***
***
Adeta bataklığa dönüşen sosyal mecralarda Türkiye’nin durumu uluslararası raporlara bile girdi. Facebook, Twitter, Youtube ve Instagram’ın da aralarında olduğu tüm mecralar için 2018’de yapılan genel bir araştırma sonucuna göre Türkiye, ‘sahte habere en çok maruz kalan ülkeler’ kategorisinde yüzde 49 ile ilk sırada. Sosyal medyanın etkili bir manipülasyon aracı haline dönüşmesi hiç şüphesiz 2013 Haziran ayındaki Gezi kalkışması ile başladı. Gezi kalkışmasının ilk haftasında toplam 100 milyona yakın tweet gönderildi. Aynı günlerde dakikada atılan mesaj sayısı 3 bin civarında seyretti. Anadolu ise süreci daha çok diğer sosyal medya araçlarından birisi olan Facebook’tan takip etti. Kitleler özellikle bu iki mecrada paylaşılan yalan haber ve bilgilerle kışkırtılıp sokağa çekildi.
***
Tüm Türkiye’nin yangın yerine döndüğü olaylarda gerçek ve sahte sosyal medya hesaplarından binlerce yalan haber üretildi. Geçmiş yıllara, başka olay ve ülkelere ait fotoğraflar paylaşılarak “Polis bir genci panzerle ezdi”, “24 saat daha devam edersek AB kararıyla hükümet düşecek”, “Polis saldırısı sonucu hamile bir kadın bebeğini düşürdü”, “Taksim’e helikopterle özel harekât polisi indirildi”, “Taksim’de gerçek kurşunlar atılıyor”, “Lensi olanlar gitmesin, iki genç kız kör olmuş gazdan” gibi ifadeler yazıldı. Bu haberler olayların daha da büyümesine ve protestoların ‘sivil darbe girişimi’ haline dönüşmesine sebep oldu. Ayrıca o dönem başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan ve ailesine sosyal medya üzerinden sayısız kez küfür edildi. Küfürbazlar kervanında bugün hâlâ CHP’de yönetici olan isimler de vardı.
Yargı ve emniyete sızmış FETÖ’cülerin 2013 sonundaki 17/25 Aralık kumpasında sahnede yine sosyal medya vardı. Erdoğan ve ailesini hedef alan montaj ses kayıtları Youtube ve diğer sosyal medya aracılığıyla tüm Türkiye’ye servis edildi. FETÖ’cü polislerin düzenlediği korsan operasyonlarda sözde ayakkabı kutularının ve para sayma makinelerinin görüntüleri yayınlanarak kirli bir operasyona imza atıldı.
Terör örgütü PKK ve yandaşları da sosyal medyayı amaçları doğrultusunda kullanıyor. PKK’lı teröristlerin ‘özerklik’ ilanıyla başlayan ‘hendek/barikat’ olayları ve Selahattin Demirtaş’ın talimatıyla patlak veren Kobani eylemlerinde de sosyal mecralar kaldıraç işlevi gördü. Güdümlü sosyal medya, Türk Silahlı Kuvvetlerinin düzenlediği Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekâtları sırasında da Türkiye’ye yönelik karalama kampanyalarının merkezi oldu. Yemen, Gazze ve Mısır’da geçmiş yıllara ait vahşet görüntüleri paylaşılarak Türk askeri ‘katliam yapmakla’ suçlanırken, daha önce başka coğrafyalarda çekilmiş pek çok fotoğraf, Mehmetçiğe saldırı için yalan içerik üretenlerin malzemesine dönüştü.
15 Temmuz darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında sosyal medya etkin bin manipülasyon aracı oldu. Darbe akşamı sosyal medyada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Avrupa’ya kaçtığı iddiaları bile yer aldı. FETÖ’cü hainlere karşı destansı bir mücadele vererek vatanını teslim etmeyen kahramanlar 15 Temmuz sonrası sosyal medya aracılığıyla mahkûm edilmek istendi. Örneğin 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde linç edildiği söylenen bir askere ait olduğu iddia edilen fotoğrafın 2006 yılına ait olduğu ortaya çıktı. Yine köprüde bir askerin boğazının kesildiği şayiası ortaya atıldı. Özellikle bazı fenomenler tarafından servis edilen fotoğrafın geçmiş yıllarda devrilen askeri araçta yaralanan askerin fotoğrafı olduğu öğrenildi. Suriye ve Mısır’da yaşanan olayları ilişkin katliam görüntüleri de sanki Türkiye’de yaşanmış gibi servis edildi.
“Sahte hesaplara yönelik önlem geliştirilmezse milli güvenlik sorunuyla karşı karşıya kalacağız. Otpor tarzı oluşumların yanı sıra, sosyal medyada PKK, FETÖ ve diğer terör örgütleri de sahte hesaplarla algı yürütüyor. Dünya genelinde sahte hesapların yarattığı mağduriyetlerin boyutu büyüdükçe İngiltere, Fransa, Almanya, Kanada ve Avustralya gibi çok sayıda gelişmiş ülke, özellikle sahte hesaplar konusunda yasal tedbirlere başvuruyor. Daha geçtiğimiz günlerde ABD Başkanı Trump, sosyal medyaya savaş açarak düzenleme içeren kararnameyi imzaladı. Çok sayıda ülke sahte hesaplara yaptırım getiriyor. Sahte haber, gerçek haberden 7 kat daha hızlı yayılıyor. Ülkemiz açısından tehlike arz edecek bu girişimler, kanun teklifimiz ile önlenebilecektir.”