İstanbul’da bebekleri anlaşmalı oldukları özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım ünitelerine sevk ederek, haksız kazanç sağlamak ve kusurlu davranışlarda bulunarak ölümlerine neden olmak iddiasıyla yargılanan 22’si tutuklu 47 sanığın yargılanmasına devam edildi. Önceki hafta 22 tutuklu sanık ve avukatının savunmasını yaptığı davada tutuksuz sanık savunmaları alınmaya devam ediyor. Savunmasını yapan tutuksuz sanık Renginar Molla, 15 yıldır hemşire olduğunu 10 yıldır da yenidoğan yoğun bakım ünitesinde çalıştığını belirterek “Çalıştığım son hastane Silivri Kolan Hastanesi. Suçlamaları kabul etmiyorum. Doktorun yönlendirmesiyle yoğun bakım işlerini yaptım. Hemşirelik görevlerim dışında başka bir şey yapmadım. Hasta odaklı çalıştım. Sorumlu doktorum Fırat Sarı’ydı. Basamak işlemleri, epikriz yazmak gibi evrak işlemleri istenmedi benden. İstenilen tedavileri uyguladım” dedi.
Kendisine söylenilenler dışında başka bir işlem yapmadığını vurgulayan sanık, “Hasan Basri Gök bana yönetim tarafından doktor asistanı, hemşire olarak tanıtılmıştı. Basamakları sorumlu doktorum Fırat Sarı yazıyordu. Epikrizleri Hasan Basri Gök yazıyordu. Fırat Sarı her gün gelmiyordu hastaneye. Fırat Sarı hastanemize başlamadan önce epikrizleri benim doktorum yazıyordu. Hemşireler yazmazdı. Ben çalıştığım yoğun bakımı işletme diye bilmiyordum. Hasan Basri Gök bana söylediğinde şaşırmıştım, ne demek olduğunu anlamamıştım” dedi. Hesap hareketleri sorulan hemşire Molla, “Paraya sıkışmıştım, yurtdışına çıkacaktım, Fırat Sarı’dan para istedim, o da verdi. Daha sonra kendisine ödemek istedim ama kabul etmedi” diye cevap verdi.
Molla’dan sonra savunmasını yapan Mustafa Kazan, suçlamaların hiçbirini kabul etmediğini söyledi. Dosyada sadece Gıyasettin Mert Özdemir ile iki konuşması olduğunu söyleyen Kazan, “Bu konuşmalarda da hasta getirmesi karşılığında kendisine para verileceğinden bahsediyorum. Bundan da yönetimden Cem Öztürk bahsetmişti. Ben bunu kendisine aktarmıştım. Hasta başına 10 bin gibi bir ücret verileceği söylenmişti yönetim tarafından. Mert de 'olur-olmaz' gibi bir şey söylemedi. Bir paylaşım olmuştur fakat eyleme geçmemiştir” dedi.
Duruşmada kan donduran ifadelerden birisi de Esenler Güney Hastanesi'nin yardımcı hemşiresi tutuksuz sanık Batuhan Çetin’den geldi. Çetenin elinde ölen ‘Kaya Bebek’le ilgili bilgiler veren Çetin, şu ifadeleri kullandı: "Kaya bebeğin ölümüne de doğumuna da şahit oldum. Bebek doğduktan sonra kimse müdahale etmedi. Yoğun bakıma alındı ve 2 gün sonra kanaması başladı. Gelmesi gerekenler hastaneye gelmeye tenezzül etmedi. Teslim aldığımızda bebek çok soğuktu. Monitör okumuyordu. Sorumluluğu hiçbir zaman kabul etmedim. Kendi üzerlerinden atmak için bebeğin ölümünü geceye bırakmak istediler. Damla Atak bana, 'Başım ağrıyor. Beni aramayın.' dedi. Gece doktoru bebeğin kötü olduğunu görmüştü. Bebek gece saatlerinde daha da ağırlaştı. Rıza Keykubad hocayı aradım, gelmesi gerektiğini söyledim. Hoca bana '500 gram zaten, çek fişini gitsin' dedi. "