kendi meslektaşları, emniyet müdürleri, hakim ve savcılara şüpheyle bakmış, asılsız dedikodular yapmaktan çekinmemiş, daha mevcutlu sanık cumhuriyet savcılığına gelmeden etkilemek amacıyla 'Savcıyı, hakimi görmüşler' bazen de sanıklardan tutuklanmayanlar olursa aynı sözleri sağda solda rahatça konuşmakta sakınca görmemiştir. Firari sanık kendisine teslim olmuş, sanığı kabul etmeyerek sanık ve avukatını kovmuştur." Yazının sonunda ise, "DGM Başsavcılığı ile Emniyet arasında mevcut iyi ilişkilerin ve düzenin diğer şubeleriyle olduğu gibi Organize Şubesi ile de sürdürülebilmesi ve görevin gereklerinin layıkiyle yerine getirilebilmesi için Saçan'ın başka bir göreve atanmasının uygun olduğu mütalaa edilmektedir" deniyor. Başsavcı Gökçen'in yazıyı İstanbul Valiliği'ne değil de direkt İçişleri Bakanlığı'na göndermesi dikkat çekiyor.
|
|
|