|
|
Öldürmenin zalimliğinden
ölen var mıdır bu dünyada?
Çoğu zaman kendi kederlerimizi taşımaya alışırız, ama başkalarının kederlerini taşımaya alışamayız bir türlü... Başkalarına bakan gözlerimizin gördüklerine dayanamayız çoğu zaman. Bazen, tıpkı Sartre gibi "cehennem başkalarıdır" deriz ve alev alev yanarız... Bazen, kederlerimize dokunup yanacaklar diye ödümüz patlar... Bazen de dokunup yangınımızı söndürsünler diye yalvarırız, dokunurlar ve hep birlikte yanarız... Bu bir dünya masalıdır... Hayatın yakasına iliştirilmiş küçük gülüşlere kanıp o kocaman gözlere dalarsanız, bütün hayalleriniz yanar... Çünkü hayat kaçar gözlerinizin içine, yorulursunuz kocaman gözlerle indiğiniz başkalarının ödünç cennetinden... Öyle ki, her şey bitip de aşkların, dostlukların, sevgilerin, sevinçlerin sonu geldiğinde cennet de, cehennem de başkalarıdır, "araf"ta tek başınıza kalırsınız... Bir masal kahramanı olup hayatı masala yatırmak isteseniz de boşunadır artık, bütün gözlerden kaçıp, bütün gülüşlere ihanet etmek gelir içinizden... Alevlerden başka bir şey yoktur bu cehennemde. Sadece hep abonesi olduğunuz kederler kalır o kocaman gözlerin ardında... Ölümlerin ve acıların bu kadar çok olduğu bir dünyada, ölümden bir şiir yaratanların o incelikli halini aklımızın tavan arasına saklasak acaba merak eden biri çıkar mı? Kimbilir, belki öldürmenin zalimliğine dayanamadığı için ölen bir kahraman çıkar aramızdan... Belki sabrı yeter de tırmanır şiirin o kilitli sandıklarına. Hatta kimbilir? Belki onun şiirin sandıklarında bulduklarının kıymetini bilecek kadar büyük gözleri vardır. Sabırlı ve barışa sevdalı gözler... Öyle biri var mıdır bu dünyada? Gelebilir mi? Tıpkı yüreği yanan bir "veli" gibi kırgın biri şu anda başka bir yerde yaşıyor olabilir mi? Her gün vahşetle ağırlaşan bu dünyanın ortasında, bu acılı ve ağır vakitlerin ortasında gözlerimizin içinden sadece yüreği ve şiirleriyle geçmeye cesaret edebilecek kahramanlar hâlâ var mıdır acaba bu dünyada? Acaba bir gün, katliamlara, barışı sırtından hançerleyenlere inat, barışın biricik akrabası umutlarla buluşur mu gülüşleri vurulan çocukların hayalleri? Çünkü, insana ihanetin hançer olup yüreklere saplandığı bütün coğrafyalarda, eğilip baktığımızda gökkuşağının renkleri gibi yanıp sönen çocukların en mahzun bakışlanıyla yanıyor gözlerimiz... Ölüm makinelerinin sinsiliğinden, kalleşliğinden utanıyoruz ama yeni utançlara alışmaktan başka bir şey de gelmiyor elimizden...
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |