Resulullah (sav), ihrama girmeyi arzu ettiği zaman bulabildiği en güzel yağla yağlanırdı. Öyle ki, yağın parlaklığını başında ve sakalında görürdüm.
Ben, Resulullah (sav)'a, ihrama gireceği zaman ihramı için, şeytan taşlamasını yaptıktan sonra ve Beytullah'a yapacağı tavaf (-ı ziyaretten önce ihramdan çıkınca da hıil'i (ihramsız hali) için tib'ini sürdüm."
Bir diğer rivayette şöyle denir: "Resulullah'ın tib'i (sürdüğü koku) sizin şu tib'inize benzemez." Yani (sizin kullandığınız tib), uzun müddet koku neşretmeye devam etmez, demektir.
İbnu Abbas ile Misver İbnu Mahreme (ra) Ebva'da ihtilaf ettiler, İbnu Abbas: "Mührim başını yıkar" dedi. Misver ise: "Hayır, yıkayamaz!" dedi. İbnu Abbas, beni Ebu Eyyub el-Ensari (ra)'ye gönderdi. Ben onu iki direk arasına gerilmiş bir perde gerisinde yıkanıyor buldum. Kendisine selam verdim. "Kim o?" dedi. "Abdullah İbnu Huneyn'im. Beni, size İbnu Abbas gönderdi. Sizden, ihramlı iken Resulullah (sav)'ın başını nasıl yıkadığını soruyor" dedim. Bunun üzerine Ebu Eyyüb (ra) elini perde (ipinin) üzerine koyup aşağı doğru bastı ve başı göründü. Üzerine su döken birisine: "Dök!" dedi. O da döktü. Ebu Eyyub (ra) başını elleriyle ileri geri ovalayıp: "Resulullah (sav)'ı böyle yapar gördüm" dedi." (Muvatta dışındaki rivayetlerde şu ziyade mevcuttur: "Misver, İbnu Abbas'a şunu söyledi: "Seninle bir daha münakaşa etmeyeceğim (ne dersen kabulüm).")
Resulullah (sav) yıkandığı su ile saçlarını (dağıtmayacak şekilde) tarayıp nizama soktu.
Resulullah (sav) ihramlı iken hacamat oldu (kan aldırdı). (Bu metin Sahiheyn'in metnidir.) Buhari merhumun bir diğer rivayetinde: "[Resulullah (sav)] oruçlu iken hacamat oldu" denir. Yine Buhari'nin bir diğer rivayetinde: "[Resulullah (sav) ihramlı iken çektiği ağrı sebebiyle başından hacamat oldu" denir. Bir diğer rivayette: "Şakika denen (başının ön kısmındaki) bir ağrı sebebiye, Lahyu Cemel adında Mekke yolu üzerindeki bir su başında, başının ortasından hacamat oldu" denir.
Resulullah (sav) ihramlı iken ayağının sırtından çektiği bir ağrı sebebiyle hacamat oldu. (Nesai'nin rivayetinde "...Maruz kaldığı incinme sebebiyle (ayağının sırtımdan hacamat oldu)" denmiştir.)
Ömer İbnu Ubeydillah İbni Ma'mer, ihramlı iken gözünden hastalandı. Bunun üzerine gözlerine sürme çekmek istedi. Ancak Eban İbnu Osman onu bundan men etti ve gözlerine sabır basmasını tavsiye etti. İllaveten: Hz. Osman (ra)'ın Resulullah'ın böyle yaptığını rivayet ettiğini söyledik. (Ebu Davud'un rivayetinde şu ziyade var: "Eban hacc emiri idi.")
Resulullah (a.s) Meymune validemizle (ra) ihramlı iken tezevvüc buyurdular. (Buhari'nin bir rivayetinde şu ziyade var: "Umretü'l-kaza sırasında, ihramsız olarak Meymune ile gerdek yaptı. Meymune Serefte vefat etti." Ebu Davud der ki: İbnu Müseyyeb demiştir ki: "İhramlı iken Resulullah'ın Meymune ile evlenmesi meselesinde İbnu Abbas (ra) vehme düşmüştür." Nesai'ye ait bir başka rivayette: "İhramlı iken Resulullah (sav) evlendi" denir. Meymune ile evlendiği zikredilmez.)
Resulullah (sav) buyurdular ki: "İhramlı ne evlenir, ne evlendirir, ne de dünür gönderir."
Hudeybiye Sulhu yapıldığı sene, bir gün Resulullah (sav)'ın ashabından bir grupla birlikte, Mekke yolu üzerinde bir yerde oturuyordum. Resulullah (sav), bizden ileride (konaklamış) idi. Ben hariç herkes ihramlıydı. Halk vahşi bir eşek gördü, ben o sırada meşguldüm, ayakkabımı tamir ediyordum. Gördüklerinden beni haberdar etmediler, onu kendiliğimden görmüş olmamı istiyorlardı. Bir ara aralarında bir gülüşme oldu. Birden etrafıma bakındım (ve bu esnada) hayvanı gördüm. Hemen (Cerade adındaki) atıma gidip eğerledim ve bindim. (Acelemden) kamçıyı ve mızrağı unutmuştum. "Kamçı ve mızrağımı bana verin!" diye seslendim. "Hayır, dediler, vallahi bu işte sana yardımcı olmak istemeyiz." Öfkelendim. İnip onları aldım. Tekrar binip, eşeğe doğru hızla gittim, (yetişip) avladım. Beraberimde getirdim, ölmüştü. Arkadaşlarım etinden yediler. Ancak sonradan ihramlı iken yeyip yememe hususunda şekke düşüp (yediklerine pişman oldular). Yürüdük, ben bir parça ayırdım. Resulullah'a kavuşunca, bu meseleyi sorduk. "Beraberinizde birşeyler kaldı mı?" dedi. Ben: "Evet!" diyerek parçayı uzattım, ihramlı olduğu halde, ondan yedi. Ve: "Bu bir taamdır. Onunla Allah size ikramda bulunmuştur."dedi." (Bunlarda gelen bir ziyade şöyledir: "(Resulullah:) "O helaldir, yiyin (dedi)." Bir diğer rivayette: "Resulullah (sav) onlara şunu söyledi: "Sizden biri (hayvanı yakalamak üzere) saldırmasını emretmedi, veya ona hayvanı göstermedi mi?" Onlar: "Hayır!" diye cevap verince, (Resulullah:) "Öyleyse yiyin!" buyurdu." Bir diğer rivayette: "(Resulullah): İşaret ettiniz veya yardım ettiniz veya saldırmasını sağladınız mı? (diye sordu).")
Sab İbnu Cessame (ra)'nin anlattığına göre, kendisi, Resulullah (sav)'a, Ebva veya Vehdan'da (canlı) bir yaban eşeği hediye etmiştir. Ancak Resulullah bunu kendisine iade etmiş, Sa'b'ın üzüldüğünü yüzünden anlayınca: "Bunu sana iade edişimizin sebebi ihramlı oluşumuzdur" demiştir.
Sa'b İbnu Cessame (ra), Resulullah (sav)'a, ihramlı iken, Kudeyd'de ucundan kan damlayan bir vahşi eşek budu hediye etti. Resulullah, bu hediyeyi Sa'b'a iade etti (kabul etmedi).
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Siz ihramlı iken, bizzat avlamamış iseniz veya (sizin arzunuzla) sizin için avlanmamış ise kara av hayvanları(nın eti) size helaldir."
Biz ihramlı iken Talha ile beraberdik. Bize bir kuş hediye edildi. Bu sırada Talha yatıyordu. Kuş etinden bazılarımız yedi, bazılarımız çekinip yemedi. Talha uyanınca yiyenleri te'yid etti ve: "Biz Resulullah (sav) ile birlikte onu yedik" dedi.
el'Behzi (ra) -ki ismi Zeyd İbnu Ka'b'dır- anlatıyor: "Resulullah (sav) Mekke ye gitmek düşüncesiyle ihramlı olarak (Medine'den) çıktı. Ravha nam mevkiye varınca orada kesilmiş bir vahşi eşekle karşılaştılar. Resulullah (sav)'e bundan bahsedildi: "Bırakın onu, dedi, sahibi hemen gelebilir!" Derken hayvanın sahibi Behzi geldi ve Resulullah (sav)'ı bularak: "Ey Allah'ın Resulü, bu eşeği (size bıraktım) dilediğiniz gibi tasarruf edin!" dedi. Resulullah derhal Hz. Ebu Bekir'e emrederek, "yol arkadaşları arasında taksim etmesini" söyledi. Sonra yola devam edip İsaye nam yere geldi. Burası Ruveyse ile Arc arasında bir yer idi. Sıcak bir gölgede kıvnlıp uyumakta olan bir ceylan vardı. -Ravi der ki- "Resulullah (sav) bir şahsa, herkes geçinceye kadar orada bekleyip kimseye hayvanı rahatsız ettirmemesini emretti.
Muhammed'i Beyda'da doğurduğunu söylemiş, önceki hadisteki durumu aynen zikretmiştir. (Muvatta'nın bir başka rivayetinde şöyle denir: "(Esma..) Zülhuleyfe'de Muhammed'i doğurdu). Ebu Bekir (ra) ona yıkanmasını sonra da ihrama girmesini emretti." Nesai, bir başka rivayette şu ziyadeyi ilave eder: "...sonra hacc için ihrama girmesini, Ka'be'yi tavaf hariç, herkesin yaptıklarını aynen yapmasını (emretti)." Yine Nesai'nin bir başka rivayetinde (Esma) şöyle demiştir: Resulullah'a (birisini) göndererek: "Ne yapayım?" diye sordurdum. Bana: "Yıkan, (kan gelen kısma) sargı bağla, sonra da ihrama gir" haberini gönderdi.)
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Beş hayvan vardır, bunların öldürülmesi ihramlıya günah değildir: Karga, çaylak, akrep, fare, kelb-i akur." (Bir rivayette şöyle denmiştir: "Bunları, Harem'de ve ihramda iken öldürene günah yoktur." Ebu Davud ve Tirmizi'nin, Ebu Saidi'l-Hudri'den kaydettikleri bir rivayette: "Adi yırtıcılar" da denmiştir. Bundan maksad insana saldırıp yaralayandır.)
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.