Birkaç gün önce içlerinde benim de olduğum, müzisyen Zeynep Betül Akyıldız, yazar, şair Ayşe Sevim, Çizer Yağmur Miray Başgöz ve Ömer Cesim’in aralarında olduğu beş kişilik bir ekiple gönüllü olarak hazırladığımız ve bir siyonistin aslında ne olduğunu anlatan What’s a Zionist isimli İngilizce şarkımızı sosyal medyada yayınladık ve arkı iki günde 1 milyon izlenme sayısına ulaştı. Ekip yaptığı işi “Siyonistlerin Filistin’e yaptıklarını iğnelemek istedik” diye özetliyor.
7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail’in Filistin’de yürüttüğü bir soykırıma tanık oluyoruz. Vicdanı olan herkes zulmü durduramasa da duyurmak için elinden geleni yapıyor. Birkaç gün önce içlerinde benim de olduğum, müzisyen Zeynep Betül Akyıldız, yazar,şair Ayşe Sevim, Çizer Yağmur Miray Başgöz ve Ömer Cesim’in aralarında olduğu beş kişilik bir ekiple gönüllü olarak hazırladığımız ve bir siyonistin aslında ne olduğunu anlatan What’s a Zionist isimli İngilizce şarkımızı sosyal medyada yayınladık. Şarkının sözlerini Ayşe Sevim ve ben, yani Fatma Matur yazdık, Yağmur etkileyici çizimleriyle Zeynep muhteşem yorumuyla şarkının etkisini perçinledi, Ömer ise çizimlere hayat verip animasyon haline getirdi. Şarkı sosyal medyadaki tüm kısıtlamalara rağmen iki günde 1 milyon izlenme sayısına ulaştı. Bu şarkının çıkış hikayesini ekipten dinledik.
Siyonistlerle alay eden bir iş yapmak istedik
Ayşe Sevim: Bir yıldan beri bir süreç devam ediyor. Biz Fatma Matur’la birlikte hem soykırımın hem de bunun propagandasının belli planlarla yapıldığını düşünmeye başladık. İsrail’in soykırım esnasında basına verdiği kendi askerlerinin çektiği korkunç görüntülerin bir amaca hizmet ettiğini düşündük. Çünkü başta görüntüleri izlediğimizde dehşete kapılırken zaman içerisinde bu görüntülere o kadar çok maruz kaldık ki kalbimiz öyle algılamasa da zihnimiz bunları daha “normalleştirmeye” başladı.
Herkes gönüllü olarak elinden geleni yaptı
Ayşe Sevim: Evet, bir süre sonra Filistinliler’e bunlar yapılabilir, okullar, hastaneler bombalanabilir gibi gelmeye başlıyor. Oysa bunu mesela Fransa’da yapamazsınız, Batılı birine karşı bu asla yapılamaz ama bu insanlara yapılabilir hissi yerleşiyor. Siyonistler insanları bu görüntülere maruz bırakarak yavaş yavaş duyarsızlaştırıp, Filistinlileri de temel hakları olan insanlar değil, daha alt sınıf, insan hayvan arası, hayvana daha yakın varlıklarmış gibi algılamamıza sebep olmak istiyorlar. Bu durumda basının sürekli bu görüntüleri servis etmesi aslında siyonistlerin işine yarıyor. Biz Fatma’yla bunu konuştuğumuzda, onun da yaptığı röportajlardan, yabancılarla diyaloglarından çıkardığı sonuç şuydu; Siyonistlerin en rahatsız olduğu şey, kendilerine insan olmanın ötesinde bir vahşet yakıştırılmasıydı. Bebek katili tanımından rahatsız oluyorlardı. Zalim ve korkak oldukları, büyük devletlerin ardına sığınarak zulüm yaptıkları imajından hoşlanmıyorlardı. Bu fikirden yola çıkarak bir çalışma yapmak ve ana akım medyanın dilinden farklı bir dil kullanmak istedik. Filistinlilerin ne kadar mazlum olduğunu gösteren bir dilden ziyade siyonistlerin rahatsız olduğu kavramlara yönelmek ve objektifimizi onlara çevirip, onlarla alay etmeyi, küçümseyen bir dille onlara korkak demeyi tercih ettik. Sözleri bu mantıkla Fatma’yla yazdık, daha sonra Fatma sözleri İngilizce’ye çevirdi, Zeynep’le birlikte melodiye uygun hale getirecek şekilde değişiklikler yaptılar. Müziği seçerken de eğlenceli bir müzik olmasını tercih ettik.
Sözlerin yazılmasının ardından ekip olarak çalışmaya devam ettik. Hem Yağmur hem Zeynep hem de Ömer hepsi kendi en iyi bildikleri kısmı yapıp işi sahiplendiler. Çok kalabalık bir ekip değiliz ve herkes gönüllü olarak elinden gelenin en iyisini yaptı. Ben bu işe mizah ve alay katmış olmamızın vermek istediğimiz mesajın etkisini çok daha fazla artırdığını düşünüyorum.
Yağmur Miray Başgöz: Siyonistlerin ruhu ve duygusu yok
Ben bu gruba sonradan dahil oldum, ilk olarak Ayşe Sevim benimle iletişime geçti ve çizim stilimin böyle bir proje için uygun olabileceğini söyledi. Ben animasyon mezunuyum ve okuldan sonra genelde kitap çizimleri yaptığım için başta biraz çekincelerim vardı ancak her şey güzel ilerledi. Ben videonun storyboard ve illüstrasyon kısmında yer aldım. Hepimiz içim yoğun bir dönemde, hepimiz gönüllü olarak çalıştığımız için zaman zaman zorluklar da yaşadık ancak güzellikleri daha fazla oldu. Öncelikle güzel insanlarla tanıştım. Şarkının özellikle son kısımlarında tıkanıp zorlandığım anlar oldu ancak herkes fikirlere üreterek bana yardımcı oldu. Normalde hayal kurmayı seven biriyim bu nedenle sözleri okur okumaz kafamda bir şeyler canlanmıştı. İnsanların gözlerini bilerek, duyguları, ruhları olduğu için normal çizdim. Ancak canavarın-siyonistin- donuk ve tek nokta gözleri var. Çünkü ruhu ve duygusu yok. Hikayeyi bu yolla oluşturup storyboard!a döktüm, ekip arkadaşlarımın onayının ardından çizimlere geçtim. Her zaman yaptığım bir işin iyi anlamda ses getirmesini istedim. Bu yüzden projemiz Filistin için, insanlık için güzel şeylere vesile olursa çok mutlu olurum.
Zeynep Betül Akyıldız: Samimi bir ilgiyle karşılandık
Bu bizim Ayşe Sevim ve Fatma Matur’la birlikte Filistin odaklı yaptığımız ilk proje değil. “Beşir” isminde Filistin’e yönelik paylaşımlar yaptığımız bir Whatsapp grubumuz var. Beşir “müjde” demek, adını daha önce Ayşe Sevim’in yazdığı, benim hikaye anlatımını gerçekleştirdiğim bir Filistin hikayesinden alıyor, yıllar önce bunu konuşmak için grubu açmıştık. Geçen yıl “Filistin için Ses Ver” isminde bir müzik projesi üzerine çalışıyordum, yine bu gruptan onlara danışmış, fikirlerini almıştım. Yani birbirimizi beslediğimiz, tavsiyeler alıp verdiğimiz bereketli bir grup. 5 ay önce bir gece yarısı onlardan böyle bir mesaj alınca “haydi başlayalım” dedim. Herkes yaptığı en iyi şeyin sorumluluğunu aldı, ben de projenin müzik kısmını aldım. Sözler sert ve alaycı, bahsettiğimiz konu ise çok ağır bir konuydu, bu sebeple bu tezatlığı vurgulamak için neşeli bir şarkı önerdim. Benim için proje sürecinde en zorlayıcı şey kayıt sürecinde bu duyguyu layıkıyla verebilmekti. Açıkça iğneleyici bir tavrımız oldu çünkü aylardır okul hastane bombalayan, çadırları ateşe veren, kötülükte sınır tanımayan bir siyonist var karşımızda. Sosyal medyada öldürdükleri insanların evlerinde kendilerince havalı pozlar veriyorlar. Tersine, çirkinlikleriyle alay edilmeye, bebek katili olarak anılmaya, lanetler edilerek hatırlanmaya mahkumlar. Bunu göstermek, bunu vurgulamak istedik.
Sosyal medya özellikle insan yüzünün ön planda olduğu videoları öne çıkarıyor, öte yandan Filistin’i destekleyen içeriklerin kısıtlama aldığını zaten biliyoruz. Dolayısıyla “What’s a Zionist” videosunun çok hızlı şekilde yayılması bu şartlarda pek kolay olmuyor ancak yayınlandığı andan itibaren samimi bir ilgiyle karşılandı ve şu ana kadar güzel bir erişim elde etti. Tabii ki günün sonunda bunlar birer sayı. Bizi erişim istatistikleri kadar insanların video altına bıraktıkları yorumlar, dualar da etkiledi.
Filistinlilerin yanında olduğumuzu göstermek istedik
Bu çalışma Filistin’deki vahşeti bitirmeyecek. Ama çeşitli yollarla oradaki kardeşlerimizin yanında olduğumuzu göstermenin çok önemli olduğuna inanıyoruz. Her şeyin çok hızlı aktığı bir çağda yaşıyoruz, tüm dünyaca buluşabildiğimiz yegane zemin olan sosyal medyada dikkati buraya çekecek içerikler ortaya koymaya devam etmek kritik bir önem taşıyor. Öte yandan“What’s a Zionist” gibi projelerin yapım süresi uzun oluyor, bununla ilgili projenin animasyon ve müzik kayıt sürecini üstlenen eşim, proje tamamlandığında şöyle söyledi: “Bu projelerin öncelikli amacı, videoyu izleyen insanların konuyu odağına almasına vesile olmak. Ancak onlardan önce biz aylar boyunca bu konuyu hayatımızın merkezine almış oluyoruz, bu bile yeterince iyi bir motivasyon.” Bizler gücümüzü toplayıp odağımızın ne olduğunu birbirimize daima hatırlatacağız ve dua etmeyi bırakmayacağız. Ayağa kalkıp fiilî olarak mani olabilmek de inşallah bizlere nasip olur.