Namaz sonrası cemaate seslenen Erbaş, Gazze'ye saldırıların durmasının Müslümanların birlikte hareket etmesine bağlı olduğunu belirtti:
Kanın durması, zulmün durması, katliamın durması bizim gücümüze bağlı. Bizim daha çok güçlenmemiz lazım.
Erbaş, Allah'ın insanoğlunu yeryüzünde yarattığını, insanı aklıyla baş başa bırakmayarak peygamberler gönderdiğini dile getirirken şu ifadeleri kullandı:
İsrailoğulları'na hakikati göstermek, onları sırat-ı müstakime davet etmek için gönderilen Hazreti Yuşa'nın ismini taşıyan bu camide buluşmamızın, birlikte ibadet etmemizin sembolik bir anlamı vardır.
Çünkü rivayetlerden öğrendiğimize göre o Hazreti Musa'nın yanında ona yardımcı olan bir gençtir ve İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerden birisi olduğu tahmin edilmektedir.
Erbaş, İsrailoğullarının bazı peygamberleri öldürdüklerini, bazılarına eziyet ettiklerini söyledi.
Cenabıallah'ın "Hiçbir kavme, hiçbir topluluğa peygamber göndermedikçe azap etmeyiz." şeklinde buyurduğunu aktararak, şöyle devam etti:
Hazreti Musa ve pek çok peygamber İsrailoğulları'na gönderilmiştir. Onların azgınlıklarına karşı mücadele edip Allah'ın yoluna davet etmek için gönderilmişlerdir. Biz her namazımızda Fatiha Suresi'ni okuyoruz. 'Ya Rabbi bizi sırat-ı müstakime ulaştır.
Nimet verdiğin kimselerin yoluna yani peygamberlerin yoluna nimet verilen kimseler, peygamberler, Allah dostları, Allah'ın yolunda yürümüş, bir ömür geçirmiş, ömrü boyunca hakikati tebliğ etmiş kimselerin yoluna bizi ulaştır.' diye dua ediyoruz. Allah'ın gazabına uğramışların ve azıp sapmışların yoluna değil.
O gün nasıl zulmedildiyse bugün de Gazze'de masum insanlara zulmedenin İsrailoğulları ve Yahudiler olduğuna dikkati çeken Erbaş, şöyle dedi:
Dünyanın gözü önünde bu zalim kavim geçmişte nasıl ki peygamberliğe, nasıl ki iyi insanlara zulmettilerse, Kur'an-ı Kerim'de bunlar çok açık bir şekilde yazıyor, bugün de aynı şeyi yapıyorlar.
Dünyanın gözü önünde yapıyorlar. Katliam yapıyorlar, soykırım yapıyorlar. Halbuki onlara soykırımı bugün işbirlikçileri olan Siyonist Hristiyanlar yaptı.
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Yahudilere karşı soykırımı inkar etmenin Avrupa'da cezaya tabi olduğunu belirtti.
Haçlılar'ın 1492 yılında Endülüs'te katliam yaptığını aktaran Erbaş, "Oradan, katliamdan kurtulabilen Yahudilere kim sahip çıktı, Osmanlılar, Müslümanlar. Onun için işte bu kavmin kıymeti azgınlık yapmak, peygamberlerine karşı çıkmak, gerekirse katletmek. Masum, bebek demeden bugün gördüğümüz gibi ve dünyanın gördüğü gibi Filistin'de katliam yapmak." değerlendirmesini yaptı.
Erbaş, Gazze'deki zulmün engellenmesinin Müslümanların birliğine ve beraberliğine bağlı olduğunu dile getirdi.
Mehmet Akif Ersoy'un kurtuluş mücadelesi döneminde cami kürsülerinde "Safahat" eserinde yer alan şiirleri okuduğunu anlatan Erbaş, şunları kaydetti:
Bu bir kurtuluş mücadelesidir. 'Bugün Anadolu sınırları içerisinde olanlarla ilgilenelim. Onun dışarısında ne olursa olsun' demek Müslümanca bir yaklaşım değildir. Peygamber Efendimizin Hadis-i Şerifi'ne aykırı davranmaktır. Peygamberimiz ne buyuruyor? 'Müslümanlar bir vücudun azaları gibidir.'
Vücudun herhangi bir azasında bir acı, sancı olsa bir diken batsa nasıl bütün vücut bundan ızdırap duyarsa, dünyanın neresinde olursa olsun, kaldı ki bizim topraklarımızda çok uzak da değil, 10 asır boyunca beraber olduğumuz, 15 asırdır da İslam toprağı olan Kudüs'te, Filistin'de yapılan bir mezalime duyarsız kalmak mümkün mü? Onun için sesimizi her zaman duyurmaya devam edeceğiz.
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş konuşmasının ardından İsrail'in saldırısına uğrayan Gazzeliler için cemaatle birlikte dua etti.